Peki seninle tanıştığımız zaman, hatrında mı hâla?
Ben hatırlıyorum, her bir ufak detayıyla.
İlk kez sana takıldığında bakışlarım, gözlerimi senden ayıramamıştım; çünkü sen tam anlamıyla parlıyordun.
Dünyanın sonsuz karanlığı içinde, her şeyi güzelleştirebilecek, iyileştirebilecek bir ışık gibiydin.
Sanırım ilk kez o zaman seni yalnızca kendime saklamak istedim.
Ve seni yanındaki herkesten kıskandım.
Seninle konuşabiliyorlardı.
Sana dokunabiliyorlardı.
Oysa hakkım yoktu buna, zira sen beni tanımıyordun bile.
Senin için kalabalıktaki herhangi birinden hiçbir farkım yoktu.
Yine de sana baktığımı fark ettiğinde, gülümsedin bana.
Ben gülümsemene, ve gülümsediğinde kenarları kırışan gözlerine o zaman hayran kaldım.
Düşünüyordum ki o vakit; eğer cennet diye bir yer olsaydı, kesinlikle buna benzer bir görüntüye sahip olurdu.
Beni fark etmen bile bir lütuftu benim için.
Sana olan bu aşkım o zaman mı başladı bilinmez,
Fakat emindim ki, eğer daima bana böyle gülümseyecek olsaydın ömür boyu tek taraflı da olsa sevebilirdim seni.
Kokunu içime çekmeden, veya kollarımı boynuna sarmadan.
Ama sen yanıma geldin, ve bu bana umut verdi.
Hoseok hyung bizi tanıştırırken, samimi bir ifadeyle baktın gözlerime, o güzel gözlerinle.
Ve sana yemin ederim, karşında uzun bir zamandan sonra ilk kez kalbinin attığını hissetti bu aciz adam.
Bugün bile bunun masallarda hep bahsi geçen ilk görüşte aşk gibi basit bir şey olmadığına inanıyorum.
Daha derindi o an hissettiklerim.
Daha özeldi ve daha güzeldi.
Sen Jungkook, sen bir sanat eseri gibiydin, mükemmeldin ve ben sana karşılıksızca hayranlık duyuyordum.
Bakışların dahi sahip olduğun o saflığı ele veriyorken nasıl sadece görüntünde takılı kalabilirdi ki aklım?
Ve o gün, belki duygularıma karşılık verebilirsin diye, kendime senden vazgeçmeyeceğime dair söz verdim.
Sonsuza kadar.
Benim sonsuzuma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sin〃taekook
Fanfic"lâkin tek günahım, seni tanrı'dan bile çok sevmemdi." kim taehyung x jeon jungkook ağustos 2016