"Kaçmamız imkansız,Yun."
Jung Kook,çaresiz bakışlarını çıplak dizlerine sabitlerken,ruhumun onun zayıflığını emmeye başladığını hissedebiliyordum.
Saatlerdir kilitlenmiş bir şekilde aynı pozisyonda duruyor,umutsuzca mırıldanmaktan başka bir şey yapmıyordu.
Umutsuzluk.
Her bir harfine,boşvermişlik sinmiş bu his,yıllardır hayatımın toprağına karışmış bir plastik gibi tükenmez,erimez olmuştu.
Umutsuzluğumun koynuna sığınıp sonumu hazırlamak istesem de bir türlü toprağıma karıştıramıyordum.Gözyaşlarımla yeni fidanlar ekip gökyüzüne dokunmak istesem de,saydamlığın içinde sıkışıp kalıyordum.
Bir türlü toprağımdan kovamıyor,fakat aynı zamanda da ruhuma karışmasına engel olamıyordum.
Jung Kook haklıydı.
Hava bile umutsuzlukla göz kırparken,buradan öylece kaçabilmemiz imkansızdı.
Fakat ben bu sefer,boyun eğmek istemiyordum.
Sevdiğim birini daha kaybetmek, artık mutluluğa geç kalmak istemiyordum.
"Hayır imkansız değil,en karanlık gecenin sabahında bile güneş doğar."
Jung Kook ıslak kirpiklerini kırpıştırarak yüzümü incelerken, "Yeon Ai'yi nasıl çıkaracağız? Yakalanma ihtimalimiz çok yüksek." dedi sabit bir ses tonuyla.
Nemli duvardan destek alarak oturduğum yerden doğruldum ve ellerimi belime sabitledim.Gereğinden fazla zayıfladığımı avuç içlerime batan keskin bel kemiklerimden anlayabiliyordum.
"Yarım saat sonra tasarruf başlıyor.Sen git ve Ji Min'e her şeyi anlat, Yeon Ai ve ben de arkandan geleceğiz."
Bütün düşüncelerimi tek nefeste sıraladığımda Jung Kook gözlerini devirerek ayağa kalktı.
"Buradan çıkıp Yeon Ai'yi görmemiz mümkün değil, anlamıyor musun?Eğer kontrole kalırsak,onu oradan çıkarmamız imkansız olur,ki o zamana kadar yaşıyor olmam bile büyük bir mucize olacak, Yun. "
Bıkkın bir nefes verip Jung Kook'un kafasına sertçe vurdum.Bu tavırları dört elle sarıldığım umudumu biraz daha kırmaktan başka bir işe yaramıyordu.
"Beni sorgulamayı kes, şimdi plana başlıyoruz."
Jung Kook şaşkınlıkla bana bakarken, bir şey demesine fırsat bırakmadan yatağın kenarındaki sandalyeyi hücre kapısına sertçe fırlattım.Bir şekilde huysuzluk çıkarıp işkence görmeyi, böylece Yeon Ai ile görüşme imkanı yaratmak istiyordum.
Birkaç kırılgan eşya daha hezimetime uğrarken çoktan koridordaki ayak seslerini işitmeye başlamıştım.
Nitekim birkaç saniye sonra kapı açıldığında, Pang Do'nun adamlarından birini görmemle elimde tuttuğum kirli su bardağını yüzüne doğru fırlattım.
Yaptıklarımın ağır bir bedeli olacağını, karşımdaki bedenin öfkenin kuytusunda kalmış yüzünden anlamıştım fakat yapabileceğim bir şey yoktu.
Buradan kaçmak istiyorsam,fiziksel şiddete göz yummalıydım.
"Seni küçük sürtük."
Çok geçmeden kaburgalarımda hissettiğim keskin acıyla yere kapaklandığımda Jung Kook'un sinirle hareketlendiğini farketmiştim. Eğer Pang Do'nun elemanlarına karşı gelirse,planımız umutsuzluğumuzun engin dalgalarında boğulacak,hatta düşünmek bile istemediğim ölüme kadar gidecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
killer melody » ji min ✅
Fanfiction"Güneşin doğuşunun güzelliğinden bahsediyordu hayranlıkla,ayın batışını farketmeden." dollyjim'e ithaflarımla. Killer serisinin birinci kitabıdır. started :: 131015 finished:: 061016 11062016 :: aksiyon #2