Bölüm•4

223 17 12
                                    

Bu bölüm biraz geç geldi biliyorum. Ama tam da istediğiniz gibi full Pısırıkçığımızz oldu <3 Biraz kopya mı verdim ne? Son kısımda kalpten gittim ayrıcaa :D Dilan ve Esra'ya kurgudan bahsederken bile beğendiklerini söylediler/ya da beni kandırdılar -_- Her neyse umarıııım severek okuduğunuz hikayelerinizden birisidir. Sizleriii çooook seviyorum. İyi ki varsınızzz!!

Nurbanu'mmm iyi ki varsın aşkm. İlham perilerimden birisi sensin <3

Yorumlarınız benim için çok önemlii (: Kötü bile olsa lütfen belirtin.. 

☜❤☞

Sözlerini bir gürültü böldüğünde herkesin dikkati dağılmıştı. Merakla sesin geldiği tarafa döndüğümde Bayan Gray hızlı adımlarla yanımdan uzaklaştı. Odadan bir vazo fırlatıldıktan sonra tabak olduğunu düşündüğüm birkaç şeyin kırılma sesi geldi. Odaya gidip neler olduğunu görmek istemişken kapı resmen yüzüme kapanmıştı. İyice afallamıştım.

Neler oluyordu burada?

Soğuk havaya nefesimi vererek yürürken nefesimin sıcaklığıyla çıkan dumana bakıyordum. Yol boyunca orada ne olduğunu düşünmüştüm. Belki bir kedisi vardır? Kocası ile kavga etmiştir? Ne olursa olsun beynimdeki tek bir soruya yanıt bulamıyordum. Çünkü orada kim olursa olsun bir şeylerin döndüğü bir gerçekti. Beynimdeki saçmalıklar bir kenara yığıp kendimi uydurduğum hikayeme inandırmaya çalıştım. Bir yandan da anahtarlarımı arıyordum. Neyse ki Dave benden önce davrandı ve ben de böylece rahatça hikayeme odaklandım. Belki küçük bir oğlu vardır ve korkunç bir rüya görmüştür? Uykulu gözlerle dolabın arkasında kalan lambayı bulamayınca vazgeçip banyoya girdim. Soğuktan neredeyse donmak üzere olan bedenimi ılık suya bıraktım.

Saçlarım yağmurdan iyice kabarmış ve karışmıştı. Kısa bir duştan sonra Dave’in yanına kıvrıldım. Uyuyamıyordum, sadece düşünüyordum. Hala düşünüyordum ama hiçbir şeye kendimi inandıramıyordum. Bir o tarafa bir bu tarafa dönmüş olmamdan olacak ki Dave oflayarak yataktan kalktı. Kısa süre sonra ben de uyumuştum.

Sabah milyonuncu kez çalan alarmın sinir bozucu zıbırtısıyla uyandım. Yine alarmımı sadece hafta içi olarak ayarlamayı unutmuştum. Zımbırtıyı susturup yataktan kalktım. Yatağın soğukluğunu hissettim. Dave bütün gece misafir yatak odasında yatmış olmalıydı. Uykulu gözlerimle banyoya ilerlerken alt kattan gelen kapı zilini duydum. Ağır adımlarla merdivenlerden inip kapı deliğine baktım. Annemleri görmemle merdivenlere koşmam bir oldu. Hızla yukarıya çıkıp Dave’in yattığı odaya girdim. Bağırıp onu uyandırmak için elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyordum. Babamların Dave ile bizim ayrı yattığımızı görmesini istemiyordum. Babam her şeye “gereksiz” yorum yapmaya bayılırdı. Belki o yardım ettiğini sanıyor ama ne kadar yardım olduğunu anlıyorsunuzdur herhalde. Dave’i uyandırmak için kulağımı kapatıp tüm gücümle çığlıklar atmaya başladım. Oradan küçük bir çocuk gibi gözüktüğüme eminim. İçinden bana küfürler savurduğunu yüzünden anlayabiliyordum. Sadece içinden küfretmekle de kalmadı.

“Ellie! Ne s*kim bağırıyorsun?”

“Babamlar geldi. Hemen bizim odaya geç!”

Dave miskince yataktan kalkarken ben de hızlı adımlarla aşağı inip kapıyı açtım. Gözlerimi ovarak kendimce onları geldiklerini duymadığıma inandırmaya çalıştım. Babamın yüzündeki her kasın nasıl gerildiğini görebiliyordum. Gecikmekten hiç hoşlanmazdı. Annem ise yanında sırasını bekliyordu. Gözleri tıpkı gururu kırılmış bir çocuk gibi yerdeydi. Bazen anneme gerçekten acıdığım olmuyor değil.

Babamın sert sözleriyle ona döndüm. Başka bir şeye kızmış olmalıydı.

“ ‘Kardeşim’ dediğin kızın babası ölmüş ve sen burada miskinlik yapıyorsun Ellie!”

▲ PISIRIK ▲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin