BENİMSİN!!!

Dolunay belindeki dolanmanın hissi ile uyandı. Yattığı yerden doğrulmak isterken belindeki eller daha da sıkılaştı ve kendisini Merih'in çıplak göğsüne yapışık halde buldu. Anında yüzüne toplandı tüm kanı. Çocuğun yüzüne baktı ve bunun Merih olduğunu gördü. Yüzünde yastık izi vardı ve sanki ilk defa uyuyormuşcasına çökmüştü yatağa. 'Belki de bir şeye sarılarak uyumaya alışıktır.' Diye geçirdi içinden Dolunay. Yüzü bebek misali masum ve oldukça da yorgun gözüküyordu. Yanakları ise yastıkta buluştuğu için büzülmüş ve hafiften aralıktı. Ne kadar öpme hissi dolsa da Dolunay bunun yanlış bir şey olduğuna kanaat getirip yataktan kalkmaya çalıştı. Merih'in ahtapot misali sarmış olduğu kollarından güç bela kurtulup odanın içinde banyo olduğunu sandığı kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açınca buranın banyo olduğunu görünce zafer kazanmışcasına sevinerek içeriye girdi ve musluğu açıp yüzünü yıkadı. Suyu kapatıp aynaya baktı ve dün gece olanları getirdi aklına. Başkasının olmuş muydu gerçekten de? Bir kumar oyunu yüzünden başka bir adama mı verilecekti? Bunlara babası nasıl izin verirdi, hiç mi sevmemişti kendi öz mü öz kızını? Gözlerinin yandığını hissetti Dolunay. O baba dediği ruhsuz adam kendi öz kızını kumar masasına yatırıp onun üzerine bahis oynamıştı ve üstüne üstelik KAYBETMİŞTİ!!!

Bir baba bunu nasıl yapabilir diye düşündü Dolunay. 'Üvey çocuk olabilir miyim? Ondan mı hiç acımadan kumarda beni bahis olarak oynamıştı.' Diye geçirdi içinden genç kız. Gözlerinden yağmur misali akan yaşları sol elinin tersi ile acemice silip sinirinden sağ elini yumruk yapıp karşısındaki aynaya geçirdi yumruğunu. Ayna saniyeler içinde tuzla buz olurken elinden çeşme misali kanlar akıyordu. Sinir krizi geçiriyordu bunu anlamasının sebebi ise yere oturup saçlarını koparmak istercesine çekerken ve şiddetle ağlarken anladı. Ne zaman bitecekti bu kabusları. Önce babasının birden bire içkiye başlaması ve kumar oynaması. Sonrasında ise annesinin trafik kazası geçirmesi sırasında felç olması ve şimdi ise kumarda kaybedilen bahis olarak tanımadığı adama verilmesi. Adam neyin nesiydi bilmiyordu bile genç kız. Ya bir tecavüzcüyse veya bir organ mafyası. Ya da kadın pazarlayıcı. Dünyası alt üst olmuştu genç kızın.

****************

Yanındaki boşluğu ve soğukluğu hissederek açtı gözlerini genç adam. Dün gece sevdiği kızı evine getirip film izleyip yemek yemişlerdi. Ardından sarılarak uyumuşlardı ama şimdi yanında Dolunay yoktu. 'Acaba nerede?' diye geçirdi içinden ve hızla kalktı yataktan. İlk defa rahat bir uyku çekebilmişti genç adam. Sevdiği kızın incecik beline sarılarak uyumuştu tüm gece boyunca. Dün geceye ait birkaç şey hatırlayan gencin suratında sersem bir gülümseme oluştu. Ardından banyodan su sesinin gelmesiyle Dolunay'ın gitmediğini anladı ve gülümsemesi daha da genişledi. Tam yerdeki tişörtünü yerden alacağı sırada içeriden cam kırılma sesleri gelince durdu bir saniye kadar.

Sevdiği kıza bir şey oldu düşüncesiyle bedenine bir titreme geldi ve sevdiği kızın adını fısıldadı.

''Dolunay?'' Diye fısıldadı ve kendine gelmişçesine aniden titredi tekrardan ve koşarak banyoya girdi. Gördüğü manzara içler acıtıcı gelmişti. Elinden buram buram kan akan ve şiddetli bir şekilde hem ağlayıp hem de saçlarını yolmaya çalışan bir adet sinir krizi geçiren Dolunay bulunca dondu kaldı yerinde.

''Dolunay!'' Diye bağırıp kollarını sevdiği kıza sardı ve ellerini saçlarından çekip beline sarmasını sağladı. Genç kız krizin de etkisiyle tırnaklarını beline geçirmesiyle acı ile inledi genç adam. Sevdiğinin canı bundan fazla yanıyordu ama. Dolunay'ın kollarını da kapsayarak sımsıkı sarıldı sakinleşmesi için. Kafasını kızın başının üzerine koyup gözlerini sımsıkı doladı vücuduna.

''Sakinleş güzelim. Sakinleş.'' Diye fısıldadı kulağına doğru. Sağ eli ile kızın boynundaki en hassas noktasını okşayınca genç kız birazcık olsun sakinleşmişti. Belindeki parmaklar hafifledi ve en sonunda geri çekilerek ellerini Merih'in göğsüne dayayıp yüzüne baktı. Ağlamaktan mavi gözlerinin çevresi kırmızılaşmış ve yanakları ile burnu kıpkırmızı olmuştu ağlamaktan.