İçimdeki bu garip mutlulukla birlikte fabrikadaki işimi yapmaya çalışıyordum. Akşam olmuş, paydos vakti gelmişti. Eve gideceğim için mutsuzdum. Babamın yüzünü görmeyi istemiyordum. İşe gideceğim için muhtemelen beni daha az dövecekti. Sonuçta içki parasını artık ben ödeyecektim. Aklım hala annemdeydi, ne zaman eve geleceğini bilmiyordum. Bu düşüncelerle fabrikadan çıkıp eve gitmek için otobüs durağına gittim. Otobüse bindiğimde içimde tuhaf bir duygu hissettim. Korku desem korku değil, endişe desem endişe değil. Ne olduğunu çözemedim. Otobüste boş bir koltuk bulup oturdum. Kafamı cama yaslayıp annemi düşünmeye devam ettim. Eve geldiğimde saat epey geç olmuştu. Babam koltuğun üstünde sızmış bir vaziyette duruyordu. Hiç ses çıkarmadan odama gittim. Onu uyandırmak istemiyordum. Kendimi yatağımın üzerine attım çok yorulmuştum. Gözlerim benden bağımsız bir şekilde kapanıyordu. Uyuya kalmışım. Sabah uyandığımda daha vakit çok erkendi. Ama uykumu almıştım. Hemen hazırlanmaya başladım. Hazırlandıktan sonra mutfağa doğru gittim. Buzdolabına baktım yine tam takır kuru bakırdı. Birden ayak sesleri duydum ve irkildim. Babam uyanmıştı. Hemen evden çıkmak için dış kapıya yöneldim. Babam:
- Sabah yemeğini yemeden(dayağını) nereye gidiyorsun ha! diye seslendi.
Onun bunu söylemesiyle koşarak evden dışarı kaçtım. Daha vakit erkendi ama işe gitmek için otobüs durağına yöneldim. Otobüs durağına giderken birden içimde bir şey hissetim sanki biri beni gözetliyordu. Arkamı döndüğümde geçen sefer beni kovalayan adamı gördüm. Çok korkmuştum. Hemen otobüs durağına doğru koşmaya başladım. Adamda benimle birlikte koşmaya başladı. Koşarken birden ayağım taşa takıldı ve düştüm. Ayak bileğim çok acıyordu. Acımasına rağmen hemen ayağa kalktım ve koşmaya devam ettim. Ayağım çok acıyordu. Otobüs durağına vardığımda arkadan hala adam geliyordu. Ama aramızda baya mesafe vardı. O sırada otobüs geldi ve bindim. Otobüste kendimi boş bir koltuğa attığımda çok rahatlamıştım. Bir süre sonra otobüsün farklı bir yere gittiğini gördüm. Eyvah! yanlış otobüse binmiştim. Şimdi ne olacaktı. Hemen bir sonraki durakta indim. Buradan işe nasıl gidecektim. İleride bir bakkal vardı ona sorabilirdim. Bakkala gidip fabrikaya nasıl gidebileceğimi öğrendim. Otobüs durağının oraya tekrar gittim. Bineceğim otobüs gelmişti. Hemen bindim ve sürücüye gitmek istediğim yeri ve orayı bilmediğim için gelince haber vermesini söyledim sürücüde kabul etti. Boş bir koltuk bulup oturdum. Ayağım hala acıyordu. Otobüs baya dolandı durdu. Bir süre sonra otobüs sürücüsü seslendi, ineceğim yere gelmiştim. Fabrikaya yakın bir yerde inmiştim. Bundan sonrasını yürüyecektim. Evden erken çıkmama rağmen yaşadığım olumsuzluklar zamanı boşa harcamama yetmişti. İşe geç kalmak üzereydim. Yürürken yine o tuhaf hissi hissettim. Arkamı döndüğümde kimse yoktu. Etrafıma iyice baktım kimse yoktu. Yürümeye devam ettim ama tedirgindim. Bir süre sonra tekrar arkama baktığımda yine o adam vardı. Koşmaya başladım, ayağımın acısı fazla geçmese de son sürat koşuyordum. Bir süre sonra arkamdaki adam yok olmuştu. Bende tekrar yürümeye başladım. İşe geç kalmıştım. Ama gitmek zorundaydım. Yiyeceğim fırçayı göze almıştım ve korkuyordum. Ya işten atarlarsa babama ne derdim. Annem gibi benimde kemiklerimi kırardı. Hoş zaten yapmadığı şey değildi. Ama benim bu olanlarda suçum yoktu ki. Ne yapacaktım bilmiyordum. Bu düşüncelerle işe doğru yürüyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/78878474-288-k932519.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İşkence
Teen FictionHeyecan dolu anlar. Bir kızın hayat hikayesi. Bazı bölümleri gerçek hayattan alınmıştır. Hayat sizin karşınıza böyle şeyler çıkarmamış olabilir ama olma ihtimalini gözardı edemezsiniz...