Derin bir nefes alıp kapıyı çaldığımda çok kısa bir kadın kapıyı açtı. Kıyafetlerinden evin hizmetçisi olduğunu anladığımda boğazımı temizledim. "Juliet evde mi acaba?" Gülümsedi. "Evet, Bayan Troyler odasında" Kafamı olumluca sallayarak içeri girdiğimde her zamanki gibi etrafıma bakındım. Hizmetçi karşıma geçip bana baktı. "Diğer Bayan Troyler okulda" Hizmetçiye baktım. Çekik gözleriyle ve bronz teniyle bana birini çok hatırlatıyordu. Onu süzmeyi kesip yutkundum, yaşlı bir hanımefendiyi kesmek bana göre değildi.
"Juliet'in pikabını vermeye gelmiştim" Kafasını sallayarak pikaba uzandı. "Şu anda bale yapıyor. Dikkati dağılırsa tüm gün huysuz olur. Yani onu ben alayım" İç çekerek pikabı kadının zayıf kolları arasına bıraktığımda koridorun sonundaki kapı açıldı ve içeri bale kıyafetleri içinde koşturdu. Saçlarını dağınık bir topuz yapmıştı. Beyaz tütüsü ve beyaz bale mayosuyla enfes görünüyordu. Mutfağa paytak şekilde koşturdu, geri gelirken elindeki bardaktan suyunu yudumluyordu. Tanrım, o harikaydı.
Gözleri benimkilerle buluştuğunfa heyecanla parladı, mavileri hayat bulmuşa döndü. Ona ne etki veriyordum hiçbir fikrim yoktu, ancak ona baktıkça beni yakıyordu ve küllerimden yeniden doğuyordum. Miranda bana hiçbir zaman böyle hissettirmemişti, asla da hissettiremezdi.
"Tanrım, pikabımı getirmişsin!" Sevinçle bana koşturdu ve kollarını boynuma dolayarak kıkırdadı. Reflekslerim hareketlendi ve istemsizce ellerim beline gitti. Yutkunarak ona baktığımda çok mutlu görünüyordu.
Hizmetçinin kolları arasındaki pikaba yaklaşıp kıkırdadı, kıkırdarken eliyle ağzını kapatmıştı. Gözlerim ona olan aşkla parıldarken gülümsedim. Şu an ilk kez uyuşturucu almış gibiydim, harika hissediyordum.
Hizmetçinin kucağından pikabı aldığı gibi yukarı koşturdu, kıkırdayarak peşinden gittiğimde odasına girdi ve pikabı eski yerine koydu. Plakları arasından Elvis Presley aldığında dudağımı ısırdım. Plağı yerleştirip iğneyi üzerine koyduğunda mükemmel tok ses kulaklarıma doldu, gülümseyerek onu izlemeye devam ettim. Şarkı sözlerine eşlik ediyordu ve mükemmel bir sesi vardı.
Bana baktığında kıkırdayarak elimi tuttu ve beni ayağa kaldırdı. Dudağımı ısırıp kapısını kapattım ve bir elimle belini kavradım, diğer elimle elini tuttum. O da boşta kalan elini omzuma koyduğunda, "Can't Help Falling In Love" kulaklarımızı mest ederken dans etmeye başladık.
Gözlerime bakıyordu, umarım içimde saklı kalan aşkı görmezdi.
Şarkının sonları yaklaşırken içimde istemsiz bir hüzün oluşmuştu, sanırım uzaklaşacağımızdandı. Elvis, son kez aşık olmama yardım edemeyeceğini söylerken gözlerine bakıp gülümsedim ve bu anın değerini bildim. Belki bir daha asla ona bu kadar yakın olamayacaktım.
Ayayayayayayayayayayayayaaya
Niyeyse hala miranda ve michael shipliyorum yessssss
#TeamMichet or #TeamMichanda
ŞİMDİ OKUDUĞUN
twins | clifford (✔)
FanfictionEtrafımda o kadar çok kız varken ben sevgilimin ikizine tutulmuştum. @mikefect