"Pekala bana 3 Latte 2 White Chocolate Mocha ve bir frambuazlı cheesecake hazırlayın lütfen."
Siparişleri söyledikten sonra yanaklarını şişirip söylenmeye başlamıştın. Kaç tane erkeklerdi dışarıya seni göndermişlerdi yine ki bir tanesi erkek arkadaşındı. İnanılır gibi değildi.
"________ burada karşılaşmak ne hoş."
Sesin geldiği yöne döndüğünde gülümseyerek sana doğru gelen arkadaşını gördün.
"Dünya turumuz dün bitti. Haru kek diye ısrar edince de buraya geldim. Sen neden buradasın?"
Buralara yakın oturmadığını biliyordu elbet. Omuz silktin.
"Arkadaşıma gelmiştim ama ev sahipliği yapacağına beni yolladı her zaman olduğu gibi."
Tablo senin yüzündeki rahatsız ifadeye gülünce sende ona katılmıştın. Bu adam gerçekten tam yaşamak istediğin hayatı yaşıyordu. Mutlu bir evliliği, dünyalar tatlısı bir kızı vardı. Gerçi kızı da onu senin düştüğün yere sürüklemişti ama onun için değerdi. Sen ise asla doymayacak insanlara götürüyordun bunları.
"Hanımefendi siparişiniz hazır."
Görevli kızın uyarısıyla paketini aldın ve sıranı senin arkanda bekleyen arkadaşına verdin.
"Haru'yu benim için öp Tablo. Özlediğimi söyle olur mu?"
"Tabiki. Daha sonra şirkette görüşürüz."
Kafeden çıkarken çantanda olan telefonun çalmaya başlamıştı. Bir de iki dakika bile sabredememek gibi bir huyları vardı.
"Geliyorum Young Bae. Çatlamazsınız herhalde ben gelene dek."
"Yardıma ihtiyacın olabilir diye aramıştım ama anlaşılan yokmuş."
"Evin aşağısında zaten kafe. Gelecek olan baştan gelirdi kapatıyorum." Telefonu kapatıp çantana koyarken evin önüne gelmiştin bile. Erkek arkadaşının geç gelen düşünceli tavrı seni zaten kızmıştı. Paketleri yere bırakıp şifreyi girip sonra eğilip tekrar paketleri alırken ise hafiften sövmeye başlamıştın artık. Güney Kore'nin ünlü rapperıydın ama şu içinde olduğun durum içler acısıydı. Yakında biri sana bunu kullanarak diss atabilirdi.
"Git ve kek al sen çıkma benim karşıma"
Rap yaparak içeri girdiğinde arkadaşların bakışlarını oyundan alıp sana çevirmişlerdi.
"Ne yapıyorsun?"
Soran Jaebeom'du. Yüzünü buruşturup paketleri öylece yere bıraktın.
"Kendime diss atıyorum ki sonradan hazırlıklı olayım."
Kendini üçlü koltuğa atıp oynadıkları oyuna baktın.
"Simon Simon Simon... Nasıl olur da herkesten bu kadar geri kalırsın?"
O sana kötücül bakışlar atarken kafanı sallayıp telefonunu çıkarttın. Ağzına fermuar işareti yapmıştın.
"Gidip almışsın işte daha fazla abartmasan da cheesecake i kesip getirsen. Kahvelerde soğuyacak."dedi Hyuk Woo ve sen telefonu onlara çevirip bir fotoğraflarını çektin.
"Bu halinizi yayınlamamı istemiyorsanız..."
Cümleni tamamlamana gerek yoktu. Hepsi 'hadi ama' gibisinden sesler çıkartmaya başlamıştı bile.
En sonunda "Mızmız."diyerek ayağa kalkıp paketleri mutfağa taşıyan kişi Young Bae'ydi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
