Melis
Sabah kurduğum alarm sayesinde uyandım. Yatakta biraz saf saf tavana baktım.Yataktan doğrulup ayağa kalktım. Oynatabildiğim kadar kollarımı oynattım. Bir nevi sabah egzerisiziydi bu. Yatağımın ucundaki terliklerimi giyip lavabo ya gttim.Sarı saçlarımı güzel bir at kuyruğu yapıp elimi yüzümü yıkadım. Tuvalet ihtiyacımı da halledip aşşağı indim. Kızlar kahvaltı yapıyorlardı. Bir şey demeden bende yemeye koyuldum.Kahvaltı sessiz sedasız bitince odalara dağılıp hazırlanmaya başladık.
Ben siyah pantolon, siyah t-shirt, beyaz ceket ve siyah bot giydim. Kızlar da üstlerini giyince evden çıktık.
👑
Ada dışında kimse konuşmuyordu. Yol boyunca 'Mertcan' hakkında konuştu da konuştu.Sanki başka bir şey konuşmayı bilmiyor.
Üniversitenin kapısına gelen kadar konuştuğuna göre. Neyse. Okula gider gitmez sınıfa girdik. Girerken yeni gelen çocukları gördük. Benim beğendiğim çocukta yanındaydı. Konuşmalarından çocuğun adını öğrendim. "Araf". Ne değişik bir isim. Daha önce duymadığıma eminim. Neyse. Biz sınıfa girdiğimizde arkamızdan "Mertcan" girdi. Ada'nın salyalar akan açık ağzını kapatmak da bana düştü. "Heeey. Ada!" "Ne - ne var. Dalmışım öyle" "Evet dalmıştın." dedim bende kafamı alayla onaylar anlamda sallarcasına.Sınıfa girer girmez sıramıza geçip oturduk. Az sonra da hoca girdi sınıfa. Ders matematikti. Seviyordum bu dersi. Kızlar her ne kadar bu dersi sevdiğim için beni deli sansalarda..
Kumsal
Son dersin sonlarına doğru bizi bi uyku sarmıştı. Kızlar yavaş yavaş sıraya yapışmaya başlıyor, Ada ise uyukluyor, fakat Mertcan'a bakmak için büyük bir savaş veriyordu. Nihayet zilin çalmasıyla aniden ayağa kalkıp apar topar merdivenlerden inip sınıf kapısına geldik. Okul kapısından da çıkınca bahçeye geldik. Bahçeden çıkarken yeni gelen çocukları gördük. Fakat yanında da 2 çocuk daha vardı. İster istemez konuştuklarına kulak misafiri oldum. "Olmuyor mu yani?" "Olmuyormuş Araf. Bizde istiyoruz normalde ama başka üniversiteden buraya gelemezmişiz. Babam izin vermiyor." "Aynen benim de babam izin vermiyor. " dedi Deniz. Yani bu ikisi başka üniversite de. "Biz de aynı sınıfta değiliz yanlız. Ben başka sınıftayım Araf başka sınıfta. Yapıcak bir şey yok. Artık böyle devam edicez." Hareket ettiğimizden konuşmalarının sadece yarısını duymuştum. Aman neyse ya, hiç umrumda değil.Fakat.. Fakat biri dikkatimi çekti. Siyah saçlı, kahverengi kaşlı ve siyah gözleri vardı. Ayrı biriydi. Diğerlerinden ayrı.. Farklı. Bunu öğrenmek istiyordum. Bu hissi, bu insanı. Neden istediğimi bende bilmiyorum ama istiyordum.
Masal
Kızlarla eve geldikten sonra yorgun olmadığımı far ettim. Ben de bu yüzden dışarda biraz yürüyüş yapmaya karar verdim. Bir nevi koşu gibi bir şey. "Kızlar ben dışarı çıkacağım birazdan "Niye!" diye bağıran Melisin sesi gelmişti. "Canım sıkılıyor evde ya. Neyse." deyip odama girdim. Dolabımın karşısına geçip siyah tayt, gri-beyaz t-shirt ve gri-siyah siyah şişme montumu aldım ve üzerimdekileri çıkarıp giydim. Altına da koşu spor ayakkabımı giydim. Çantamı da alıp içine telefonumu, kulaklığımı ve suyu alıp aşşağı indim. Zaten çanta küçük olduğu için tam almıştı koyduklarımı. "Kızlar ben çıkıyorum. " "Dur dur dur dur." "Noldu." "Beni de bekle ben de annemle buluşcam beraber çıkarız" diyen Ada'yı beklemeye başladım. Dış kapıyı kapatıp tekrardan salondaki koltuğa oturdum. 5 dakika sonra da Ada geldi. O da mavi pantolon, beyaz gömlek ve pudra rengi ayakkabı giymişti. Pantolonunun üstüne kahverengi kemer takmış ve yanına da turuncu çanta almıştı. "Hadi çıkalım" dedi Ada apar topar. Bende omuz silkip arkasından çıktım ve yürümeye başladık. Klasik şeylerden konuştuktan sonra Ada gideceği yol ayrımına geldi ve ayrıldık. Bende sahile gittim. Bizim evle 15 dakika arası vardı fakat müzik dinleyerek gidince bu süreyi hiç farketmiyordum.Sahile gelince kulaklığımı çıkarıp biraz oturdum. Ardından ayağa kalkıp hafif hafif koşmalara başlamıştım. Tam yavaş yavaş hızlı koşmaya başlamışken birine çarptım. O da koşuyordu sanırım. Çünkü elleri karın hizasında olduğu için elleri karnıma gelmişti. Bi yüzden karnımdan sert bir darbe aldım ve böylelikle bir metre öteye uçmuş, yüzüstü yerde yatıyordum. Karnımın acısından kalkıp eve gidicektim fakat kalkamıyordum. "Ah.. Özür dilerim. Pardon. İyi misin?" "Pardon mu? Körmüsün burda yatıyorum. Bir de iyi misin diye soruyorsun! Şu halime baksana bir!" "Özür dilerim. Görmemişim seni." "Görmemişim seni mi. Kocaman beni görmüyor musun. Gözlerin görmüyor mu senin?" Bunları söylerken yüzüne bakmıyor hâla yerde yatıyordum. Elini uzattığı anda elini tutmayıp yerden destek alarak kalktım. Onu görmemle.. Fakat.. "Sen. Sen.." "Ahh.. Evet seni üniversite de görmüştüm. Ne tesadüf. Eee.. Şey.. Yardım ister misin?" "Gerek yok. Ben kendim giderim." diyip yürümeye başladım. Bir yandan topallıyor, bir yandan da karnımı tutuyordum. Kendim giderim dememe rağmen peşimden geliyordu. "Aa.. Şey.. Adın ne? Benim Deniz." Benden cevap alamayınca tekrar sordu. "Adın ne? Söylemek ister misin?" Birden aniden arkamı dönmemle tökezlemesi bir oldu. "Adım Masal. Şimdi susarmısın? Ve gider misin? "Ah.. Teşekkürler. Sonra görüşürüz." Sonra görüşürüz mü? Ne saçmalıyordu bu çocuk. Ne görüşmesinden bahsediyordu acaba? Aman neyse ne ya umrumda değil.Arkamı dönmemle ayak sesi duydum. Sanırım gitmişti. Ne kadar yakışıkl- aman sinir bir insan.
👑👑👑👑👑Ben bunları düşünürken evin önüne gelmiştim. Kıyafetlerime baktığımda toz olduğunu gördüm. Saçım bozulmuş, çantam yamulmuştu.
Ben kapıyı açıp içeri girince salondaki bana bakan 2 çift gözle karşılaştım. Topallaya topallaya içeri girdim. Çantamı ve telefonumu koltuğa fırlatıp oturdum. Hala bana bakıyorlardı. Tanrım!! Bu sinir bozucu. "Ne var." "Sence ne var Masal. Ne oldu sana?" "Ehh.. Şey.. Düştüm." "Nasıl becerdin acaba?" "Şu çocuk.." "Hangi çocuk?" dedi Kumsal ile Melis aynı anda. "Hani şu üniversite de gördüğüm çocuk." "O mu düşürdü seni?" dedi Kumsal heyecanla. "Evet. Yani hayır. Çarpıştık sadece. Sonra ben de uçtum. Böyle oldu yani. Ama iyiyim birşey yok. " "İyi.. Peki." "Neyse ben bi duş alıym. Sonra yemek yeriz." "Biz yedik yemeği. Sana ayırdık merak etme. Ada dışarda yicekmiş. Dolapta yemeğin yersin." "İyi." diyip yukarı çıktım. Dolabımdan iç çamaşırlarımı aldım. Banyodan sonra giymek için de lacivert eşofmanı ve gri uzun kollu tshirtümü aldım. Ardından banyoya gidip kısa bir duş aldım. Bittikten sonra durulandım. Saçımı tarayıp, kuruttum. Ardından aşşağı indim. Merdivenin yanında bulunan salona açık mutfağa gidip kızların benim için ayırmış olduğu yemeği aldım. Yemek ısınana kadar kendime bir tabak salata yaptım. Masaya oturup yemeye başladım. Aklıma bugünki çocuk geldi. Bana sonra görüşürüz demişti. Bana kalırsa bu lafı lafın gelişi söylemişti. Yani bana öyle geldi. Umarım öyledir..
👑👑👑
Düşüncelerimden ayrılmamı sağlayan zil sesi olmuştu. Melis ayağa kalkıp kapıyı açtı. Tahmin ettiğimiz gibi gelen Ada olmuştu. Çok yorgun gözüküyordu ve elinde iki tane alışveriş çantası vardı. Eve girer girmez hemen çantasını yere attı. Ve alışveriş çantalarıyla koltuğa geldi. Ben de merak edip yemeğini yarıda kesip kızların yanına gittim. Ada'nın yüzü gülüyordu. Melis de yanımız gelince Ada poşetleri açmaya başladı. İlk önce kırmızı, balık etek bir elbise çıkardı. Beğenmiştim. Daha sonra siyah dantelli bir bluz çıkardı. Ona yakışacağını düşündüm. Başka bir kutudan ise pudra rengi stiletto topuklu ayakkabı çıkardı. Çok güzeldi. Ada çok şanslı bir kızdı, ve biraz da zenginlerdi. Melis de öyle..En son da taşlı bir kutudan benim beğendiğim beyaz, salaş bir elbise çıkardı. Bunu kendine almasına üzüldüm çünkü en çok istediğim kıyafetti bu benim.
Bizden fikirleri aldıktan sonra konuşmaya başladı. "Aslında bunların hepsi benim değil." "Kimin?" diye sorduk hep bir ağızdan. "Size aldım bunları akıllım" dedi ve kırmızı elbiseyi kucağına koydu. "Şimdi bu Kumsal'ın dedi ve elbiseyi Kumsal'a uzattı. Kumsal ise teşekkür etti ve Ada ya sarıldı. Ardından siyah dantelli bluzu aldı ve 'Bu da senin' diyerek Melis'e uzattı. Melis de çok sevindi ve Ada'nın boynuna atladı. Az sonra aldığı kutudan ayakkabıları çıkardı ve giydi. Kendine almıştı. Yakışmıştı da. Zaten Ada'ya herşey yakışıyordu.
Daha sonra 'Seni unuttuğumu sanma Masal Hanım..' dedi ve o taşlı kutuyu bana verdi. Çok sevinmiştim. Neredeyse küçük bir çığlık atacaktım. "Çok teşekkür ederim ya" diyerek sarıldım bende. "Kendime alıcam da en yakın arkadaşlarımı mı almayacaktım ya. Böyle daha güzel." dedi ve güldü. Kızlarla biraz gülüştükten sonra salonu toparladık ve odalarımıza dağıldık. Odama çıkar çıkmaz taşlı kutuyu dolabıma güzelce yerleştirdim ve yatağıma uzandım. Az sonra rahat ve huzurlu uykunun kollarına bıraktım kendimi..
Bir bölümün daha sonuna geldik. Umarım beğenmişsinirdir. Aslında daha da uzun yazıcaktıma ama aklıma bir şey gelmedi. Umarım bu bir sorun değildir. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere! 😽😽
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Devran'
Random"Olmadı Kumsal. Olamadı." "Tamam" 'Önemi yok' Tam tersine çok önemliydi. Öyle üzgündüm ki, o kadar büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım ki, o an ölmeyi istedim. ▪ " 'Kırıldım' diyemedin mi?" "Diyemedim. Kırılır diye 'Kırıldım' diyemedim." Kapak t...