1.Bölüm

29 3 1
                                    

Yatağın verdiği rahatsızlıkla yerimde kıpırdandım. Artık uyuyamayacağımı anlayınca yerimde doğruldum. Biraz yatak keyfi yaparken açık bıraktığım pencereden uğultu geliyordu. Uğultudan rahatsız olmaya başladığımda istemeyerek de olsa yataktan kalktım ve pencereye yöneldim. Camı tam kapatırken aşağıdaki bir çocuğun bağrıșını duydum. " Ahmeet! Dondurmacı geliyor bak paranı al da gel!"
İlk başta umursamayıp camı kapatmıştım. Tam yerine geçerken dank etti. "Dondurmacı geliyor!" Ahmet in arkadaşının söyledikleri aklımda birer anlam kazanınca hemen defterim ve kalemimi alarak balkona çıktım. Her ne kadar soğuk olsada buna katlanacaktım. Resme başlamadan önce yine onu ve gülüşünü gördüm.

Ama sadece onu değil etrafına toplanan bir kaç genç kızıda gördüm. Sadece dondurma almak istemişlerdir dedim kendi kendime.

Çocuklar ve kızlar sıraya girince onların gitmesini bekledim. Onu en azından olabildiği kadar az kişi ile görmeliyim. Portresini çizecektim. Ama bu dünden daha zordu. Yüzünün her detayını çizebilmem için ona biraz daha yakın olmalıydım.

******

Bahçede bulduğum boş bankı es geçip çimlere oturmuştum. İçimden ne kadar şu an bu havanın tadını çıkarmak gelsede resme bir an önce başlamalıydım. Şimdi daha yakındım en azından.
Kafamı defterimden kaldırdığım an onunda bana baktığını farkettim. Beni görebildi sonuçta en fazla 10 adım ötesindeydim. Belkide onu çizdiğimi tahmin edebilirdi. Çünkü 2 dakika arayla bir ona bir de önümdeki deftere bakıyordum. Utanmıștım bir an. En sonunda birinin ona seslenmesi ile gözlerini benden ayırınca artık buradan gitmem gerektiğini anladım. Tam yerimden kalkarken Mert 'in hastaneden çıktığını gördüm. Beni görürse yanıma gelebilirdi o yüzden saklanmalıydım. Arkamı dönmemle birine çarpmıștım. Heyecanlanmıștım bir an. Çünkü dondurmacı yerinde yoktu ve bana biri çarpmıştı. Ya da ben ona. Hep böyle olmaz mıydı? Kız bir anda arkasını döner ve yakışıklı bir çocuk ile çarpıșırdı ve sonunda sevgili olurlardı. Ama bana çarpan kişi pislik ağabeyim dışında kimse değildi.
"Nerdesin sen? Bende seni arıyorum."
Şu an tek düşündüğüm defterimdi. Onu çizmeye çalıştığım sayfa açık bir şekilde elimdeydi ve Mert her an görebilirdi.
" Hadi gel odana çıkalım. Daha kahvaltı bile yapmamıșsın"
Çıkmak istemiyordum. Bahçede oturup çizimime devam etmek istiyordum. Ama beni odaya götürmekte kararlı gibiydi.
Bileğimden çekmeye başlayınca sabit durmaya çalıştım. Ama bu hiç de başarılı olmamıştı.
"Hadi Cemre. Da-"
Sözünü kesen şey benim en sevdiğim şarkı olmuştu. Tom Odell- Another Love. Yani zil sesi. Sırf ben sevdiğim için zil sesi yapmıştı bu şarkıyı. Normal kızlar ağabeyleri böyle yapınca çok severlerdi ama ben sadece gözümü devirmekle yetinmiștim.
" Alo. "
Hala eli bileğimdeydi.
" Ne saçmalıyorsun lan? "
Sıkılmaya başlamıştım.
" Tamam geliyorum. Tamam."
Telefonu kapatınca gideceği için çok sevinmiştim.
"Cemre benim acil gitmem lazım. Șeyma trafik kazası geçirmiş. "
Iyide bundan bana ne?
Șeyma.. Ahh. Kendisi gibi pislik sevgilisi Șeyma.

" Ben yarın gelirim yine tamam mı? " beni öpmesine izin verdim çünkü gerçekten üzülmüş gibiydi.
O bahçe kapısından çıkana kadar arkasına falan bakmadım. Bileğimi bırakır bırakmaz hemen yerime oturdum ve gözlerim O'nu aradı. Ama yoktu. Arabası vardı. Mutsuzlukla defterime geri döndüm ve aklımda kaldığınca kalan detayları tamamlamaya başlamıştım.

"Pişt! "

Bir ses duymuştum ama kafamı kaldırmadım.

"Hey sana diyorum!"

Tamam merak etmiştim.

" Heyy! Mavi elbiseli! "

Gözlerim üzerime yönelmişti.
Mavi elbise.
Hemen kafamı kaldırdım ama kimseyi göremedim. Delirmeye başlıyorum herhalde. Gözlerim arkamda duran büyük tabelaya yönelmişti." RUH SAĞLIĞI MERKEZİ " önüme geri dönüp gülümsemiștim. Ben zaten deliydim.

" Artık bakacak mısın?

Ayağa kalkınca görmüştüm. Biraz ilerideki korkulukların arasından bana bakıyordu. Bu.. Bu dondurmacıydı.

" Hadi gel. Bak erimek üzere. "
Ne erimek üzere ben mi?
Ahh! Dondurma. Elindeki dondurmadan bahsediyordu.
Tereddüt etsemde kendimi durduramadım.

Dondurmayı verirken gülümsüyordu.
Teşekkür etmeliydim ama edemiyordum. Ben ne zamandır konuşmuyordum. Kaç yıl? 2? 3?

" Sürekli tezgaha bakıyordun. Bende istersin diye getirdim. "
Tezgaha değil sana!
Gözleri elimdeki deftere kayınca hemen arkama sakladım. Saklamama bozulsada çaktırmadı.
" Neyse sonra görüşürüz. "

Hayır teşekkür etmeliydim. Yoksa benim kaba birisi olduğumu düşünecekti.

Arkasını dönünce elim refleks olarak koluna gitmişti. Yüzünü bana çevirdiğinde dahi gülümsüyordu.

İlk önce boğazımı temizlemiștim.
Hala bana bakıyordu.
Ama ben konuşamıyordum.
Ağzımı açıp kapıyordum ama ses çıkmıyordu.
O da anlamış olacak ki omzumu sıvazladı.
"Bir şey değil. "
Tezgahına ilerlerken arkasından bakakalmıștım.
Dondurmamı yiyecektim.
Arabasına binip gittikten sonra gözüm hala gittiği yoldaydı.

" Te-teșekkü-ür e-derim. "

Multi: Dondurmacı çocuk

UçurumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin