Evim biraz da heyecan yuvası oldu.Akşam yemeğinin ardından, teknolojik aletler alındı kucağa.Eşim laptop " bak bak şuna nasıl da tutuyor çocuğunu böyle kucaklamaz." benim ona baktığımı fark etti ki göz kırptı.
Büyük kızım telefonda kaldı mı ufaklıklar bana. Neden göz kırptığı belliydi.Ben de ona iki gözümü yumarak cevap verdim.
Normal günümüzü geçirip ufaklıkları da uyuttuk benim aklım üçlü de."Şu adam uyusaydı ya."Aldım kitabımı.Kitap dedim de okuma hastasıyım.Küçüklüğümden beri.Ortaokuldayken dostayevsky hayranıydım.Ondan aldığım ilhamla roman bile yazmıştım.Küçücük mahallemizde bir halk kütüphanesinde kitapları devirdim .
Sobanın ışığı kor gibi vurmuş,fokur fokur kaynayan suyun sesiyle okuduğum kitapların lezzetini şimdi alamıyorum. Öyle okuma arzusu var ki içimde bunu ancak geceleri bastırabiliyorum.kitap aldı beni içine kelimeleri beni sürükledi sürükledi.Ama gözlerimin ağırlığı kitabın güzelliğine dayanamadı, çoktan kapandı.
Rüyamda tek katlı kütüphanedeyim.Aaaa memur amca " yine mi sen geldin sarı kız ıhhı ıhhı " Evet ya küçüğüm ama. Durmadan akan burnumu çekerek: " amca ben geldim bana çook güzel bir kitap ver okuyacam." bir yandan da gözüm raflarda Amca ararken: " amca bunları nasıl yazmışlar? " Sorum karşısında zayıf kısa olan amcanın omuzlarını oynata oynata gülüşü çok komiğime gitti. Ben de güldüm " Büyüyünce belki sen de yazarsın. " aaa ben nasıl yazarım onlar çok büyük insanlar.
Gözlerimi açtığımda kanepedeyim" saat" hayır beş. Eşim yapardı aslında bunu. Kanepede uyumakta ne oluyor sıcacık eşine sarılarak uyumak varken. Gittim ki bizimki yastığımı yere fırlatmış. Gülümsedim gelmediğime sinirlenmiş.Sonra uyudum.
Sabahın telaşı sardı evi.kahvaltı çocuklar hepsi uyurken hazırlarım kahvaltıyı. çöpü dökmek için çıktım kapıya.Tam çöpü atacaktım bir el kolumu yakaladı kocaman güçlü bir el.benim yarı vücudum evde. Neye uğradığımı şaşırdım elimi hızla çektim olmadı sonra bağırdım:" Murattt gel " Eşim koştu ya kolumdaki bilezik gitmişti. Adamı görmek için uğraştım kafasına çorap geçirmiş boyu, eli gövdesi her yeri iri ya.Çoraptan çekilmiş gözüne baktım, baktım o benim kolumdakini çıkarmaya uğraşırken ben de diğer elimle çorabı çıkardım.Hem de bağırıyorum elim kıpkırmızı oldu.bilezik çıktı ama çorap da çıktı.Ve ve ben gördüm onu içeri girdim kapıyı hızla kapattım eşim bakıyor du " ne oldu" Ancak uyanmış.Gerçi saniyeler içinde oldu.Elimi tuttum çok acıyor.Beni kanepeye götürüp yatırınca dışarı çıktı.Sanki onlar toz olmuşlardır bile.
Geldi nefes nefese." gördün mü kimlerdi ?" " evet" heyecanlı heyecanlı: " haydi polise." Benim hazırlanmamı beklerken benden aldığı cevapla sapsarı olmuş yüzüyle döndü " hayır mı? Neden." Bense içind bulunduğum durumun şokunu üzerimden atamadım " o o hırsız benim mezun olmuş öğrencim Murat.Çorabını çıkardım göz göze geldik. O beni tanıyor ama benim onu tanımdan rahatsız bile olmadı.nedir bu canilik."
Murat da iki elini kafasına koydu düşünmeye başladı " nasıl olur ya böyle olmaz." sonra yüzüne ciddi bir ifade yerleşti." hadi ya o hocasına acımamış sen neden ona acıyorsun. Hadi ya gidiyoruz. Bense kararlıydım " hayır gitmeyecğim ben onu bekleyeceğim. Vicdanını dinleyip gelecek. "Bu kendimin savaşıydı artık öğrencim beni soymuştu. Ona veremediğim değerler alt üst olmuş kafamda karıncalamıyordu. Ben ona bu kötülüğü yapmayacaktım. O bana yolda demişti. " Allaha emanet olun." inşallah olacaktım ve o da buna şahit olacaktı.
Küçüklüğü geldi gözümün önüne kıpkırmızı olan gözlerimde.ya burnum ağlayan gözlerime uyumlu akıyor. Peçeteler bir bir ıslanırkenHayri' in çocukluğu. Yaramazdı ama bağırdığım zaman susup yerine oturudu. Ama bir gün bir öğretman arkadaşın " Şu. Hayri var ya dört beş kedi yavrunun kafalarını koparıp çöpe atmış. O mahalleden bir çocuk görmüş de o anlatıyordu arkadaşlarına, ben de kulak misafiri oldum." Hepimiz gözlerimizi açıp " çok korkunç" demiştik ama birimiz de bu çocuğu bir kenara çekip konuşmamıştık. Belki de kendimizden korktuk.Bizim de boynumuzu mazallah.uzak olsun uzak sessizce gitsin sessizce gelsin hııı"" bize dokunmayan yılan bin yaşasın" dedik. Ben günlerce düşündüm sorsam mı diye ama ben de yenildim. Çünkü ben daha öğretmenliğe yeni başlamıştım abilerim ablalarım bana " yok konuşma " diyorlardı.Bir bildikleri vardı elbet.Şimdi anladın ki hiç bir şey bilmiyorlarmış. Bildikleri büyük bir bencillikle kendilerini düşünmekmiş. Aslında kendilerini düşünmüyorlar. işte ben yaşadım ileriki yaşamını nasıl da etkiliyor.
