Bir kopya meselesi

122 18 7
                                    

Çalan alarm sayesinde başımı yastıktan kaldırabildim. Hala uykuluydum ama yapacak bir şey yok, okula gidecek ve bu günkü  sınavdan da yüz alıp gelecektim . Evet bunu yapacaktım, emindim çünkü tam tamına iki haftadır bu sınava hazırlanıyordum.

Ayağa kalkıp aşağıya indim. Evde kimse yoktu, sebebi ise ailemin olmamasıydı, olmaması derken yıllar önce onları kaybettiğimi söylemeliyim . Ailem öldüğünde ben on yaşındaydım. Şimdi diyeceksiniz nasıl oluyor da tek başına bir evde kalabiliyorsun? Açıklayayım hemen, ailemi kaybedince bizim aile dostumuz olan Sümeyye teyze ve Hasan amcamın yanında kaldım. Tahmini altı yıl onlarla beraber yaşadım. Onların evi ise iki adım ötede diyebileceğim mesafedeydi.

Sağolsun kızları Başak ta bu durumu iyi kabullenmiş ve beni kardeşi olarak görmeye başlamıştı. Anlayacağınız bir ailemi kaybedip diğer ailemi edinmiştim.Bu hayatın bana cilvesiydi sanırım.

Altı sene onlarla kaldıktan sonra artık ailemin ,yani ölen ailemin, evinde kalmaya karar vermiştim. Başlarda Hasan amca mırın kırın etsede izini koparmıştım.

Haftanın yaklaşık beş günü Başak' ta benimle beraber kalırdı. Şuan ise evde yoktu ama az sonra damlardı. Bende o damlamadan okul üniformamı giyindim. Okul üniformasını sevmiyordum. Bana kalsa pijamalarla giderdim ama neyse işte.

Ben kendi kendime şarkı söylerken aşağıdan Başak' ın o kulaklarımı adeta sağır eden sesiyle

"Meleğim aşağı in !"diye bağırdı.Daha fazla çığırmasın diye aşağıya adeta uçarak indim.

"Hadi ama meleğim okula geç kalıyoruz "dedi.Aslında haklıydı yolda her geçen kediyi sevmeye çalışırsa cidden de geç kalabilirdik.

Okula doğru ilerlemeye başladık tahmin ettiğim gibi gördüğü her haşereyi sevmeye başladı. Haşereleri severken

"Meleğim bak!" demeyi de ihmal etmiyordu ve evet bana sürekli 'meleğim' derdi herhalde adımın Melek olmasından kaynaklanıyor olabilirdi.

En sonunda son on dakikamız kaldığını görünce Başak 'ın elini tutup "Yardır Başak!" dedikten hemen sonra bir at misali yağdırmaya başladık.

İkimizinde burslu olduğunu düşünürsek geç kalmamız pekte iyi olmazdı dimi.

Ve evet yetişmiştik,pazartesi olduğu için İstiklal Marşını okuduk ve sonunda içeriye girebildik ama önce sınıfa geçmek yerine müdürün odasına geçtik. Müdürün odası derken Başak' ın babası Hasan amcanın odasını kastediyordum.

İçeri girdik ve masanın yanındaki sandalyelere çöktük. Siz şimdi neden Hasan amacıyla beraber okula gelmediğimizi sorucaksız. Tabiki de Başak yüzünden. Kendisi eğer babasının okul müdürü olduğu öğrenilirse insanların onunla sahte bağlar kuracağına inanıyor. Haklı da bence.

Okuldaki çoğu insan bize pekte samimi gelmiyor .Onların sahte ilişkilerine karşılık veremezdik çünkü biz böyleydik, cool takılırdık. Üff kimi kandırıyorum? Buradaki insanlar biz bursluyuzda onlar parayla okuyor diye bizi ezmeye çalışıyor. Biz bunları bile bile onlarla takılamazdık dimi.

Başak oturduğu yerde biraz daha yayılırken sınava tam anlamıyla hazır olmadığını anlatan cümleler sarfediyordu. Ama korkunun ecele faydası yoktu ve bugün o sınav olunacaktı. Hoş sınav kelebek sistemi olmasa kopya vererek onuda kurtarırım ama sınav kelebek sistemiydi ve yapacak hiçbir şey yoktu.

Artık odadan kalkma zamanı geldiğini anladık çünkü zil çalıyordu ve Hasan amcayı göremeden derse girmek için sınıfa geçtik.

Al yine Nehir sıramın üzerine oturmuş beni sinir etmek için bekliyordu. Gelde şimdi çek bu belayı. Boğazımı temizledim ve

"Kalkar mısın?"dedim sesim olabildiğince kibar çıkmıştı . O ise bana dönerek

"Ne diyorsun be burslu ?"dedi ve yüzüne alaylı bir gülüş yerleştirdi . İşte küçük beyniyle bana laf sokmaya çalışıyor , salak işte.

Ona dönerek

"Kalk bak kötü olacak"dedim. O ise yüzündeki gülüş solarken

"Vay inekler konuşadabiliyormuş" dedi ,sesi olabildiğince alaylı çıkmıştı. Şimdi de çalışkan olduğum için benimle dalga geçiyordu.

Bende susar mıyım ona dönüp sert bir sesle

"Senin gibi eşek olmaktansa inek olmayı yeğlerim" dedim. Kız tam benim saçlarıma  yapışacakken Başak araya girdi ve

"Cevap bulamadın dimi eşek"dedi son kelimeyi uzatarak. Nehir cevap veremeden hoca içeri girdi ve hepimiz yerlerimize oturduk .

Bu işin burada kalmayacağını biliyordum ama neyse ki diğer ders sınav kelebek sistemi olduğu için hepimiz başka sınıflara dağıldık . Ben cam kenarı 3.sırada otururken yanımda ise 9.sınıflardan bir kız oturdu. Ben içimden kız hakkında iç sesle dedikodu yaparken dürtüldüğümü fark ettim ve o sesi duydum

"Transa mı geçtin kızım baksana bir !" diye çığıran bir çocukla karşı karşıya kaldım .

"Eh be sonunda dönebildin,sen şu okul birincisi değil misin?" diye sordu belli ki sınava çalışmamıştı. Ona karşı umursamaz bir şekilde "Evet"dedim. O ise bana dönüp

"Seni Allah yolladı , bana sınavda yardım etsene ya" dedi.

Yakışıklı olduğunun farkında olduğuna emindim yoksa bu şekilde sesi benimle flörleşiyor gibi çıkmazdı ama ben onun bu çabasına karşılık vermeyecektim.

Ona dönerek "Allah Allah" dedim. O ise elini bana uzatarak "Ben Yusuf " dedi ben ise bir ona birde uzattığı ele bakarak ona şu cevabı verdim

"Bana bak Yusuf sana sınavda yardım falan etmeyeceğim ve açık konuşmak gerekirse senin gibi insanlardan haz etmem. Bir daha konuşmamak dileğiyle" deyip önüme döndüm arkamdan "Görürsün sen"diye mırıldandı ama hiçbir şey yapamazdı dimi.

Ben, içimden kendi kendime kafamdaki soruları cevaplarken birden içeriye Tolga Hoca girdi. Namıdiğer meteor. Bu adama hayrandım . İyi bir öğretmendi ve cidden yakışıklıydı.

Neyse işte sınav için yoklamaları alıp yerlerimize oturup oturmadığı kontrol etti ve  sınav kağıtlarını dağıttı.

Soruları cevapladım .Son 10 dakika kalmıştı ve son bir kez kağıdımı kontrol edecekken ne olduğunu fark bile edemeden şu Yusuf mudur nedir elindeki kopya kağıdı olduğunu düşündüğüm kağıtları sırama atıp "Hocam şu kız kopya çekiyor!"diye bağırdı neye uğradığıma şaşırırken Tolga hoca "Melek"diye seslendi sesinde hayal kırıklığı olduğunu gördüm. Yanıma gelip Yusuf 'un attığı kağıtları aldı ve bana bakıp "Yürü müdürün yanına"dedi. Bense olayın şokuyla ayağa kalkıp arkama baktım Yusuf sırıtarak "Ah be güzelim ne olurdu kopya verseydin" diye mırıldandı. Bende hocaya aldırış etmeden onun sırasına iki elimi bastırıp

"Sana gününü göstericem Y-U-S-U-F!!!"dedim.

Hoca hala hayretle bize bakıyordu ve sinirli bir ifade ile "Dışarı Melek"dedi bende başımı öne eğerek müdürün odası yani Hasan amca nın odasının kapısını çalıp içeri girdim.

Hasan amca ise şaşırmış bir ifade ile bana döndü

"Melek senin sınavda olman gerekmiyor mu, ne işin var burada?" dedi.
Bense her şeyi anlattım ama ona bu olayı benim halleceğimi söyleyip bir şey demeden çıktım.

.
Evet Yusuf bey gazan mübarek olsun çok sert kayaya çarptın, şimdi seni bulacağım ve hayatı sana zehir edeceğim. ..
Kaderimde son sınıf öğrencisiyken kavga etmekte varmış.
........

Arkadaşlar yeni başladım hikayenin seyri yakın zamanda değişecek  ve hepiniz karanlık bir mutlu sonu olan bu hikayeye şahit olanaksız yorum ve vote vermeyi unutmayın lütfen...

Son Bir Rica:HatırlamaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin