Merhaba arkadaşlar. Öncelikle bölüm sananlar ve bölüm bekleyenler için çok üzgünüz.
Şunu söylemek istiyoruz ki bölümü yazmaya başladık ve telafi için uzun bir bölüm yazmak istiyoruz. Ne kadar uzun olur bilmiyoruz fakat elimizden geldiğince uzun bir bölüm yazmaya çalışacağız. Bölümü bugün bitirip göndermeye çalışıyoruz ve her şeyi bıraktık, sizin için bölüm yazıyoruz. Açıkçası bölüm yazmak bizi biraz sitresten uzaklaştırıyor, yani bizim için de iyi oluyor.
Size çok fazla şey söyledik(tatilde bölümler çoğalacak vs.). Gerçekten üzgünüz. Bu tatil, tatil gibi geçmedi pek. Ağır hastalıklar ve ölümler oldu, şehitler oldu. Ve bizimde bölüm yazamız gelmedi. Ve inanın istemeyince yapamıyorsunuz, aklınıza hiçbir şey gelmiyor. Bunun için gerçekten çok üzgünüz.
Okullar başlıyor. Herkeste olduğu gibi biz de zorlanıyoruz bazen. Ve okullar açıldıktan sonra bölüm beklemeyin bizden. Evet, yazmaya çalışacağız ama bölüm gelecek diye beklemenizi pek istemiyoruz açıkçası çünkü boşa bekleyebilirsiniz. Ama bir gelişme olursa biz size bildireceğiz. Bir çözüm yolu bulmaya çalışıyoruz ^-^ (önerilere açığız)
Çok konuştuk. Gelelim kesitimize;
"Efecan?"
Rana'nın kendisine seslendiğini duymayan Efecan direğe çarpıp dışarıya çıkan topa hayıflanıyordu.
"Efecan, bakar mısın!"
Sonunda dayanamayıp sesini yükselten Rana hızla kendisine dönen Efecan'a gülümsedi. "Merhaba," dediği anda çocuk hızla yerinden kalkmış ve karşısına dikilmişti. "Rana, burda ne arıyorsun?" Kız gülümseyip gözleriyle etrafı taradı. Güzel bir saha değildi fakat içinde oynayan futbolcular ve heyecanlı tek tük seyircilerle muhteşem bir görüntü kazanıyordu. İtiraf etmeliydi ki Rana; buraya bayılmıştı.
Sonunda kendisine merakla bakan gençle buluşturdu gözlerini.
"Şey, biliyorsun. Sınavım var ve her ne kadar daha iki yıl olsa da yaklaşıyor. Okullar açıldı ve ben çok heyecanlıyım. Okulda anlatılan konulardan hiçbir şey anlamıyorum. Düşündüm ve aklıma sen geldin. Eksik olduğum iki veya üç tane ders var ama onları toparlayabilirim. Fakat sözel derslerden birinde yardıma ihtiyacım var. Yardım edersin diye düşünmüştüm?"
Efecan'ın gözleri nedensizce, bir anda parladığında Rana kaşlarını çattı. Bu çocuğa bazen gerçektende şaşıyordu. Evlerine gelmişti ve Rana'nın elini saniselik bir sayıyla sıkmıştı. Şu anda ise resmen kızın gözlerinin tam içine bakıyordu. Bu kadar çok mu seviyordu bu çocuk parayı, anlamıyordu.
Efecan, kafasını olumlu anlamda salladı. "Ben sana numaramı vereyim. Gerektiği zamanlarda hemen ararsın," dediğinde çoçuk, kız şaşırmıştı. Babasının ve Gülseren ablanın söylediğine göre çocuğun telefonu yoktu. Ah, doğru ya... Kesinlikle babası Efecan'a yüklü miktarda parar vermişti. Üstelik birkaç saat için!
"Anlıyorum," deyip sırt çantasını yana kaydırdı ve içindeki defterden bir parça koparıp kalemliğinden bir kalemiyle birlikte çocuğa uzattı. "Sen yaz."
Efecan kağıt parçasına hızla numarasını yazdı ve kalemle birlikte geri verdi. "İstersen ne zaman geleceğimi şuan konuşabiliriz. Ya da sen bana bildirirsin?"
Kız hiç düşünmeden "Ben sana telefonda bildiririm," dedi ve tekrar gözlerini sahaya geçirdi. Rana futbolu severdi, gerçekten çok severdi. Küçükken, annesinin evindeyken, oradaki bir hizmetçiyle oynarlardı.
Turuncu sakallı bir adam hızla sol kaleye doğru ilerliyordu. Gol olacağı kesindi çünkü bütün oyuncular geride kalmış, kaleci korkak bakışlarını turuncu sakallı adama dikmişti. Rana gülümsedi. Efecan'ın gözleri gülümsemesinde takılı kaldı ve top kaleye girip gol oldu. Sevinç çığlıkları Efecan'ın kulağına gittiğinde transtan çıkmış gibi irkildi ve hızla sağına dönüp baktı. Rakip takım golü atmış ve skoru 3-2'ye getirmişti. Maçın bitmesine az kalmıştı. Arkadaşlarının Cahit ağabeyin takımını yeneceğina hala inanamıyordu. Kafasını sevinçle Rana'ya çevirdi. Kız büyülenmiş gibi ona bakıyordu.
"Ne oldu?"
"Hiç, sadece aklıma bir şey geldi ve daldım. Önemli değil."
Çocuk kafasını salladı, kız gülümsedi...
Kesit bu kadar. Çok kısa bir kesit değildi. Daha fazka paylaşmak isterdik fakat malesef mümkün değil ^-^
İyi günler
Bölüm yakında...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEKİ
Science FictionZeki bir çocuk; Efecan Kurt... "Ben küçük bir semtte yaşayan, maddi durumları iyi olmayan bir ailenin çocuğuydum. Nasıl bu duruma geldim, hiçbir fikrim yok..."