Bölüm•1

1.6K 29 5
                                    

Öhööm. Ben yazarınız Simgö :DD Bu bölümü gerçekten çok sevdim, bana yardım eden Dilö, Esro ve Şeymo'ya çok tişikkir ediyoruuum! Kurguda gerçekten çok yardımcı oldular. Bu bölüm birazzz karışık olabilir ama ikinci ve üçüncü bölümlerde her şey yerine oturucak. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum. Beğenip beğenmediğiniz ya da yanlış bulduğunuz yerleri lütfen bana söyleyin... Müzik ile dinlemenizi tavsiye ederiim.

"Neden?" Kaşlarımı kaldırıp ukalaca baktım. Dave bazen gerçekten sinirimi bozabiliyordu.

"Çünkü ben öyle istiyorum(!)" Kelimeleri bastırarak söyleyip beni susturmak istiyordu. Her cümlesinde "Ben" vardı. Hırslıydı ve kafasına koyduğu her şeyi yapardı. Beni ikna edeceğini elbette biliyordum ama bu halleri hoşuma gidiyordu.

"Senin için kılımı bile kıpırdatmam." Umursamaz bir şekilde ağzımdaki sakızı şişirip patlattım.

"Benim için değil seni beyinsiz!" Gözlerini devirip keskin gözlerini tekrar gözlerime dikti. "Kendi iyiliğin için."

"Bana bir zarar gelmesini istemiyorsun yani?" Yamuk bir gülüşle yüz ifadesine baktım. Ama bir kas bile oynamıyordu. Tanrım! Bir insan bu kadar mı ciddi olur? Dudağına minik bir öpücük kondurup karşıda bizi izleyen Madilyn'in yanına gittim. Yemekhaneye doğru yürümeye başladık. Tepsilerle birlikte aynı kuytu masaya gelmiştik.

"Yine ne dedi?" Madilyn meraklı gözleriyle bana döndü.

"Aynı şeyler." Telefona bir şeyler gelmiş mi diye bakarken sözlerime devam ettim. "Partiye kiminle gideceksin hala karar vermedin mi?"

"Gelmeyeceğim." Gözlerini devirip suratını astı. Onu mutsuz gördükçe benim de canım sıkılıyordu. Madilyn'i kardeşim gibi hissediyordum. Son zamanlarda çok kararsız ve huzursuz gözüküyordu. Bunun sevgilisiyle ilgili olduğunu tahmin edebiliyordum ama hiçbir şey söylemeyeceğini de biliyordum. Madilyn çok duygusal olmasına karşın ben hep mantığımla hareket ederdim.

"Jason'la konuştunuz mu?" Eğilip umudunu yitirmiş yüzüne baktım. Açıkçası Jason'la beraberken kıskançlıktan çatlama durumundaydım fakat giderek birbirlerinden koptular. Şimdi ise sevgili bile olduklarından şüphe duyuyorum. "Sanırım bu sefer bitti." Madilyn'in gözleri kızardığını fark ettiğim gibi sıkıca sarıldım. Normalde çok sert ve oldukça sinirli biriydim ama Madilyn benim zayıf noktamdı. Madilyn hıçkırıkları arasından kısık bir sesle "Başka biri ile bi-birlikteymiş"

Yüzünü ellerimin arasına alıp en kararlı yüz ifademle gözyaşlarıyla dolmuş gözlerine baktım. "Biz asla ağlayan, ezilen taraf olmayacağız. Tamam mı?" Gözlerini hafifçe silip önüne düşen saçı arkaya attım. "Birdaha asla bir pislik için ağlamayacaksın." Gözlerimi gözlerine diktim. "Bana söz ver."

"Söz."

-

Okul çıkışı direk eve gittim. Küçük, iki katlı müstakil bir evde yaşıyordum. Küçüktü fakat huzurluydu. Tek başıma kalsam da sık sık Dave ya da Madilyn kalmaya gelirdi. Dolabın karşısına geçip geceden karar verdiğim siyah, zımba detaylı sırtı açık mini elbiseyi yatağın üstüne fırlatıp duşa girdim. Telefona bir mesaj gelmişti "Bir saate ordayım bebeğim -Dave" Panikle hemen banyoya koştum. Saçlarımı kurutup düzleştirdim.

Elbiseyi üzerime geçirip aynadaki yansımama ve arkadan beni izleyen Dave'e baktım. "Tanrım! Ne zamandan beri ordasın?" Dave havalı gülüşünü çakarak yaslandığı duvardan ayrılıp yanıma geldi. Ellerini belime koyup gözlerini gözlerime yaklaştırdığında bayılmak üzereydim. Beni sarhoş edecek derecede yakışıklıydı. Açıkçası bu bir tek benim düşüncem de sayılmazdı, okuldaki bütün kızların benimle aynı düşüncede olduğuna emindim. Dudaklarımız birleşirken kendimi ona bırakmıştım. Onlarca insanla beraber olmuştum ama en uzun ilişkim Dave'leydi. Makyajımın son rötuşlarını da yapıp arabaya bindim. Dave'in gözleri eteğime kaymıştı. "Daha kısası yok muydu?" Gözlerimi devirerek cevap verdim. "En kısası buydu sevgilim."

Parti yerine geldiğimizde spot ışıkları yeni açılmıştı. Birkaç hareketli şarkıdan sonra -içkinin de etkisiyle elbette- başım dönmeye başlamıştı. Dave ortadan kaybolmuştu ama ben umursamazca kalabalığın arasında dans ediyor, zıplıyor, deli gibi eğleniyordum. Kimse bana yaklaşamıyordu. Sebebi apaçıktı: "Dave". Herkes bana sadece bakmakla yetinebiliyordu, dikkat çekici bir fiziğim olduğunu biliyordum. Lisenin bir dönemi mankenlik yapıyordum fakat daha sonra Dave yüzünden ara vermek zorunda kalmıştım. Dave için çok şeye katlanmış, hayatımı ona göre değiştirmiştim.

Biten viski şişesini artan müzik sesi ile yere fırlatıp kahkahalara boğuldum. Böyle salak hareketler benden beklenebilecek şeylerdi. Garsonu ararken Dave beni kolumdan çekip kenara çekti. Bir sigara yakıp içine çekiyordu ki sigarayı çekip dudaklarımı dudaklarıyla birleştirdim. Bunu yapmayı seviyordum. Dumanı içime çekip suratına üfledim. Ve elbette onun da bunu sevdiğini biliyordum. Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında ellerimi boynuna doladım. Beni kucağına çekti ve gözlerini tekrar gözlerime getirdi. "Gözlerin beni sarhoş ediyor."

Telefonum çaldığında suratının gerginlikten sinirli olduğunu anlamıştım. Dişlerinin arasından "Bir ara hatırlat, o telefonu arayan kimse g*tüne sokacağım." Diyerek tısladı. Gözlerimi devirip telefonu açtım. "Alo??" Kalabalıktan sesi duyamıyordum. Uzaklaşınca konuşanın Madilyn değil de Jason olduğunu fark ettim. Arkadan kahkahalar ve bağrışmalar geliyordu. "Ellie, ben Jason. Madilyn baya içti. Buraya gelir misin?"

Jason'un tarif ettiği yere gittik. Birkaç kilometre uzaktaki bir bardı. Madilyn'i kolundan çekiştirirken beklemediğim bir tepkiyle bana bağırdı. "Bugün eğleneceğiz." Şaşkın şaşkın ona bakarken Dave de kıkırdayarak bana bakıyordu. Tanrım! Bu kız insanı deli eder. "Hadi tatlım gidelim artık." Kalan son sabır taneciğimle gülümsemeye çalıştım. Madilyn ise "Tamam hadi gidelim." Demek yerine "Hayıır!" diye bağırmaya başladı. Bir kere de beni yanıltsa ne olacaktı sanki?

Madilyn'i ilk defa böyle görüyordum. Aniden arkasındaki garsondan içki şişesini aldı ve kafasına dikip yarısını içtikten sonra cam masanın üstünde çevirdi. Şişe Dave ve bana gelmişti. Madilyn öne atladı. "Hiç Ellie'yi aldattın mı?" Herkes ufak bir şaşkınlık geçirmişti. Evet mi? Hayır mı? Madilyn, Jason'un gözlerine hırsını almak istermiş gibi bakıyordu. Cevaptan emin gibi gözükmesi beni biraz daha şaşırtmıştı.

Dave önce bir şeyler düşündü ve bulanık bir sesle cevap verdi. "İk..Üç." Dave yaktığı sigarayı havaya üfleyerek bakışlarını kaçırdı. Gözlerimi açarak ona bakıyordum. Jason Madilyn'i götürmeye ikna etmeye çalışsa da Madilyn lafları ağzına tıkıyordu. Ben ise Dave'e küfür etmekle meşguldüm. Sinirle şişeye uzanıp sertçe çevirdim. Şişenin bir ucu bana ve diğer ucu Madilyn'e döndü. Madilyn gülümseyip şişeyi elinde alıp tekrar kafaya dikti. "Bu şişe de ne kadar sık Ellie'ye geliyor değil mi ama? Hep Ellie-Hep Ellie!" Ani bir refleksle şişeyi yere atıp sandalyesinde doğruldu. "Artık dışarıdan bir takviye gerek." Parmağıyla yan masada tek başına oturan çocuğu gösterdi. "Bu çocuğu bir gecede yatağa atabilir misin?"

Dave'in sert bakışları gözlerimden ayrılmıyordu. Yüzü çok gergin ve sert gözüküyordu. Aklından geçenleri tahmin edebiliyordum... "Gider mi? Gerçekten bunu yapmak istiyor mu? Ne yapmaya çalışıyor?" Eteğimi düzeltip sandalyeden kalkarken Madilyn'in arkamdan "Dave'e yazık oldu." Dediğini duyabiliyordum. Masaya oturacakken hafif kıvırcık saçlı çocuk birden kalktı. Ortamdaki gerginliği yüzündeki yumuşaklıkla unutmuştum. "Merhaba ben Ellie." Diyerek elimi uzattığımda soğukkanlılıkla elimi sıkmıştı. Cevap alamayınca afallamıştım. Bunu başkasına yapsam yarım saate yatağında olurdum. Yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan tekrar konuştum "İsmin ne?"

Çocuk gözlerimi yüzümden ayırmıyordu ama bir türlü konuşmuyordu. Şaşkınlıkla ona bakarken çocuk gözlerini kaçırdı. Gözleri kızarmaya başladı ve masadan kalkarak hızla dışarı çıktı. Arkasından gidecekken Dave beni çoktan kolumdan yakalamıştı. Bakakalmıştım.

Eve gittiğimde beynim sorularla dolup taşıyordu. O çocuk kimdi? Adı neydi? Neden gözleri aniden dolmuştu? İlk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordum ve ne olduğunu çözemiyordum. Onu yanlışlıkla kırmış mıydım? Yanlış bir şey mi söylemiştim? Bundan daha önemli problemlerimin olduğunu da biliyordum elbette fakat bir türlü bu sorulara cevap bulamıyordum. İki ağrı kesiciyi ağzıma atıp şu lanet ağrının dinmesini diledim.

Bir de şu kulaklarımı tırmalayan kapı zilinin susmasını.

▲ PISIRIK ▲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin