Bölüm 3 "İstenmeyen"

13.7K 449 43
                                    

"Nasıl yani ? Mardin'e mi taşınıyorsun, tek başına ?"

Koyu kahve gözlerini kocaman açıp vereceğim cevabı bekliyordu.

"Malesef."
Derya. İlkokuldan liseye kadarki olan zamanda benim en yakınımdı. İnsanın en yakınına gerçeği söyleyememesi ,içini dökememesi o kadar acıydı ki...

"Babannem rahatsız. Son zamanlarını onunla geçirmeliyim."

Kafasını iki yana sallayıp homurdanmaya devam etti.

"Saçma. Çok saçma. Babannen gelebilir buraya. Senin gitmen anlamsız. Ya okul hayatın Ecrin? Senin ideallerin var! "

"Orda devam edeceğim."

Sahiden. Benim ideallerim vardı. Parlak bir öğrenciydim doğrusu. Hukuk fakültesine giripbaşarılı bir avukat olmak yerineyse küçük gelin olacaktım. Şaka gibi!

Tatsız sohbetimizi aralayan zil sesiyle sınıfın yolunu tuttuk. 12-F. Özleyeceğim seni.

Tahtada durmaksızın limit sorusu çözen öğretmenim yerine, duvar kenarının 4. Sırasında oturan simaydı ilgi odağım.
Kumral saçları alnına hafifçe dökülmüş, ela gözleri öğretmende ve elinde amaçsızca çevirdiği kalem. Mert. 4 senedir hoşlanıp da  bu konuda tek kelime edemediğim sınıf arkadaşım. Arkadaş. Beni sevimli bulduğunu söylediğinde bile iki gün yemek yiyememiştim. O ise beni sırdaşı, dostu olarak görüyordu. Bilmem kaç tane sevgilisini bile dinlemiştim.

Koluma değen kalemle düşüncelerimden sıyrıldım.

" Ya Mert? Bana söz vermiştin bu sene açılacaktın ona. Şimdi ne olacak ?"

Gözümü devirip fısıltıyla konuşmaya başladım.

"Elimde olan şeyler değil Derya. Uzun bir süre yokum. Açılmam bana acı verir. Yine de istiyor musun?"

Dudaklarını büküp; "Ben sadece seni düşünüyorum. Kabullenemiyorum. En yakın arkadaşım gidiyor, hem de bugün."

Tebessüm etmemek elde değildi. Sıkıca sarıldım.

"Tekrar geleceğim. "

Son ders beden eğitimiydi. Son sınıf olduğumuzdan hoca ders çalışmamız için bizi serbest bırakmıştı. Bense arkadaşlarımla birer birer vedalaştım. Bu arada, vedalardan hiç hoşlanmam.

Herkesle sarıldıktan sonra sıra içimi eriten ela gözlere geldi. Masum ve düşünceli bakıyorlardı.
"Gel buraya." beni hızla kendine çekti. Mert gibi kokuyordu. Bu kokuyu da unutulmazlara ekleyip, dolan gözlerimi elimin tersiyle sildim.

"Seni özleyeceğim. İçimden bir ses tekrardan görüşeceğimizi söylüyor Ecrin. Beni unutma olur mu ?"
Sanki mümkün ya unutmak!

Bu kadar duygusallık yeter diyip evin yolunu tuttum. 20 dakikalık yolu bir saattir yürüyordum. O eve gitmemeliydim. Sonum olacaktı. Ama başka bir yolu da yoktu, biliyordum.  Derya'ya her gün arama sözü vermiştim. Verdiğim sözleri tutabilecek miyim bilmiyorum. Bildiğim tek şey mutlu olmayacağımdı...

Eve geldiğimde tüm kıyafetlerimi valizlerin içinde görmem kendimi kötü hissettirdi. Gidiyor muyum gerçekten? Hem de dönüşü olmadan ?

Annem günlerdir gözlerinde eksik olmayan hüzünle yanıma geldi. Elinde kocaman bir hediye paketi.

"Bu ne anne ?"

Tebessümle ; " Açsana yavrum."

Paketi yavaşça açtığımdaysa ne zamandır istediğim diz üstü bilgisayarla karşı karşıya kaldım.

Benimsin KüçükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin