"öncelikle benim hikayelerimi okuyanlara merhaba diyorum üç yaramaz çocuktan sonra azar azar yazmaya çalışıyorum yorumlarınızı bekliyorum."
Yaşlı gözlerle çıktığım pazardan ilerliyorum dalgın dalgın "vay be yıllar sonra öğrendim ne ustaca." Gerçek gizlenemiyordu eninde sonunda gün yüzüne çıkıyordu.O gün o olayın etkisiyle gece hiç uyumadım yatakta döndüm durdum.ya bir de şu geceleri hiç sevmiyorum.gece boyunca sürekli uyanıp "offf ne zaman aydınlacak şu dünya" dediğimi çok hatırlıyorum.Aklıma gündüz gelmeyen her şey gece öyle hucum ediyor ki kafamı örümcek ağına benzetiyorum.Sonra gecenin üç de biri tamamlandığında uyandım yine. Balkona çıktım zifiri karanlık yıldızlar ben ve ay.Sessizlik... Hep aynı.Bizim oraya yeni yapılan bir köprü. İki üç çocuk biri bayağı uzun.Hararetli konuşuyorlar ki "gecenin bu vaktinde ne yapıyorlar acaba?"Kulağımı öyle kabarttım ki yok yine de duyamıyorum.Yok yine de duyamadım .bunlar konuştu , konuştu sonra da beyaz şahine binip "vzzzz" gittiler.Ben de içeri girdim üşümüşüm biraz.yatak örtüsüne iyice sarıldım.Eşim kaçıncı rüyasındaydı kim bilir.Sonra da uyku almış beni kollarına "offff bizim eski annemlerin evi,ve üç adam. Her tarafları siyah .allahım yüzleri bile siyah ellerinde bıçak ha bire saplıyorlar. Neye saplıyorlar ki bunlar diye bakarken " hadi ya uyansana iyi uyudun ya" diyen eşimin sesiyle uyandım ama ne uyanış.
" aman ya insan böyle mi uyandırılır. "Dedim ya ,Ama öyle terlemişim ki atlet su.
Hep beraber evden çıktık herkes okuluna gitti. Ben hala rüyanın etkisindeyim.Derslerimizi yaptık rutin bir şekilde.On beş yıl boyunca çalan zil yine çaldı. ben okul yine giydik paltolarımızı düştük evin yolunu kalan güne ordan devam.Eve gidince beşinci sınıftan bir öğrencinin " hocam davetiye" diye koştur koştur verdiği zarfı açtım. "öğretmenler günü sebebiyle sizi ............kafede yemeğe bekliyoruz." bunlar iyi büyüdü davetiyeyi nasıl hazırlamışlar.Diyorum ki çoğu zaman öğrencilerime: " bu sıraları ve bu yaşın kıymetini iyi bilin.Kendinle başbaşa kalacağın bu günler bir daha gelmiyor.siz büyüdükçe sorunlarda büyüyor.Hayatın ilkbaharındasınız.üzerinize çiçekler açan bu mevsimde yolunuzu da belirlemeniz gerekiyor.Sonra sonbahar yakaladı mı bırakmıyor.Ağacın sararan yaprakları nasıl dökülüyorsa yaşamın samimi içten yönü de hayatımızdan gidiyor bir bir.tabii ki kış Hayatın son demi . Alıp götürecek biz size gür bir şekilde çıkan bu ses cılız bir şekilde çıkacak etrafımda oynayan torunlarıma.O metinler de okuduğumuz huysuz çocukların oyunlarına müdahele eden yaşlılara benzeyeceğiz belki de " bunlar onlara verdiğim öğütlerden biri.Akşam yemekte davet konuşuldu gidip gitmeyeceğim .sonunda gitmeye karar verdim.Herkesin uykuya çekildiği saatlerde kitap aldım elime aklım gece de uyanır mıyım görür müyüm bir şeyler? Sorular kafama hücum etti.Kitabı okurken uyumuşum kanepede.Eşimin beni uyandırıp yerine yat demesiyle kalktım.Eşimin tekrar yatmasını bekleyerek çıktım balkona. Yok bir şey halbuki o kadar bekledim.balkon kapısına yöneliyordum ki sırtıma tık tık vuran eşimin yüzüzle karşılaştım.Sıçradım gecenin büyüsüyle."ne oluyor sana?" " hiçç uykum gelmedi de çıktım şöyle." uyuduk sabahı dört gözle bekleyerek.(Okuduktan sonra es geçme yorum yap.bir öğretmenin hayatı.)