Bölüm 1

33.6K 534 69
                                    

30 temmuz perşembe notu: arkadaşlar kitabı yıllar önce yazdım ve yaşım çok küçüktü... maalesef ne güzel şeyler yazmışım ne de gurur duyuyorum. toksik bie sürü düşünce var sırf okunsun diye, bunu göze alarak okuyun lütfen çünkü bunu yazan çocukla ben aynı insanlar değiliz ^^


Ağır ağır yürüyordum tanımadığım sokaklarda, bir kaç saat önce olanlar hayatımda yeni bir sayfa açmıştı. Erkekler ulaşamadıklarını lanetlermiş, biz kadınlar ise tanrı yerine koyuyoruz. Bende bunun bir örneğini yaşıyordum, benim için ulaşılmaz birini sevmiştim. Üstelik ilanı aşk etmiştim, ve sonuç! Tek başıma ağır ağır yürüyordum.

Sorun şu ki mutlu bile sayılabilirdim. Çünkü bu şekilde nasıl bir hayvan olduğunu görmüştüm. Dalga geçmişti benimle, buna hakkı yoktu. Erkek müsveddesi ne olacak! Dua edeyim, başka birine anlatmamış olsun. Çünkü bu zamanları unutmayı ve yepyeni bir sayfa açmayı çok istiyordum.

"Güzelim, geceliğin kaç lira senin?"

Ne yani, biraz süslendiğim ve mini bir elbise giydiğim için sokak oruspusu mu sayılıyordum?

"Bana baksana sen! Kadınların istediği gibi giyinmeye hakkı yok mu?! Hemen oruspu sıfatı yakıştırmak sizin ne haddinize?! Erkek müsveddeleri ne olacak?!"

"Aslına bakarsan o herkese o soruyu sorar."

Başka bir ses duyduğumda biraz da korkuyla arkama döndüm. Daha yapılı bir adam bize doğru geliyordu. Ne?! Gülüyor muydu o herif!

En başta konuşan şişman, siyah saçlı adamın yanına gitti ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Adam,

"Güzelim... güzelim... güzelim..." diye adeta bir deli gibi sayıklayarak köşeyi döndü ve gözden kayboldu.

"Ne oluyor ya," diye sordum sinirle. Sinirle sordum çünkü inanılmaz sinirliydim, çünkü reddedildim ve egom hiç mutlu değil!

"Biraz andırıyorsun aslında."

"Neyi?!"

"Anlarsın artık."

"Bana bak! Seni... var ya.. bana ne diyorsun sen ya?!"

"Tamam, uygun bir fiyata anlaşırız," diyip gülerek yaklaşmaya başladı, ben de aynı şekilde arkaya doğru adım atıyordum. Merak etmeyin, beni sıkıştırabileceği bir duvar yok, rahat olun. Arkamı döndüğüm gibi koşarım, bu topuklularla ne kadar kolay olacaksa artık.

"Yeni yasa geldi. "

Şaşırmış bir şekilde sordu, "Ne yasası?"

"Kimyasal hadım yasası. "

"Ne diyorsun kızım ya?"

"Eğer bana herhangi bir şey yaparsan sonun kimyasal hadım olur. "

Oflayıp, tek hamlede beni yakaladı. Koşmaya vaktim bile olmamıştı.

"Bir de sarhoş musun," diye sordu kızgın bir sesle. Alkol kokusunu almış olmalıydı.

"Hayır, biraz içtim. Bir dakka ya, sana ne ulan?! Sana ne! Bıraksana beni. "

Ne kadar debelensem de kurtuluş imkânsızdı, herifin göğsü benim gibi iki üç kişiyi daha alırdı, net. Zaten 1.60 lık minnacık bir kızdım, o yüzden hiç şansım yoktu.

"Bak, buralar tekinsizdir. Burada bu şekilde dolaşamazsın, yoksa kimyasal hadıma uğraması gereken sayısız herif bulursun burada. O yüzden debelenmeyi bırak-"

"Sen de o heriflerden biri misin yoksa," diye sordum gözlerimi korkudan iyice açarak.

"Konuşmama izin vermezsen olacağım, ya sabır! Kızım, eğer bana seni bırakabileceğim bir adres vermezsen az önce yolladığım adamlar gibi bin türlü adamla boğuşmak zorunda kalırsın. "

"Sana nasıl güveneceğim," diye sordum, şimdi ona daha yakındım. Koyu gözleri çok güzeldi, gece gece baya yakışıklı bir herife denk gelmiştim, Allah'ım, sen nasıl şeyler yaratıyorsun Yarabbim?

"Güvenemezsin," diyip sinsice göz kırptı.

"Ihtiyacım olan cevap buydu, çok sağol," diyip gözlerimi devirdim. Bir şey yapacak olsa çoktan yapardı, sabahtan beri resmen kucağındaydım. Daha fazla uzatmadan adresimi verdim. Başıma bir şey gelecekse de bundan gelsin. Şakaydı.

Eski model bir arabaya bindik, araba hareket edince kusma isteğim artıyordu, başım da dönüyordu. Alkolü biraz fazla kaçırmıştım sanırım. Başımı tutup inleyince,

"Bir şey mi oldu," diye sordu.

"Bana niye yardım ettin?"

Başı bir kaç saniyeliğine bana döndü, gözlerinden hüzünlü bir gölgenin geçtiğine yemin bile edebilirdim.

"Ne yardımı?" Sesi aniden duygusuz bir ton almıştı, başımı salladım,

"Sanırım alkolü biraz fazla kaçırdım," diye inleyerek söylendim.

Arabayı sağa çekti, yollar fazla ıssızdı,

"Kusacak mısın," diye sordu. "Eğer kusacaksan bu araba emanet. Çık dışarıda kus."

"Yemişim arabanı!"

Kapıyı çarpıp dışarı çıktım, soğuk havayla birlikte kusma isteğim de geçmişti. Birazdan yağmur yağacakmış gibi görünüyordu, soğuk havalar iyice kendini gösteriyordu artık. Başımı yukarı kaldırıp gökyüzüne kaldırdım, anında bir damla yüzüme düşerken lanetler edip indirdim kafamı. Havalı bir an yaşamayacak mıydım bu hayatta?

Birinin güldüğünü duyunca kafamı yana çevirdim, yakışıklı çocuk ya da yakışıklı adam tüm erkeksiliğiyle yanımda duruyordu ya da ben fazla sarhoştum.

Yağmurun şiddeti artmaya devam ederken kendimi onun yanında buldum, ayaklarım benden habersiz hareket ediyorlardı.

"Bana niye yardım ettin, cidden bilmek istiyorum. " diye fısıldadım. Sesimi duymamış bile olabilirdi, o derece kısık sesle konuşmuştum.

"Bilmeni istemiyorum ben de."

*

"Teşekkür ederim," diye fısıldadım  ve içimden gelen isteğe karşı koyamayarak  dudaklarımı dudaklarına yapıştırdım. Yok yok ben cidden çok sarhoştum. Hemen özür dileyip koşarak uzaklaşmalıydım fakat onun da karşılık vermesiyle birden tüm irademin uçtuğunu hissediyordum. Beni belimden tutup yukarı kaldırdı, kısa boyum yüzünden boynu tutulmuş olmalıydı.

Güldüm ve dili anında ağzımın derinliklerine kaydı. Kesinlikle muhteşemdi, dili ağzımın içinde dolanıyor ve beni benden alıyordu. O kadar tatlıydı ki kendimi yutkunmaktan alamadım. Bunun üzerine o inledi ve kendini hafifçe bana doğru ittirdi. Yağmur damlaları her tarafımızı ıslatırken ateşli bir şekilde öpüşüyorduk. Şu anda tanımadığım biri olması umrumda bile değildi, istiyordum.

Beni daha da yukarı kaldırdı ve bacaklarımı sıkıca beline doladım. Elimi saçlarına daldırdım ve okşamaya, yavaşça çekmeye başladım.

Bacaklarım beline hala sımsıkı yapışmış bir haldeyken beni arabanın kaputuna bıraktı ve boynuma öpücükler bırakmaya başladı.

Hiç bir şey doğru değildi ama güzeldi.

Aşkın Ritmi #Wattys2017 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin