Bölüm 9'3"

6.1K 151 53
                                    

Emoji isimli kitabımın tanıtımını yayınladım. Bir göz atabilir misiniz aceb?

Şu 9. Bölüm illetinden kurtulmak istiyorum. Eğer istek çoğalırsa Yaşar'ın ağzından bölüm yazacağım sanırım. Aklıma koymuşam, çünkü bir şeylerin belli olması lazım artık.

Ve bölüm her seferinde kısa yazmama küfreden dogakamis a ve yorumlarını hiç eksik etmeyen gumushanelii ye ithaf ediyorum.

Doğa hikayeye katılmak istediği için onu kıramadım ve hikayede rol alıyor sjsjsjsbsh Orhan'a talip olur bence. Bakalım, belki de kalıcı olur :D

(Bu arada yorum yapmayı unutmayın)

"Ne demek nikâh tarihi aldım Yaşar?! Sen kafayı mı yedin," diye soludum sinirle, sağ elimin işaret parmağını ezercesine sıkarak. Umursamazca yüzüme baktı.

"Biz nişanlıyız, elbet evleneceğiz Deniz. Sen niye kendine dert ediyorsun ki," dedi ilgisiz bir tavırla. Sevgi'nin yaklaştığını görünce hızlıca,

"O kızı üzmekten öteye gidemeyeceksin. Sen onu hak etmiyorsun, bir saniyeni bile onu aldatmadan geçiremiyorsun," dedim, gerçekten de durum böyleydi. O da farkındaydı.

Sevgi, gelip Yaşar'ın göğsüne sımsıkı sarıldı, Sevgi herhalde sadece uzun görünüyordu. Benden bir tırtıl bile uzun olduğu için onu uzun görmem normaldi fakat Yaşar'ın yanında o bile kısa görünüyordu.

Sevgi, yanağı Yaşar'ın göğsüne yapışık bir şekilde ben ile Orhan'a döndü. Orhan, şebeklik yapacağı bir ortam oluşmadığı için sessizliğini koruyordu. Ondan beklemediğim hareketlerdi bunlar.

"Hadi son bir yere gidelim. Kutlama mahiyetinde...-Yaşar'a dönüp ekledi- aşkım, sence de gidelim mi?"

Sanki sabahtan bizi bakışlarıyla öldüren o değilmiş gibi şirinlik yapıyordu bir de. Derken gözümün üstünde hissettiğim soğuk ellerle şaşkına döndüm ve,

"Orhan! Ne yapıyorsun," diye sordum. Orhan malı kahkaha attıktan sonra,

"Aşkımmmmm, sen bakma onlara. Sonra benim gibi bir öküzden romantiklik beklersin, karışmam bak," dedi. Tırnaklarımı bir kedi misali çıkarıp Orhan'ın eline batırdım, bir fare gibi ciyaklayıp beni Yaşar ile Sevgi'nin tam yanına fırlattı. Hayvan gücü vardı resmen çocukta, Yaşar'a çarpmamak için son anda fren yapmıştım resmen.

"Orhaaaaan," diye bağırıp arkamı döndüm,

"Yav, sana bağırmadan önce haber ver demedim mi ben!"

Yaşar'ı tınlamadan Orhan'ı bir iki kovaladım dövmek için, o mal da,

"Kaçan kovalanır aşkitom," diyip gülerek kaçıyordu. Küfür etsem işlemiyor, iyi laftan hiç anlamaz, öyle orangutan bir varlıktı şu Orhan.

"Seni Yaradan'a havale ediyorum Orhan," dedim sinirle. Sesim aynı zamanda bıkmış gibi çıkmıştı.

Hello! Ben geldim.

Zaten burdaydın?

Hayır, ben sessizliğimi koruyordum.

Ama yine de burdaydın!

Sen nerden bileceksin, ölümlü yaratık? Sen uçabiliyor musun? İstediğin yere ışınlanabiliyor musun? Ezik.

Gömseydin?

Sonuçta sahibimsin, o kadar da değil, babun popolu kağnı arabası.

Bu kadarını da beklemezdim, iç düşüncelerimden bir çırpıda kurtulup iç sesimi Hindistan gezisine yolladım ve yaşadığım bu saçmalıkların bile kendi benliğimden saçma olamayacağını kanıtlamış oldum. Cidden, babun popolu kağnı arabası hangi günahımın bedeliydi böyle?

Aşkın Ritmi #Wattys2017 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin