İşten yorgun argın gelip kapıyı açtığında duyduğun küçük ayak sesiyle gülümsedin.
"Koşma bebeğim. Anne geliyor yanına."diyerek güldün, anahtarı kapıdan çıkarttın ve ayakkabılığın üstündeki kaseye attın. Tüm gün çalışmaktan her yanın ağrımıştı gerçekten. Ayakkabılarını alıp kapıyı kapatırken küçük iki kol sıkıca bacaklarına sarıldı.
"Oğlum rahat bırak anneyi de bir rahatlasın."
Eşinin ferahlatıcı sesini duyduğunda huzurla gülümsedin. Elindeki ayakkabıları ayakkabılığa koyup oğlunuzu kucağına aldı. Mantonu portmantoya yerleştirdikten sonra arkanı dönüp kocanın dudaklarını öptün.
"Çok özledim seni bebeğim."diye fısıldadığında gülümsedin. Sende onu çok özlemiştin. Cevap vermek için ağzını açacağın sırada küçük oğlun babasının kucağından eğilip annesinin dudaklarına ıslak bir öpücük kondurdu.
Sen kahkahalara boğulurken oğlun ve kocan birbirlerini süzmeye başlamışlardı.
"Az önce benim karımı mı öptünüz küçük adam?"diye Young Bae muzip bir ifadeyle sorduğunda telefonunu çıkartıp fotoğraflarını çektin. Senin ne yaptığını fark eden ikili sana bakıp gülümseyince sende aynı şekilde karşılık verdin.
Young Bae oğluna bakıp gülerek senin dudaklarını hızlıca öpüp geri çekildiğinde oğlun küçük kaşlarını büyük bir ciddiyetle çattı.
"Hayır!"diye çığlık atıp küçük parmaklarıyla babasına vurduğunda gülmekten yere düşmek üzereydin.
"Bu çocuk bunu nereden öğrendi yahu?"diye Young Bae büyük bir şaşkınlıkla sorduğunda iki elini beline yerleştirdin.
"Sen değil miydin biri annene yaklaşırsa vur diyen?"
Young Bae gözlerini kısarak kucağındaki oğluna döndü. Ufaklık büyük bir merakla konuştuklarınızı dinliyordu.
"Oğlum, sen babanı yanlış anlamışsın. Baba, anneye yaklaşabilir."diye sevimlilik yaparak konuştuğunda merakla havalanan kaşların çatılması uzun sürmemişti.
"Hayır! Anne!"
Oğlun babasının kucağından kollarını uzatarak sana gelmek istediğinde onu büyük bir özlemle kucağına aldın. İş yüzünden saatlerce ondan ayrı kalmak çok zordu. Sen bir dakika bile ayrılmak istemiyorken üstelik!
"Oğluşu annesini çok mu özlemiş? Hım? Söyle bakayım, çok mu seviyorsun anneyi?"diye oğlunu nazlatarak oturma odasına ilerledin.
"Tatlım sana bir şeyler hazırlayayım biraz atıştır. Sonra bir duş alıp uzan. Şirkete geceyarısından sonra gideceğim ben."diyerek peşinden gelen kocana kafanı sallayıp koltuğa oturdun. Oğlun kucağında sana mutluluk gülücükleri saçıyordu. Küçük eliyle senin yüzünle oynamaya başladığında elini tutup tek tek tüm parmaklarını öptün.
"Mis kokulu bebeğim anneyi özlemiş. Yaramazlık yapıp babayı üzmedin değil mi?"diye sorduğunda kafasını salladı.
"Yapmadım."
"Aferin benim oğluma."
Young Bae elinde hazırladığı tabakla gelince oğlunu yere bırakıp hazırladığı tabağı aldın. Oğlun paytak adımlarıyla gidip yerdeki bir oyuncağını almıştı.
Young Bae gülümseyerek yanına oturdu ve bacaklarını kendi bacaklarının üzerine çekti. Ayaklarına küçük hareketlerle masaj yapmaya başladığında derin bir nefes aldın. Ona sahip olduğun için her an mutlu oluyordun.
"Nasıl geçti günün?"diye sorduğunda omuz silktin. Her zamanki gibi bir gündü.
"Yorucuydu. Her yerim ağrıyor."dedin dudaklarını büzerek.
"Demek benim güzel karım yoruldu. Kocanın ağrıyan her yerine masaj yapmasına ne dersin?"diye sorduğunda kıkırdadın. Hayır demezdin.
O çapkın gülümsemesiyle tabağı elinden alıp sehpaya bıraktı. Bacaklarının üzerindeki bacaklarını indirdikten sonra koltuktan destek alarak üzerine çıktığında yalandan kaşlarını çattın.
"Masaj yapma anlayışın bu mu hayatım?"diye sorduğunda güldü.
"Gevşemene yardımcı oluyorum işte bebeğim."
Sen onun omzuna yalandan geçirdiğinde göz ucuyla oğlunu kontrol ettin. Kendi hayal alemine dalmış gibi görünüyordu.
Young Bae dudaklarını senin dudaklarınla birleştirdiğinde gözlerini kapattın. Gerçekten sende hala bu etkiyi yaratmasına şaşıyordun. Evlenmiştiniz, o kadar zaman geçmişti... Ama onun yarattığı uyuşturucu etkisi hala varlığını koruyordu.
"Biliyor musun dünyadaki en şanslı adamım."
Young Bae öpüşmenizin arasında fısıldadığında kaşların havalandı.
"Bunu söyleyen ben olmalıydım."
O bir koluyla seni kendine doğru çekip dudaklarını boynuna kaydırdığında kollarını onun boynuna doladın. Bütün günün yorguluğu çoktan buhar olup girmişti bile.
"Baba!"
Oğlunuz küçük, oldukça sinirli bir çığlık attığında Young Bae aceleyle irkilerek ayağa kalktı. İlk başta küçük bebeğinin başına bir şey geldi sanıp telaşlandın. Telaşın onun kollarını birbirine dolamış vaziyette babasını süzdüğünü görünce büyük bir kahkahaya dönüştü.
"Korkuttun beni be oğlum."diye Young Bae sızlandığında oğlun küçük ayaklarını yere vurarak babasının yanına geldi.
"Annem!"
"Biliyorum, biliyorum... O senin annen."
Young Bae oğlunuzu kucağına alıp sonrada üzgün taklidi yaptığında gülmemek için yanaklarını sıktın.
"Beni çok üzdün ufaklık. Hiç insan babasına böyle yapar mı?"diyerek kafasını eğdiğinde oğlunuz dudaklarını büzerek küçük elleriyle babasının yüzünü tuttu.
"Üzülme."
Young Bae dudaklarını muzip bir tavırla büzdüğünde oğlu sulu öpücüklerinden bir tanede babasına verdi.
"Özür. Affettin mi?"dediğinde Young Bae'nin yüzündeki bakışı görebiliyordun. Oğlunun yanaklarını ısırmamak için kendini zor tutuyordu.
"Affettim. Peki şimdi anneyi uyumaya gönderip baba oğul kek yapalım mı?"diye teklif ettiğinde oğlun heyecanla ellerini çırptı.
"Kek!"
Young Bae sana bakıp göz kırptığında ayağa kalkıp kocanın kucağındaki oğlunun yanağını öptün.
"Üzme babayı tamam mı bebeğim?"
Oğlun kafasını mutlu mutlu sallarken istikametini banyoya doğru çevirdin. Duş alıp güzelce dinlecektin. Young Bae gece şirkete gittiğinde ilgilenmen gereken bir pıtırcık vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAEYANG ONE SHOTS
FanfictionTaeyang x Okuyucu _________ Bu kısım adınızın olduğu yer. Özel bölüm isteyebilirsiniz.