1.Bölüm
Hepinize iyi geceler. Yeni bir tanıtımla karşınızdayım. Acaba bu Yaman Sevda'da neymiş diyenler varsa aranızda Plaza Kızlarındaki Sezen ve Bay Ya' mızın hikayesi canlarım. Tanıtımı atıyorum. Bölümler Plaza Kızları kitap olarak basıldığında gelecek çünkü kesişen yerleri var. Tanıtım hakkındaki yorumlarınızı merakla bekliyor ve sizi çok ama çok seviyorum. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle kocaman öpüldünüz.
1.Bölüm
Masanın üzerinde duran kadehi tek bir hareketle dudaklarına götüren genç adam etrafına aceleci bir bakış atarken aklından geçen tek şey bir an önce buradan çekip gitme isteğiydi. Karanlık gece kulübünün, etrafı aydınlatmaya çalışan loş ışıkları her bir dönüşte yüzüne vururken derin bir nefes aldı ve simsiyah deri kaplı koltukta arkasına doğru yaslandı. Daha geleli bir saat bile olmamasına rağmen fazlasıyla sıkılmıştı.
"Biraz gülümsemeyi deneyemez misin?" diyerek söylenen Çağrı'ya yapmacık bir gülümseme ile karşılık verdi. "Oldu mu?" Her ne kadar memnuniyetsizliğini belli etmemeye çalışsa da anladıklarını biliyordu.
"Rol yaptığını anlayacak kadar seni iyi tanıyoruz," diyen Çağrı kesik bir kahkaha ile karşılık verdi arkadaşına ve elindeki kadehi masanın üzerine sertçe bıraktı. "Bak Yaman buraya senin için geldik. Senin doğum günün için! Sanki sana işkence çektiriyormuşuz gibi davranman hiç hoş değil."
"Öyle çünkü acı çekiyorum,"diyen genç adam alaycı bir tavırla sürdürdü sözlerini. "Parti konusunda anlaştığımızı sanıyordum." Onlara özellikle sürpriz parti istemediğini söylediğini çok iyi hatırlıyordu. Alnına dökülen siyah saçlarını geriye doğru atarak yanındaki göz kamaştırıcı esmere baktı. Kız, simsiyah dalgalı saçlarını omzunun bir köşesine yavaşça atarken bakışları hayranlıkla kaplıydı.
Ne yazık ki bu yeterli değildi çünkü Yaman Demirsoy 'un asla sevgilisi olmazdı.
"Çok sıkıldım,"diyerek bakışlarını Çağrı'ya çevirdi. "Siz eğlenmenize bakın ben gidiyorum."
" Beni burada yalnız bırakmayı düşünmüyorsun değil mi? " İsmini bile bilmediği kız hızla ayağa kalkarak tam önünde durduğunda kızın şehvetle aralanan dudaklarına baktı. Kırmızı... Dudakları da tıpkı üzerine giydiği elbise gibi ateş kırmızısıydı.
" Pardon ismim ne demiştin?" diye sordu.
Kız istekle gülümsedi. "Arzu."
"Arzu..." Kızın çenesini hafifçe yukarı kaldırarak gözlerinin içine baktı. " Güzel. Kesinlikle sana yakışan bir isim. Söylesene Arzu sence adını bile yeni öğrendiğim bir kızı neden yalnız bırakmamam gerekiyor?"
Kızın dudaklarından seksi bir kahkaha döküldü. "Çünkü o kız zevk dolu birkaç saat geçirmeni sağlayabilir ve bugün senin doğum günün." Dudaklarını genç adamın kulağına yaklaştırarak, "Bu hoşuna gitmez miydi?"diye sordu.
Yaman kollarını boynuna sarmakta hiçbir sakınca görmeyen kızı yavaşça kendinden uzaklaştırırken parmaklarını onun incecik boynunda okşarcasına gezdirmeye başladı. Bu ufacık dokunuşla bile kızın kendinden geçtiğini görebiliyordu.
"Evet, kesinlikle giderdi, ama bugün gitmez," diyerek kızdan hızla uzaklaştı ve birkaç basamaktan oluşan merdiveni inip kalabalığın arasına karıştı. Çağrı'nın böyle istekli bir kızı reddettiği için ertesi gün kendisine bir sürü lâf söyleyeceğini şimdiden biliyordu, ama bugün yanlış gündü. Etrafı neşe içerisinde eğlenen kalabalık tarafından sarılmış ve dans edenler yüzünden hala çıkış kapısına ulaşamamıştı. Herhâlde bugün tüm İstanbul'un kutlama gecesiydi. Üzerinde bitmiş kadehler ve şişelerle kaplı bir masanın yanından geçmeye çalıştığı sırada anîden kopan gürültüyle yavaşlamak zorunda kaldı.
Harika!
Tek istediği serin gecenin nefesini yüzünde hissetmekken aptal bir kavganın tam ortasına düşmüştü. "Kahretsin!" diye söylenerek oradan uzaklaşmaya çalışırken başında hissettiği darbeyle durmak zorunda kaldı.
Lânet olsun bir bu eksikti! Birisi başına şişeyle vurmuştu.
Arkasını döndü ve sert bir nefes vererek kızgınlıkla etrafına baktı. Bunu yapan beyinsize sağlam bir yumruk atmak için sabırsızlanıyordu. Başını yan tarafa çevirdiği sırada yanı başında duran sarışın bir kızın elindeki ucu parçalanmış şişeyi gördü. Bakışlarını dikkatle kızın yüzünde gezdirirken son derece kızgındı. O lânet olasıca birine vurduğunun farkında bile değildi ve elindeki şişeyi panik içerisinde atarak geri çekilmeye çalışıyordu. Elini yavaşça başına doğru götürünce şişkinliği hissetti. Üstelik az da olsa kanıyordu. Eğer o kız hiçbir şey yapmamış gibi buradan sıvışıp gideceğini sanıyorsa yanılıyordu. Tam kızı kendine doğru çekmek için bir adım atmıştı ki kolunu tutan sert bir el ile karşı karşıya geldi ve durmak zorunda kaldı.
Polisler!
Kahretsin ki bu defa gerçekten tam zamanında gelmişlerdi. Sıktığı dişlerini yavaşça gevşetmeye çalışsa da öfkesi henüz çok tazeydi. Neden çıktığını bile bilmediği bir kavganın ortasında kaldığı yetmiyormuş gibi dikkatsiz bir sarışın şişeyle başını kırmaya çalışmıştı ve olayla uzaktan yakından ilgisi olmamasına rağmen karakola götürülüyordu.
Ekip arabasına binmeden önce başını çevirdi ve kızı görebilmek umuduyla tekrar etrafına baktı. Kızı tam önündeki araca bindiriyorlardı. Dudaklarında neden olduğunu bilmediği bir gülümseme ortaya çıktı. Neyse hiç değilse adaletin yerini bulduğunu görecekti. Başını yavaşça öne doğru sallarken, " İyi ki doğdum," dedi.
Yeni yaşının ilk dakikalarını karakolda geçiren kaç şanslı insan vardı ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAMAN SEVDA
RomanceÜzerinde bitmiş kadehler ve şişelerle kaplı bir masanın yanından geçmeye çalıştığı sırada anîden kopan gürültüyle yavaşlamak zorunda kaldı. Harika! Tek istediği serin gecenin nefesini yüzünde hissetmekken aptal bir kavganın tam ortasına düşmüştü.