Gözlerim büyürken"Bir şey yapmaz değil mi yani?"
"Yapar mı yapar belli olmaz çok sinirli gibi"
Tırnaklarımı yemeye başladım. Telefonumu hızla onun elinden alıp mesajlaşma yerine girdim.Sakın saçma sapan bir şey yapma. Hem bu durum seni ilgilendirmiyor. Karışma benim hayatıma.
Bunu yazıp telefonumu yatağın üstüne bıraktım. Yavaşça saçlarımı çekiştirip yataktan kalktım.
"Manyak mıdır nedir ya daha tanımadığı biri için niye bu kadar uğraşıyor anlamıyorum ki"
"Bütün değişikler de seni buluyo kanka"
"Bundan sonra onunla konuşmicam, konuşmalarına cevap vermicem en fazla ne olabilir ki" dedim ve şevval e baktım. Onaylarcasına kafasını salladı. "Kıvırcık faişem ben artık gitmeliyim" dedi. Onu uğurlayıp tekrar odama geldim. Çok takıyordum. En fazla ne yapabilir ki? Hem benim için o kadar uğraşmaz. Yani öyle umuyorum. Düşüncelerimi rafa kaldırıp kafamı yastığıma koydum. Yorganıma sarıldım ve kendimi uykuya bıraktım.Sabah alarmın lanet sesiyle uyandım. Babama artık alarmı kurmamasını söylemeliydim. Yataktan kalkıp ağır hateketlerle banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadım ve dolabımdan okul formasını çıkarıp giydim. Saçlarımın acayip derecede bozuktu. Tarakla zorlada olsa düzelttim. Mutfağa girdiğimde annem kahvaltıyı hazırlıyordu. Yavaşça arkasından yaklaşıp koala misali anneme yapıştım. Yanağına sulu bir öpücük kondurdum.
"Günaydın Anişimm"
Annem ve babama bulduğum lakapları TDK duysa toplu istifaya gider.
"Günaydın deli kız" dedi ve gülümsedi. Arada sevgi pıtırcığı oluyordum. Annemin doğradığı domatesleri sofraya yerleştirip bende sofraya oturdum. Babam ve burak da sofraya oturunca kahvaltıya başladık. Klasik bir salam-sucuk savaşlarından sonra sofradan kalktım.
"Ben gidiyorum"
Ayakkabılarımı giyip asker yeşili montumu giydim. Hızla aşağı inerken beklenilen kapı açıldı. İşte bizim binanın en uyuz kadını. Aslında sadece ben ve şevvale uyuzluk yapıyo pislik karı. Çaktırmadan kaçmak için hamle yaptiğımda
"Ah ah yeni nesil çok aceleci. İnsan bir büyüklerine selam verir. "
"Ben sizi görmemişin Zekiye teyzeciğim. Günaydınlar efendim."
"Kızım siz gençsiniz. Bu yaşta bu görme sıkıntısı nedir..."
Yine motora bağladı. Kurtulacak tek çözümü kullandım.
"Teyzecim herkesin sizin gibi maşallahı yok. Siz turp gibisiniz. Ben şimdi okula yetişmeliyim size iyi günler"
İltifatlar yumşadığı için aradan kaçtım. Bu kadınla iyi geçinmeliyim. Kadını bir torunu var. Onun için her şeye değer. Kadının gözünde birinci gelin adayı olmak için türlü türlü şeyler yapmıştım. Kurabiye ve tatlılardan tut çorba ve sarmasına kadar. Allah'tan güzel yemek yapıyorum da artı puan olarak dönüyo yemeklerim. Binadan çıkıp okul yolunda ilerlemeye başladım. Okul yürüme mesafesiydi. Özel okuldu. Şevval'in tabiriyle inektim. Ders çalışmayıp yinede yüksek not alanlardandım. Bursla okuyorum bu okula. İlk başta bursluyum diye ezik muamelesi göreceğimi düşünsemde kimseyle kötü olmayarak bundan sıyrılmıştım.Okula girdim. Ece bahçede müstakbel eniştemizle oturuyordu. Yine sap kaldım. Çoğu kişinin ilgisini çekdim. Etrafa göz gezdirirken demirle göz göze geldi. Ohaa çocuğun tipi kaymış. Taş gibi çocuk gitti diye ağıt yakasım gelsede oh olmuş. Köpek pislik. Bana dediği o pis şeyi unutmadım. Kaşlarımı çatıp Ece nin yanına gittim. "Demiri çok pis dövmüşler. Ağzı burnu yer değiştirmiş." Diyip sırıttı. "Sana da günaydın Ece"
"Fazla sıradan bir söz günaydın söylemeye gerek bile yok"
Ona gözlerimi devirdim. Sıradanmış. Her gün yeni bir şey mi desinler.
"Herkes demiri senin dövdürdügünü düşünüyor ama sen öyle bir şey yapmazsın diye tahmin ediyorum."
"Ne yapıcam ece vursunlar diye adam mı tutucam. Vurmuş işte birisi" evet o birisi benim telefon sapığım oluyor. Hatırlamışken mesaj atmadı ki atsa da cevap vermicem. Ece "canım, sevgilim, bebeğim" diyerek sevgilisiyle konuşuyordu. Dışlanmanın verdiği sıkıntıyla duvara yaslandım. Egemen le göz göze gelmeyi beklemiyordum. Bu çocuk bana mı bakıyordu. Bakışlarını kaçırdı. Sonunda ders başlayacağı zaman sınıfa çıktım. Herkesin garip bakışları üstümdeydi. İlgi odağıyım mükemmel(!) Ece yanıma oturdu. Sevgilisi de arkamıza oturdu. Kendimi karı kocanın arasına giren kaynana gibi hissettim. Ders başladığında kendimi derse verdim.
Zilin çalmasıyla irkildim. Oturduğum yerde uyuyordum. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Ne bu acele sabahın köründe okul başlıyo anlamıyorum ki.
Tekrar sırama geçtim. Mesaj sesiyle bakışlarım tekefona kaydı. Unutma açelya cevap vermiceksin. Telefonu alıp mesaja baktım.Gönderen: Hayat Sevinci
Açelya, ben bugün size geliyorum. Önemli bir şey konuşucam senle.Sevinç bizim aile dostumuzun kızıydı. Bir de abisi Ediz abi vardı. Trabzonda yaşıyorlardı. Telefonumu kapatıp bir an önce okul bitsin diye dua etmeye başladım.
Sonunda okul bitince hızla eve gittim. Anahtarımla kapıyı açıp eve girdim. Ses yoktu. Salondaki masanın üstünde not vardı.Kızım babanın dayısının oğlu vefat etmiş. Acil gitmemiz gerekti. Sıkıntı çıkmazsa 1 haftaya döneriz. Gece kapıyı kilitle ve tanımadığın insanlara kapıyı açma. Şevvali çağır tek kalma. Dönünce mümkünse ev yerinde olsun. Dikkatli ol aklım sende kalmasın
Annen
Sanki çocuk uyarıyo. Tanımadığın kişilere kapıyı açma. Neyseki Sevinç gelicek de tek kalmicam. Odama girip Beşiktaşlı pijamalarımı giydim. Çok tatlıydı. Üstünde küçük küçük kartallar vardı. Mutfağa girip en çabuk karnımı doyuracak olan sucuklu yumurta yapıp yedim. Televizyonu tam açmışken kapı çaldı. Hızla kapıyı açtım. Karşımda hiç tanımadığım bir erkeği görmeyi beklemiyordum. Hemde kartallı pijamamla. Ağzımdan çıkan ilk kelime
hasss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölürüm Nefesinde
Teen FictionAşk nedir? Bazılarının dediği gibi uğruna ölmek mi? Yoksa uğruna yaşamak mı? Genç bir kızın aşkla imtihanı...