"Doğru duydun oğlum. Yarın yüzlerce insanın karşısına çıkacaksın. Hazırlanmaya şimdiden başla."*
"Hazır mısın Barın? Kendini nasıl hissediyorsun?"
Üzerimdeki takım elbiseye bakarken "nasıl hissetmeliyim?"diye soruya soruyla karşılık verdim.
Babam doğum günü partisi için giydiği şık takım elbisesini silkelerken"heyecanlı?"diye tahmin yürüttü .
"Henüz bu duyguyu tatmadım."
"Hey gelsene bi Barın"dedi babam eliyle birden gelmemi işaret ederken.
Çıkış kapısının yanındaki büyük boy aynasının önüne,babamın yanına gittiğimde aynadaki yansımamıza baktım.
Babamın kopyası gibiydim. Bizi gören herkes benim onun oğlu olduğuma inanabilirdi.
İkimizde aynı tonda mavi gözlere sahiptik. Yüz tipimiz bile benziyordu. Vücut yapımızda aynıydı ,tek fark babamın benden 14 santim daha kısa olmasıydı.
Aynada gözlerimiz buluşunca benim yüzüm tepkisizken babam gülümsüyordu. Gözleri garip bir şekilde parıldıyordu.
O an garip bir şey farkettim.
"Baba sen akıtıyorsun!"dedim korumacı bir tavırla ona bakarken.
Daha ona ne olduğunu bilmezken onu nasıl koruyacağımda ayrı bir ironiydi.
Babam gözlerinden akan suyu elinin tersiyle sildikten sonra "bana benzediğinden daha çok ona benziyorsun"dedi.
Bilgisayar gibi işleyen beynimin olayı çözmesi kısa sürmüştü.
Beni ölen oğluna benzettiği için akıtıyordu.
Babam hala aynadaki yansımamıza bakarken "adı neydi?"diye sordum.
"Baran"diye yanıtladı burnunu çekerken.
İsmimi çok düşünmediğini buradan anlamıştım. Belkide ismimi her söylediğinde üzülüyordu.
"Şimdi bunları konuşacak zaman değil evlat"dedi babam takım elbisemin bir parçası olan kravatımı düzeltirken. "Biliyorsun ,doğum günü güzel bir mekanda olacak. Fabrikamda çalışan herkes gelecek. Kameralarda olacağı için sakın bir pot kırma. Sadece sana söylediğim şeyleri söyle. Anladın mı? Zor bir şey değil. Üstesinden gelebileceğini düşünüyorum."
"Merak etme baba. Görevimi başarıyla tamamlayacağım."
Babam gülümsedi. "Babanın doğum gününe gidiyorsun. Bu bir görev değil."
Babamı taklit ederek gülümsedim.
Kafamı okşadı. "Çok yakışıklı görünüyorsun evlat. Hadi şimdi çıkalım. Kendi doğum günüme geç kalmak istemiyorum."
3 katlı villadan çıkıp büyük bahçemizin çıkışına doğru yürürken garip şeyler hissediyordum. Bu evden ilk defa çıkıyordum.
Yeni insanlar görecektim. Yeni bir mekan görecektim. Dünyayı tanıyacaktım.
Siyah limuzin görüş alanıma girdiğinde arabanın sonuyla başı arasındaki metreyi göz hesabıyla ölçtüm.
9 metre 45 santim!
Daha önce hiç arabaya binmemiş bir robot olarak ilk bineceğim arabanın bir limuzin olması babamın zenginlik göstergesiydi.
Kapımızı açan hafif göbekli şoföre doğru baktığımda bana gülümsüyordu. "Siz Burak Bey'in oğlu olmalısınız. Daha önce hiç tanışma şansımız olmadı. Ben Mehmet"diyerek sağ elini anlamlandıramadığım bir şekilde bana doğru uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BARIN
Fantasy"Burak Bey!? Yanınızdaki oğlunuz mu?" Kalabalık onlarca soru sormasına rağmen ben sadece buna dikkat etmiştim. Babamın yaptığı gibi yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Babam benim omzumdan tutarken "sizi oğlumla tanıştırayım"dedi. Ne kadar garip ada...