20. Bölüm

3.2K 101 126
                                    

8 Gün Sonra/ Cumartesi

Melek bana bakıp gülerken ben de gülmeye başladım. Bana elindeki bandanayı vermişti. Melek bu gün gidiyordu. Yurt dışına ameliyat için bir ay kalması lazımdı. Biz de ona veda için mini parti düzenlemiştik. Parti derken aile içi pasta alıp kestik. Yarın sabah Melek'in uçağı vardı. Bu nedenle bizden ayrılacağı için morali bozuktu.

Moral bozulması derken.. Kerem de iyi değildi. Sekiz gün geçmişti ama hiçbiri ile konuşmamıştı. Melek'in de gidişi onu içten içe yıpratıyordu.

Pastadan bir dilim Melek'in tabağına koydum. Melek bana bakıp "Uzakta olsam da her şeyi bilmek istiyorum." Dedi, gülümseyip "Tabiki." Dedim. Melek olan her şeyi bilen tek kişiydi. Aras'ın yaptıkları, Burak'ın yanlış anlaması vs. her şeyimi biliyordu. Bu nedenle ona olmayan kiz kardeşim gibisin diyorum. O benim için herkesten, her şeyden özel.

Pasta dilimini yerken Melek elindeki bilekliği çıkarıp birini bana birini Kerem'e verdi. "Beni unutmamanız için." Diye söyledi, ona karşı göz devirdim. "Seni unutursam kalbim kurusun kuzen." Tüm samimiyetimle ona gülümsedim.

Saatler geçerken Melek son gecesinde benimle kalmak istedi. Herkes evlere dağıldığında Melek ile beraber benim odama geçtik. Melek yatağıma oturunca ben de dağınık olan dolabımı düzenlemeye başladım. "Nasılsın?" Diye sordu, elime birer pantolon alıp onu katladım. "İyiyim, sen?" Dolabımda pembe bir ceket buldum. Bunun burada ne işi var? Pembe ceketi hırkaların oraya astım.

Melek ile göz göze geldiğimde bana dikkatle baktığını fark ettim. "Ne oldu?" Diye sordum, bana karşı gülümsedi. "Ben gittikten sonra eski haline dönmeyeceksin değil mi?" Tekrar dolabımın yanına gidip kıyafetleri toplama devam ettim. Bahsettiği halim açıktı, geçen hafta yine kendimi kaybettim. Defalarca banyoya girdim, evden çıkamadım, telefon numaramı değiştim. Bunları yaşarken Melek beni zorla bir psikiyatriste götürdü. Psikiyatristimin adı Samet'di. Ona güvenmediğimden her şeyi anlatamadım ama Melek öyle düşünmedi. Samet'in bana iyi geleceğini bu nedenle her şeyi ona anlatmamı istedi. İlk konuşmada ilaç veren kişiye kim güvenebilir ki?

Melek yanıma gelip bana baktı. "Bana söz ver." Neye dair söz vereceğim ki? Melek elimi tutup sıkıca okşadı. "Daha güçlü olacağına dair söz ver Defne." Gülümseyip ona bakınırken "Söz vermezsen yurt dışına gitmem." Dedi, gülümsememin yerini sinirle kaşları çatılmış bir yüz aldı. "Söz, bir daha da beni kendi sağlığın ile tehdit etme." Diye uyardım onu, bana belli etmese de sağlığı konusunda korktuğunu biliyordum.

Dolabımı düzenledikten sonra ikimiz de benim yatağıma oturduk. "Söz verme sırası sende." Dedim, Melek kaşlarını yukarıya kaldırınca "İyileşeceğine dahi söz ver." Diye söyledim. Kafasını olumlu anlamda salladı. "Söz ki elimden geleni yapacağım." Yalandan kaşlarımı çatıp "Aksine, elinden gelenin fazlasını yapacağına dair söz istiyorum." Dedim. Melek bana sıkıca sarılıp "Söz." Deyince ben de sarılmasına karşılık verdim.

Pazar

Akşam Melek ise sohbetten sonra sabah kahvaltısına dışarı çıkacağımızı bilmiyordum. En azından sabahın beşinde kahvaltı yapacağımızı biri söyleyebilirdi, öyle değil mi? "Kaçta uyudunuz siz?" Diye sordu Kerem, Melek gözlerini açmadan elleriyle ikiyi gösterdi. Tek eliyle de gösterebilirdi ama her neyse. "Aferim size, üç saatlik uyku ile mi duruyorsunuz yani?" Kerem bizi azarlarcasına konuştu. Yanımızda ailelerimiz var diye bağırmıyordu. Resmen ailelerimiz bizi azar yemekten kurtardı.

Ellerimi iki yana açıp esnerken "Sabahın beşinde kahvaltıya gideceğimizi kimse söylemedi." Diye isyan ettim. Ayfer teyze "Sabah yedide Melek'in uçağı var Defne kaçta kahvaltı yapalım?" Diye konuştu. Melek bana bakıp kıs kıs gülerken "Haklısın Ayfer teyzecim ama senin kızın beni sohbete tuttu diye bunların hepsi." Dedim. Melek'in kafama vurması ile kendimi geri çekmem bir oldu.

Lise: Oyun BozanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin