Bölüm 4 'Düğün'

14.9K 409 34
                                    

Kafam karmakarışıktı. Adam resmen benimle oynuyordu. Ve ben buna izin veren bir kukla olmayacaktım.

"Bu da ne demek oluyor ?"
Sadece tebessüm etmekle yetindi. Tebessümünde kin ve acımasızlık vardı.

"Kahveni içtiysen kalkalım."

Masaya bir tomar para bırakıp ayaklandı. Arabada yol boyunca yine hiç konuşmamıştık. Soğuk nevale!

"Görüşürüz, ufaklık." Sensin ufaklık.

Yüzüne bakmadan hemen inip kapıyı kapattım. Eve girdiğimdeyse beni bekleyen meraklı gözlere gülümseyip ; " Merak etmeyin, sevgili kocamla harika vakit geçirdik." Dedim. Herkes şaşkındı tabi.

"Nasıl yani? Kız Ecrin belki de iyi anlaşırsınız, güzel bir yuvan olur yavrum ?" Annemin gözlerinde kocaman bir umut vardı. Ah anacım gerçekleri bilsen böyle söyler miydin acaba ?

"Belki de anne. "

Soğuk bir duştan sonra saçlarımı tarayıp yatağa uzandım. Ailemin yanında son gecemdi bu. Düşünüyorum da, acaba Sidar'a güvenebilir miydim gerçekten? Beni okula gönderecekti. Ve ben belki de hayallerimdeki gibi hukuk fakültesine gidebilecektim. Sonra hayallerimin erkeğini bulup gerçek bir evlilik yapardım. Ah ama! Ne de yarın düğünü olan bir kızın kurabileceği hayallerdi bunlar...

Yüzüme vuran sabah güneşi uyanmam için bir emirdi. Saat 08.17
Kalbimde anlam veremediğim bir acı vardı. Resmen iğne batırılıyormuş gibi acıyordu. Boğazım kuru, en kısa kelimeyi söylemeye bile gücüm yok gibiydi. 17 yaşındaydım henüz. Ve ben gelinlik giyecektim. Hatta hiç tanımadığım bir adamla aynı yatağı bile paylaşacak olabilirdim.

"Uyandın mı yavrum ? " Annem yavaşça odaya girdi.

"Galiba. Günaydın."

"Günaydın kuzum. Amcanlar kahvaltıya bekliyor seni. Daha işimiz çok acele edelim kızım."

Başımla onaylayıp hazırlanarak aşağı indim. Kahvaltıda herkes sus pustu. Amcam babamı anlamıyordu bile. Ona göre kızını zengin bir herife vermesi başımıza konan bir talih kuşuydu. İnsanlar ne kafasızdı böyle.

Dün gece kendi aramızda kınamı yakmıştık. Elimdeki turuncu renge kaydı gözüm. Sanırım bunlar birazdan uyanacağım bir kabus değildi, gerçekti.

Konaktan bir kaç görevli kadın, yanlarında kuaförle gelip beni hazırlamaya başladılar. Düğün 7 de başlayacaktı, konakta müthiş hazırlıklar yapılmıştı. E doğal olarak ben de müthiş gözükmeliydim. Demircilerin aldığı kız onlara yakışır olmalıydı öyle değil mi?

2 saat süren hazırlık sonunda bitmişti. Tahmin edersiniz ki bende bitmiştim. Hava kararmıştı. Aynadaki görüntüme baktım bir an. Bu 17 senedir gördüğüm yansımam değildi kesinlikle. Şuan aynada bir yabancı vardı. Ve ben ondan nefret ediyordum. Tüm bunlara mani olamadığı için. Kuzu gibi herşeye 'tamam' dediği için. Acınalısı bir kız vardı aynada. Güçsüz, aptal ve zavallı.

"Kızım araba geldi seni almaya."

Gözlerimi aynadan usulca alıp anneme doğru döndüm. Ne kadar da güzel olmuştu. Giydiği siyah elbise matemi işaret ediyordu. Dore ve siyahın hakim olduğu şalınıysa siyah şaçlarının üstüne rastgele bırakmıştı.

"Geliyorum anne."

Annemle babam koluma girdi ve siyah lüks arabaya ilerledik. Arka koltuğa oturduğumdaysa sevgili müstakbel kocam yoktu. Sadece yaşlı bir şoför vardı. Annemler onları almaya gelen diğer arabaya bindiğindeyse  konağın yolunu tuttuk.

Nefesim kesilecek gibi oluyordu. Göz pınarlarım kurumuş olmalıydı. Şuan ağladığıma yemin edebilirim ama bir damla göz yaşı bile düşmüyordu yanağıma. Boğulacak gibiydim.
Birden telefon melodisi çınladı kulağımda. Çalan telefon benimdi. Beyaz, küçük çantamdan çıkardığım telefonun ekranına baktığımdaysa gülümsedim. Yine zamanlaması harikaydı.

Benimsin KüçükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin