25. Bölüm

706 24 2
                                    

Müdürün odasına girince Melis'i gördüm. "Melis Açar yeni öğrencimiz, ona okulu tanıtır mısın?" Diye söyledi müdür, kafamı onaylarcasına salladım. Melis ile beraber odadan çıktığımızda "Ben buradayken müdür bu değildi." Dedi. Sen kaç yıl önce buradaydın? Gülerek sınıfa doğru yürümeye başladık.

Sınıfa girdiğimizde bizimkilerin yanına geçtik. "Yenge iki, hoş geldin." Dedi Efe, Efe'nin omzuna vurup yerime geçtim. Ulaş Melis'e bakıp "Bir şey mi oldu?" Diye sordu. Melis Ulaş'ın yanına oturup "Kaydımı buraya alırdım, Defne'yi tanıdığımı söyleyince müdür onu çağırdı." Dedi. Melis'in mini açıklaması üzerine yerime oturdum.

Burak'a baktığımda "Akşam yemeğe çıkalım mı?" Diye sordu, kafamı onaylarcasına salladım. "Bizsiz mi?" Efe'nin sesi üzerine ona baktım. "Sizsiz." Dedi Burak. Ben gülümserken çoktan zil çalmıştı bile. Burak ile buluşmadan önce Caner ile buluşacaktım. Herkesle hesaplaştım, bir tek o kaldı.

Ders sırasında Efe ile kağıtlaşıyorduk. Resmen dersi dinlemek dışında her şeyi yaptık.

Teneffüs olduğunda Kerem ile ilgilendim çünkü aklı Melek'de kalmıştı. Kerem ne kadar yalandan gülüşlerini bize gerçekmiş gibi gösterse de biz ne olduğunu anlıyorduk. Ee o kadar salak değiliz.

Kerem için bu akşam buluşalım demiştik ama Burak "Bizim Defne ile işimiz var." Deyince masa altından onun ayağına vurdum. Kerem hafifçe güldü. "Bize geçeriz, sizin de işiniz bitince gelirsiniz." Dedi Kerem. Kerem'e bakıp "Teyzem onlar evde değil mi?" Diye sordum.

Burak cebinden anahtarı çıkarıp Kerem'e uzattı. "En mantıklısı, bizim eve geçin biz geliriz." Kerem anahtarı alınca Burak sessizce "Efe'ye dikkat et." Dedi. Efe elindeki kalemi Burak'ın omzuna atıp "Ayıp be." Diye söylendi.

Eğer okul çıkışı Burak ile işimiz varsa öğle arasında Caner ile buluşmak en mantıklısı olacaktı. Kendi kafamda kurduğum plan yüzünden iç dünyamda kendimi tebrik ettim.

Öğle arasına gelene kadar Kerem ile ilgilenmiştik. Kerem'in morali yüz üzerinden sıfırdı. Hatta eksilerde. Öğle arasına geldiğimizde bizimkilere saçma sapan bir yalan uydurdum. Caner ile buluşma fikrimi olumsuz karşılayacaklarını bildiğim için böyle bir şey yapmak zorunda kaldım. Bahanem ise şuydu: "Uğurlu kalemimi evde unuttum."

Eski okuldan çok samimi olmadığım ama arada konuştuğum bir kız vardı. Yani okul değiştirdikten sonra kızla hiç konuşmadım ama olsun be. Zaten kız işim düştüğü için onunla konuştuğumu anlamadı. Konuşmayı kısa kesip Caner'in nerede olduğunu sormuştum. Kız ise öğle arası eve gittiğini söylemişti. Ne yazık ki evinin adresini biliyordum.

Caner'in evine geldiğimde kapıyı çaldım. Caner kapıyı açtığında bir eliyle diş fırçasını tutup ağzını fırçalıyordu. Beni baştan aşağı gözleriyle süzdükten sonra yavşak gülüşü hemen yüzüne yerleşmişti bile. Ben bir sey demeden içeriye girerken o lavaboya geçti. Yanıma geldiğinde diş fırçası elinde yoktu ağzımda yıkamıştı zaten.

"Vay vay vay. Kimler teşvik etmiş."

Alaylı konuşması üzerine bana doğru yaklaştı. Aramızda sadece bir adamlık bir yer vardı. Hiç düşünmeden tokat attım. Yüzündeki yavşak gülüşü bir anda soldu. Bana ters bir şekilde bakarken "İğrenç bir insansın." Diye söyledim ona.

Bana bakışlarında alay ya da sinir vardı. Onu tanıyamıyordum. "Neymiş iğrenç olan şey?" Diye sordu merakla. "Sıla her şeyi anlattı." Aslında ikisinin de ortak çocuğu vardı ikisi de isteyerek yapmıştı ama şuan Caner'in bu fikri vermesi daha önemli gelmişti. Zaten Sıla'dan intikam almıştım. Bu nedenle onun umursamıyorum bile. "Ne anlatmış orospu?" Kaşlarımı istemsizce çatmıştım. Bahsettiği kız öyle olsa bile, bir kıza bu demesinden nefret ediyorum. Erkekler asla namus kelimesinin anlamını anlamayacaklar.

Lise: Oyun BozanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin