Bölüm-15 (Her Son, Bir Başlangıçtır.)

2K 141 246
                                    

Alan Walker- Faded ile okuyun. Multimedyada Larry versiyonu var izlemenizi öneririm:)

Hiç ruhunuzun vücudunuzdan söküldüğünü hissettiniz mi? Ya da ruh eşinizin veya delilerce sevdiģiniz kişiye bir şey olduģunda, onun acısı sanki sizin vücunuzda dağılıyormuş gibi?
Ben hissettim ve hissediyorum. O tırı fark ettikten sonra Louis'in üstüne kapanmış, sırf o ölmesin diye kendimi feda etmiştim. Ve çarpışmadan sonra, bir ışık gördüm. Ruhum ,o bembeyaz ışığın içine çekildi. Canım yandı. Ama Louis'i kurtarmıştım. Onu korumuştum. Unutma Tomlinson. Söz verdim, bedenen değil ama ruhen, sen benim yanıma gelene kadar seni bırakmayacağım.

Yazar:
"Ex." dedi Harry'nin nabzını kontrol eden sağlık görevlilerinden biri. Daha sonra Louis'i kontrol etti. O tuzla buz olmuş arabanın içinden zorlukla çıkarmışlardı onları. En zoru ise, Louis'i korumak amacıyla üstüne kapanmış ve onu sarmalayan Harry'nin bedeninin Louis'den ayırmaktı. "NABIZ VAR! SEDYE GÖNDERİN! ÇABUK!"
Gelen sedyeye dikkatlice yatırılıp, ambulansa alındılar. Ama birisi ceset poşedinde, morga götürülmek üzere. Yolda Louis'in kalbi iki kez durmuştu, haberi olmadan Harry'nin yanına gitmek istediģini belirtircesine. Tekrar çalıştırmayı başardıklarında hastaneye varmışlardı. Louis acilen ameliyata alınmış ve Harry de otopsiye gönderilmişti. Sonuç olarak, yine ikisi , yine aynı zaman diliminde, yine aynı hastanede kesilip biçileceklerdi. Onlar birbirlerinin kaderlerine bire bir yazılmıştı çünkü.
Çocuklar haberi alır almaz hastanede bitmiş, anneler ise ortalığı yıkıyordu. Kolay mıydı evladını kaybetmek? Kolay mıydı evladının ölüm uçurumda yürüdüğünü bilmek? En kötüsü ise 6 yıldır süre gelen aşk hikayesinin baş kahramanlarının yeni kavuşmuş olmasıydı. Harry'nin öldüğünü,gelen doktor onlara bildirmişti ve Gemma ortalıģı yıkan annesini sakinleştirmeye çalışıyordu. En sonunda Bayan Cox'un vücudu savaşı kaybetmiş ve yere yığılmıştı. Liam, annesi gibi gördüğü bayan Cox'u kucağına alıp boş hastane odalardan birine bıraktı. Gemma'ya da talimat verip doktorun yanına gönderdi. Kendiside perişan halde olduğundan, Gemma'nın daha beter olacağını düşünememişti.
Bayan Tomlinson, yenice sakinleşmiş, Lottie'nin omzunda ağlıyordu. Tanrı biliyor ya, içi yangın yeriydi. Herkes uyuklamaya başladıģında -yani saat o kadar geç olmuştu- ameliyathanede bir doktor çıktı. Haberler iyi değildi. Louis iyi değildi. Ve onu iyileştirecek Hazzy'si yoktu.

İki gün sonra Harry için, sade bir cenaze töreni yapıldı. Louis her şeyden bi'haberken, Harry sonsuzluğa uğurlandı. Göz yaşları sel oldu ikisi içinde. Ve en dramatik an ne idi biliyor musunuz? Harry tam gömülürken Louis'in gözünden bir damla yaş süzülmüştü.

Louis tamı tamına iki hafta boyunca uyumuş ve tedavilere biraz olsun cevap vermişti. Yavaş yavaş toparlanmıstı ama hiç de iyi değildi. Cenazenin üstünden tam iki hafta geçtiğinde Louis, sorunsuz bir şekilde gözlerini açtı. Ve ilk sorusu şuydu "Kocam nerede?" Ilk önce kimse bir şey diyemedi. Tekrarladı sorusunu. "Harry. Nerede?" Kimse bir şey demeyince . "Bir kabus gördüm." dedi çatallaşan sesiyle. "Bir tırla çarpıstık. Sonra Harry benim üstüme kapandı. Sonraki iki saniye karanlık. Ve ben uyandım." Derin bir nefes alıp devam etti. " Şimdi tekrar soruyorum . Harold Nerede?!" Boğazındaki acıyla yüzünü buruşturdu. "O-o şu an-" diye başladı ama cümlesini bitiremedi Zayn. "Eğer yalan söyleyecekseniz hiç söylemeyin."
"Gördüklerin kabus değil Louis. Gerçek ve Harry... o kazada öldü." dedi Demi. Diğerleri oldukça kötüydü ve söylemek ona kalmıştı. Gözleri doldu Louis'in. Sonra deli gibi kahkaha atmaya başladı. "İyi şakaydı çocuklar. Hadi Harry'yi çağırın ve benin bir şaka olduğunu anladığımı söyleyin."
"Hayır Louis. Saçma bir şaka değil. Gerçek bu. Harry gerçekten öldü." dedi ve ağlayarak dışarı çıktı Niall. Demi de sakinleştirmek için arkasından. İlk önce yataktan kalkmaya çalıştı. Kalkmayı başardığında, "Çıkın. ÇIKIN DEDIM SIZE! HEPINIZ YALAN SÖYLÜYORSUNUZ! HAROLD ÖLMEDİ BİLİYORUM ÖLMEDI!" Diye çığırarak eline ne geldiyse fırlattı duvara. Abajur, bardak sürahi... derken odayı birbirine katmış ve dikişlerini patlatmıştı. Zayn ve Liam zorlukla Louis'i yatağa yatırıp kollarından sabitlemiş, Lottie'yi doktor çağırması için göndermişlerdi. Louis karnındaki acı ve kana aldırmadan Liam ve Zayn'e tekme savurmaya çalışıyordu. Elinde iğneyle bir doktor ve bir kaç hemşir gelmişti, Lottie ile birlikte. "HAYIR! O SİKTİĞİMİN İĞNESINI BANA YAPAMAZSIN! BIRAKIN BENI LANET OLSUN!
Lanet olsun. Bırakın da acımı yaşayayım. Bırakın.." dedi ve iğnenin etkisiyle uyuyakaldı.

Louis'in hikayesinin devamı ise şöyleydi; sinir krizleri, konuşmama, halüsünasyon, beynindeki sesler, yalnızlık hissi ve rehabilitasyon.

3 yıl sonra:

Çocuklar her gün yaptıkları gibi, Louis'in konuşmayacağını bile bile, rehabilitasyon merkezinde soluğu aldılar. Louis'in odasına girdiklerinde, Louis bir şeyler karalıyordu defterine. "Hoşgeldiniz çocuklar." dedi 3 yıllık sessizliğini bozup. İlk önce Louis'in sesini garipsediler. Sonrası ise tamamen şaşkınlık temalı kekelemeler ve cümleler barındırıyordu. Morarmış göz altları, kıpkırmızı gözleri, iyice uzamış saçları ve cılız vücuduyla tam bir cesedi andırıyordu. Bir süre sadece çocuklari izledi. Hepsi 28-29 yaşlarında olduklarını belli ediyorlardı. Sadece Louis, hem oldukça küçük, hem de oldukça yaşlı görünüyordu. 'Siktir et' dedi beynindeki seslerden biri. 'Kimsenin umrunda değilsin zaten. Hatta onlara yük oluyorsun. Zaten öleceksin. Takılma' beynindeki sesi başıyla onayladı. "Siktir et. Zaten öleceksin." diye mırıldandı. "Ha? Ne dedin Louis?" diye soru yöneltti Niall. "Siktir et dedim. Zaten öleceģim neyi umursuyorsam." "Ne saçmalıyorsun Louis? Hasta falansında, bizden mi saklıyorsun." "Üzgünün Zayn. Maalesef hasta olacak ruhum veya organım kalmadı. Harry'yle gömmüşlerdi onları." yaklaşık 15 dakika sonunda çocuklar gitmişti ve Louis yine yalnız başınaydı. Hala doktorluğunu yapan Lydia'dan bir leptop istedi. İlk önce kamerayı açıp videoyu çekmeye karar verdi.
"Merhaba çocuklar." Diye girdi videoya. "Ihmm şey. Nasıl söylenir bilmiyorum ama.. Harry beni çağırıyor çocuklar. Sürekli yanıma geliyor ve beni özlediğini, artık yanına gitmem gerektiğini söylüyor. Bende onu yapacağım. Bu sabah, yani ölüm yıl dönümü ve saatinde onun yanına gideceğim. O yolda. Onun kanlarının olduğu yerde. Kendinize iyi bakın. Bizi ve aşkımızı unutmayın. Sizi seviyorum." Kameraya öpücük gönderip kapattı. E-mail adresine giriş yapıp, videoyu çocuklara gönderdi. Büyük ihtimalle uyuyorlardır diye düşündü. Biraz sonra gece kontrolü icin hemşirlerden biri gelecekti. O gelmeden, yatağın döşeğini oyup içine sakladığı silah ve araba anahtarını çıkarıp komodinin üstüne koydu. Silahı alıp odanın içindeki küçük banyoya girdi ve kapıyı yarım açık bıraktı. Kapı açılma sesini duyduktan sonra yavaşça içeri giren hemşirin arkasından ilerleyip, başına silahın arkasıyla vurdu ve bayılttı. Hızlı olmalıydı. Hemen hemşirin kıyafetlerini giyip, araba anahtarını aldı ve odadan çıktı. Hızlıca hastane otoparkına indi. Arabaya binip hızlıca otoparktan çıktı. "Bekle güzelim geliyorum."

Sonunda o yola ulaştığında, çoktan ölümün kokusunu almıştı. Çok geçmeden, çocuklar belirdi. "LOUIS LÜTFEN YAPMA!" diye bağırdı Niall. "ÜZGÜNÜM NIALL! HARRY BENİ BEKLİYOR!" Başına dayadı silahı. "LOUIS HENÜZ ÇOK GENÇSİN! EMİN OL KARSINA BİR ÇOK ERKEK ÇIKAR!" dedi Zayn, belki bir umut vazgeçer diye. "AMA HİÇ BİRİ HARRY OLMAYACAK!"
"Gel sevgilim." Dedi ilahi ses. "Geliyorum sevgilim." Ve o son mermi, iki büyük aşığı kavuşturmaya yetti. Louis ve Harry'nin aşkı artık gökyüzünün eşsiz renkleri ve yağmur sonrasındaki gökkuşağının üstünde devam edecekti...

Final ile karşinizdayim. Benim için oldukca zordu. Okuyan ve oy veren herkese teşekkürlerxX

Ha birde ikinci final içın takipte kalın♥

I Don't Want To Feel Alone》Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin