Bölüm•3

259 18 7
                                    

Harikayım, süperim, kusursuzum yinee :D Bi hafta dedim bayaaaaaa bi uzadı gitti ama -savunuşa geçiyorum himeen- 1.500 kelime oldu onu parantez içinde söyliyim. Sakın beni dövmeyin sonra hiiç yazamam zaten yazamıyorum da asdfg Umarım hikayemi beğenerek okuyorsunuzdur. Bana 7/24 yardım eden herkese çok teşekkürler. Sizi çok seviyorum. Bu hikayeyi yazıyorsam sizin için yazıyorum. İyi ki varsınız, bana ilham vermeye devam edin! Bu bölümde baya bi karışık, hızlı gidiyorum ama pısırıkçığımız hikayeyee girdiii giricek çokkkkkkkkkk az kaldı -ben bile heyecanlandım ha- ! :D

☜❤☞

Bu sefer okula girdiğimde her şey daha normal gözüküyordu. Ama bu bile okula normal demek için eksikti. Bu okul normal olamazdı. Her gün olay, gürültü, dedikodu konusu olurdu. Sessizliği umursamayarak bahçeye çıkarken Charlie kolumdan tutup beni kenara çekince haliyle afalladım. Sabahın köründe böyle ani tepkilere alışık birisi değildim. Charlie'nin duygularını tam anlamıyla çözemiyordum. Nefes nefese kalmıştı.

"Madi-Madilyn." Kısık sesinden sadece Madilyn dediğini anlamıştım. Soğuk tavrımı koruyarak ona döndüm. "Madilyn'e bir şey mi oldu?" Sözlerim donuktu. Belli etmesem de Madilyn'i duyduğumda aklıma gelen binlerce ihtimal beynimi kemiriyordu adeta.

"Hayır. Sadece-" Charlie ellerini omzuma koyarak beni sakinleştirmek istiyordu ama bu yarım cümleler beni daha da sinirlenmeye sürüklüyordu. Kızmaya başlıyordum.

"Ne sadece?"

"Bir şey duydum ama doğru olmayabilir."

"Tanrım Charlie söyler misin artık!" Sinirle dişlerimin arasından tısladım. Kendimi zor tutuyordum.

"Madilyn'in babası-"

"Charlie bir tane daha yarım yamalak bir cümlen daha olursa seni şurada gebertirim!"

Charlie'yi severdim ama benim sınırlarımı zorluyordu. Konu Madilyn olduğunda ne kadar hassas olduğumu o da biliyordu. Charlie derin nefes alıp ela gözlerini benimkilere dikti. Nefesimi tutmuş onun söyleyeceği kelimeleri bekliyordum. İçimdeki korku giderek büyüyordu.

"Ö-ölmüş."

Donakalmıştım. Madilyn'in babası ölmüş müydü? Beynim bomboştu, uzun bir süre hiçbir şey düşünememiştim. Charlie'nin sözleriyle kendime geldiğimde aklıma ilk gelen şey Madilyn olmuştu. Kim bilir ne kadar da yıkılmıştı... Aniden okulun kapısına doğru hızlı adımlarla ilerlerken herkese çarpmaktan omzum sızlamaya başlamıştı. Dave beni durdurduğunda donmuş gibiydim. Ne dediğini dinlemiyordum. Aklımda tek bir şey vardı. "Madilyn'in yanında olmak."

"Ell sakin ol."

"Be-benim Madilyn'in yanında olmam gerek."

"Sakin ol, o iyi."

Dave'in sözleriyle gözlerimi gözlerine diktim. "Nerden biliyorsun? Yoksa onu gördün mü?"

Ama o cevap vermemeyi seçmişti.

Derin nefes alıp gözyaşlarımı tutmaya çalıştım. "Şimdi nerede? Nasıl? İyi mi?"

Nefesimi verirken bütün korkularımın yaşlarla beraber yanaklarımdan akarak boynuma kadar ilerlediğini hissedebiliyordum. Gözyaşlarım kalbimi yakıyordu. Onun için babasının ne kadar değerli olduğunu biliyordum, Çünkü: O anılarda ben de vardım. Madilyn annesini çok küçükken kaybetmişti. Babası onun tek ailesiydi. Birlikte nefes alır, birlikte nefes verirdik. Benim babamdan daha çok yanımda olmuştu belki de.

Dave gözlerini gözlerime dikerek konuştu. "Kendine gel Ellie. Madilyn iyi, ama senin için endişeleniyorum."

Dave'in sözlerini dikkate almayarak sorularıma devam ettim. "Şimdi nerede?"

▲ PISIRIK ▲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin