İSMİ GİBİ ONUN RÜZGAR MELEĞİ OLMAK İSTERDİM

38 2 0
                                    

BÖLÜM 3

Onun adı Rüzgardı..eğer bir rüzgar meleği olsaydım sert yüzündeki acı çeken masum yüzünü gördüğüm de mezarlıktaki üzgün ve tarif edemediğim o bakışlarındaki hüznü hafif bir esintiyle onun kederini dağıtmak yada yok etmek isterdim.Belki o zaman ölmekten de vazgeçerdi.Onun hayatına baktığımda güzel bir evde yalnız yaşarken..sadece evine gelen ona yemekler yapan evini toplayan ve temizleyen en çokta onun o beyaz gömleklerini ütülerken seyrettiğim Gülizar teyze dediği güler yüzlü bayan sonra bu kadar kendine özen gösterip sahip olduğu o şık kıyafetleri giyinirken ve patronu olduğu bir reklam şirketine sahip iken neden ölmek istesin ki?Dünyadaki diğer acı çeken insanları düşünürken onun düzgün giden hayatında niye ölüm planları yapsın.Üçüncü günü düşünürken acaba nasıl olacaktı bu sefer.Keşke biz meleklerin insanların düşüncelerini de okuyabilseydik!O zaman neden ölmek istediğini bilirdim.

Ben onun sahip olduğu bu lüks otomobilin içinde bu düşüncelere dalmışken o ise üç katlı binanın girişindeki büyük tabeladaki yazılı olan Dream Reklam şirketinin park alanına arabasını park ettiğinde ben çoktan arabadan inmiştim.O ise arka koltuğundaki larcivertin en koyu rengindeki ceketini aldığında arabadan inmişti.Ceketini giyinirken yavaş yavaş binanın girişindeki merdivenleri çıkarken bende arkasından onu takip ediyordum.Binanın büyük ağır cam kapısını ittiğinde hemen reklam şirketinin renkli görkemli girişiyle ve çalışan inasanların,çalan telefon sesleri..şık masalardaki bilgisayarlar ve o bilgisayarların başında oturan çoğu bayan olan alımlı uzun boylu çoğu boyalı sarı saçlı ve bakımlı makyajlı olan güzel bayanlardı hepsi diye düşünürken ben kapanan kapının içinden geçerek içeri girdiğimde bütün çalışanlar "Günaydın Rüzgar bey" diye söylenirken sekreteri dediği uzun boylu sarı uzun saçlı üzerindeki siyah bluzu ve eteğiyle elindeki dosya ve telefonla ona doğru yaklaşırken ben siyah tarafın baş meleğini düşünüyordum.Bu görevi yerine getirmem gerekirdi.Onun ölümünü izlemeli ve ölmesine engel olmayacaksın.Yaa ateş meleği..bana yine beter davranıp benimle alay edecekti diye dalmışken "Günaydın Rüzgar bey!İşte bugünkü programınız.İki müşterimiz bugün öğlen yemeğinde sizinle görüşücekler.Ben her zaman gittiğiniz restorantta rezervasyon yaptırdım" gülümseyerek dediğinde o ise "Peki daha Cenk bey gelmedi mi?" diye sorarken güzel ve alımlı olan bu bayan "Hayır" dediğinde "Ben odamdayım.Geldiğinde hemen benim odama gelsin Esra hanım" dediğinde bayan "Peki efendim" diyemeden o ise hemen uzaklaşarak asansöre doğru yürüdüğünde Esra hanım dediği bu sekreter yüzünü asmıştı.O ise asansörün tuşuna basarken ben çoktan asansörün içinde onu bekliyordum.Asansörün kapısı açıldığında onun bal rengi gözleriyle karşılaştığımda o ise duraksayıp boş boş bana bakarken asansörün aynasında kendisini izlerken yine bana bakıyormuş gibi hissine kapılırken onunla karşı karşıya birbirimize bakar gibiydik!Ben hemen asansörün aynasının önünden çekilirken asansör ikinci katta durmuştu.Binanın üst katı çalışanlar için kafetarya ve mutfak vardı.Burda gelen müşterilere çay kahve yapılırken çalışanlarda çay kahve ve öğlen yemeklerini burda geçiriyorlardı.Asansörden indiğimizde o hızlı adımlarla odasına ilerlerken ben yavaş adımlarla onun peşinden gidiyordum.İçeri girdiğinde ceketindeki telefonunu çıkarıp masasının üstüne koyduğunda odasının geniş büyük pencereye yaklaşıp dışarıyı hareketsiz bir şekilde boş bakışlarla izlerken dalmıştı sanırım ve bende onu izlerken acaba yine nasıl öleceğinin planlarını mı yapıyordu yoksa bu pencereden aşağı doğru bakarken kendini yüksek bir yerden atmayımı düşünüyordu yada bir silahı varsa eğer kendini vurabilir miydi..belki de yine kendisini hızla gelen arabanın önünemi atacaktı.Kesin nasıl öleceğini düşünüyor diye düşünürken birden masasına doğru gidip çekmecesini açıp sigara paketinden bir dal sigarayı dudaklarına götürürken diğer elindeki çakmakla yakmaya çalışıyordu.Sonra sigarının dumanını içine çekerken koltuğuna oturduğunda yüzü yine o kedere bürünmüşken ben onu izlerken öleceği an bu acı çeken yüzün ölmesine izin veremeyecektim galiba diye düşünürken odanın kapısı vurulduğunda o ise elindeki sigarasını söndürüp "İçeri gel" diye bağırıyordu.Neşeli sesiyle "Günaydın Rüzgar bey..bakıyorum hemen beni zormuşsun..demekki bensiz yapamıyorsun dimi arkadaşım" dediğinde o ise sert duruşu ve ses tonuyla "Hep benden sonra işe gelen sen..sonra ben olmasam diyorsun..biliyorsun bugün iki önemli müşterimizle öğlen yemeğinde işi bağlamalıyız.Bu yüzden ben erken kaçtım diyerek kaytarmak yok" dediğinde "Biliyorum dostum o iş bende..şimdiden olmuş bil" dediğinde o ise "Peki Cenk" derken "Eee sen nasılsın?Dün seni o kadar aradım açmadın.Kulüpteydim..takılırdık seninle biraz dedik ama artık bu akşam yaparız..ne dersin?" diye sorduğunda "İşi bağlayalım bakarız" derken Cenk dediği arkadaşı gür bir sesle oturduğu siyah derili tek kişilik koltuktan ayağa kalktığında "Dostum sen o işi olmuş bil..hadi ben kaçtım.. birşey olursa odamdayım" derken odanın kapısını açıp çıktığında bense oturduğum koltuktan ayağa kalkıp odanın penceresine doğru giderken oda oturduğu masasının derili siyah koltuğunu döndürerek ayağa kalkıp benim peşimden oda pencereye doğru yaklaşıp ikimizde dışarıyı izlerken birden "Bugün ölmek için güzel bir gün..ne dersin küçük kız..bence bugün ölmelimiyim..yoksa yarın mı ama bu sefer başarmalıyım dimi..ilkinde olmamıştı ama bu sefer" dediğinde susmuştu.Ben şaşkın bir şekilde kalakalmıştım.Hareketsiz donuk panik bir şekide kiminle konuşuyor ki!ben ben..derken o şaşkınlığımın içinde ona bakarken o hâlâ dışarıyı izliyordu..bunları sesli bir şekilde söylerken..galiba sesli düşünüyordu ve bugün ölmek için güzel bir gündü onun için ama üçüncü gün olmasına iki günümüz vardı ve yanılmamışım o daldığı ânlarda ölüm planları yapıyordu demekki..Peki küçük kız derken kim için söylüyordu.Birden ellerini pantolunun cebinden çıkartarak masasına doğru yaklaştığında masanın üstündeki telefonun ahizesini kaldırıp tuşlara bastığında "Esra hanım her zamanki kahvemden" dediğinde ben hâlâ pencere kenarında onu izlerken evet ölümü düşünüyordu.Bence o ölmeyi bu kadar çok isterken ona engel olmayacağım.Ben insanlar gibi ona..aptal insan..aptal insan..no'lacak işte!Ölümden başka birsey düşünmeyen ölüm meraklısı şey işte!Benim gibi ölüm meleği olan birisine bu yapılır mı diye söylenirken odanın kapısı vurulduğunda elindeki tepsiyle kahve fincanı ile içeri giren Esra hanım dediği bu güzel bayan gülümseyerek "Kahveniz Rüzgar bey" derken o ise "Teşekkürler" derken bayan "Afiyet olsun" deyip dışarı çıktığında ben hâlâ söyleniyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 02, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SİYAH MELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin