Yine istemeden baltayı taşa vurmuştum farkındaydım ama yapacak bir şey yoktu. Olan olmuştu. Hasan düşünceli havayı bozarak "durum bu kadarsa şu anlık bir sıkınti yok, hem ismi senin verdiğini nereden bilecek. Bu sır da buradan dışarıya çıkmayacak eğer olaylar ilerlerse o zaman düşünürüz" dedi. Ben de kafamla onayladim. Konuyu değiştirmek için "gel biraz parka doğru yürüyelim" dedi. Ve ayağa kalkıp yürümeye başladı. Ben de Bulunduğum yerden doğrulup peşine takıldım Konuşa konuşa yürürken Hasan"sana imreniyorum biliyor musun, durmadan bir şeyler için direniştesin başının çok büyük belalara gireceğinin farkındasın ama vazgeçmiyorsun" dedi. Bense sadece gülümsemekle yetindim. Gruptan iyice uzaklaşmıştık. Ve sohbette koyulaşmıştı kırkbeş dakikaya yakın konuştuk Arkada kolumdan birinin beni güçlü bir şekilde çekmesiyle sarsıldım. Arkamı döndüğümde bi adam gözlerimin icine bakarak
-"çikolata" dedi. Gözleri o kadar simsiyah ve ürpertici görünüyordu ki bi an ne diyecegimi bilemedim ancak "efendim?" diyebildim. Sert ve aceleci bir sesle tekrar "bana cikolata vermeni istiyorum" dedi. O ürpertici Gözlerine bakmaktan kendimi alamayarak "Bende cikolata yok" dedim. "yalan söylüyorsun bana cikolata vereceksin" diyerek kolumu daha da sıkmaya basladi. Canimin yandığını farkeden Hasan araya girerek, adamın kolumu tutan elini sertçe itti gözlerim adamın gözlerinden eline kaydı eli normal insan eli değildi tırnakları tıpkı yırtıcı bir hayvanın pençesine benziyordu. Hasan "yok kardeşim işte anlamıyor musun" Dedi ve bana dönüp "Hadi Elif gidelim buradan" diye kendime gelmemi sağladı