bölüm 4

32 2 0
                                    

Yatağımın üstündeki kağıt parçasına yaklaşım. Oturup elime aldığımda bu bir fotoğrafti. Hemde benim. Biraz önce bahçede fotoğraf çekilirken biri beni çekmişti.
Fotoğraf eski fotoğraf makinesiyle çekilmiş altından hemen çıkan fotoğraf makinesiyle.

Kim çekti bunu? Çekip de eline ne geçti yani? Bir de odama girmiş.

Üstünde hiçbir yazı da yoktu.Allah Allah, ulan iki huzuru çok gördüler bana.
Fotoğrafı çekmeceye koyup, kitabımı elime aldım. Uzun zamandır okuyamamıştım.

Uyandığımda kitabıma sarılmış bir halde buldum kendimi. Ne kadar yalnızım be. Sabah sabah daha fazla efkarlanmadan kalkmak en iyisi deyip, banyonun yolunu tuttum.
Duş alıp , çıktıktan sonra o birbirine dolaşan saçlarımı tarayip normal haline getirmek epeyce bi zaman almıştı.
Midemden acayip sesler gelmeye başlamıştı. Anlaşılan mideme bişeyler indirmem gerekiyo. Hemen mutfağa doğru ilerleyip kendime bir güzel sucuklu yumurta yaptım.
Bugün kendime güzellik yapıp bahçede yemeye karar verdim. Bir kaç kahvaltı çeşitlerini masaya dizdim.
Mutfaktan çayı alıp bahçeye doğru ilerledigimde gördüklerime inanamadim.
Bu çocuk benim yumurtami mi yiyordu, yoksa ben mi yanlış görüyorum.
" senin ne işin var burda ya ben ne çektim senden" diye cemkirirken o hala canım kahvaltı mı batiriyodu.
"Güzel yapmışsın , senden böyle marifetler beklenmezdi." Dedi sırıtarak." Tam ağzımi açıp soylencektim ki. "Tamam Açelya bak ben seninle bir şeyler konuşmak istiyorum. Gel bir kafede kahvaltı edelim hem konuşmuş oluruz olur mu?" Dedi ve o gülüşü taktı yüzüne. Çocukta bir yakışıklı mi ne oldu bu.
Aman neyse bakalım ne konuşacak. Lan bu adımı nerden biliyo.
Bunca soruları kafamdan kaldırdım hemen.

"Sen benim adımı nerden biliyosun?"
"Soruma cevap" dedi bay bilmiş. Neyse bari kabul edelim."iyi tamam çantamı alıp geliyorum bekle burda."
Diyip odama doğru ilerledim.
Bir rimel ruj ikilisi kullanarak hazırdım. Çantama anahtarları da alıp evden çıktım. Oda kapının önündeydi zaten.
Araba olmazsa olmaz. Lan denizde kum bunlarda para. Son model bmvye binerken bu hala bana bakiyo.

Bir an once adını öğrensem iyi olur bence.
Kafeye gidene kadar beyfendi ne yüzüme baktı ne de konuştu. Araba kullanırken baya bi dikkatli sürüyodu. Bu huyu güzeldi.
Kafeye girip birbirimize bön bön bakarken. "Ay gel şuraya oturalim " diyerek çocuğu köşedeki masaya doğru sürüklemeye başladım.

Ulan bu çocuk konuşmak isteyen niye şimdi susuyo. Siparişlerimizide verdikten sonra "Ee ne diyeceksin bakalım dinliyorum."dedim
Yutkundu. "Adım Yunus. Senin adını denizdeki çocuktan duydum bu arada. Sen bunları dusunuyosundur diye dedim." "Ay! Hiç de bikerem niye dusuneyim." Dedim siparişler geldi. Bi anlık sessizlik oldu. Garson klasik laflarini söyleyip uzaklaşinca konuşmaya başladı dondurm aman  Yunus.

"Iyi bir tanışma gecirmedik, seni ilk gördüğüm andan beri hayatım daha da olumlu olmaya başladı sanki".
Meyve suyundan bir yudum aldı.

Lan bu çocuk bana çıkma teklifi edicek galiba aman yarabbim.
"Sonra seni biraz araştırdım. Iyi biri olduğunu sana güvenecegimi gördüm.Seninle arkadaş olmaya karar verdim. Eğer teklifi kabul edersen ileride kankalığın dibine vururuz." Deyip gözlerini bana dikti.

Mübarek konuştu konuştu kanka dedi sonunda. Zaten bana kankalardan başka ne yakışır ki.
Ama çocuk iyiydi, masumdu. Ayrıca yakışıklı bari kanka olalım diyerekten kabul ettim.
Gülümsedi gözleri parladı.
"Bugünü benimle geçirir misin?" Diyince bi tuhaf bakmisim ki "Tamam erkenden samimiyetlik için demiştim daha yakından tanımış oluruz diye ama pardon" dedi
"yok be sıkıntı yok güzel olur."

Kahvaltı ettikten sonra eve doğru yol aldık. Bahçede oturuyordu yunus. Bende odama geçip birkaç birsey attım çantaya malum nereye gidecegimizi demedi. Bir polar, kitap, fotoğraf makinem ve babannemin harika sandiviclerinden alıp çantaya koydum.
"hazirsan gidelim" "Yok hazır değilim ama çıktım töbe" "Sen hep böyle terslermisin insanları yoksa bana mı özel" 
Cevap vermeden arabaya doğru ilerledim. Oda binince ilerlemeye başladık. "Ee napiyoruz bugün."
"Oncelikle orman alanına gidicez. Ardından küçük bir festival eğlencesi var oraya gidicez."
"Kulağa hoş geliyo. "  güldü cevap vermedi.
Camdan bakıp o güzel manzarayı izlemeye başladım.
"Yunuuuuuus durdur arabayi durdurrr! " "noldu" "yaa durdur hadii" diye bağırmaya başlayınca. Arabayı kenara çekti. Hemen indim ve geriye doğru koşmaya başladım.
"Ay burası çok buyuleyici. Benim fotoğrafımi çeker misin"
"Peki bunu arabada insanca niye demedin de kulaklarıma acımadin."
"Ben sana kankalik dersleri veriyorum sadece"diyerek kamerayı ona uzattım.
Oda çekti beni hemde mizmizlanmadan.
15 /20 dakikadır orda fotoğraf çekmekle geçti .
Arabaya döndüğümüzde hiç konuşmadan yola devam ettik.
Araba durduğunda öylece donakaldim. Bu nasıl bir ortam.
Yunus kapımi açıp "iniyomusun yoksa burda mi kalacaksın " anca kendime geldim.
Koskacaman bir ağaç iki yana ayrılan dallarının arasında iki salincak ve
piknik yapan bir kaç aile. Hemen salincaga koşup sallanmaya başladım.
Yunus da bir diğerine yerleşti.
Biraz salladıktan sonra aklıma babannem geldi sultanım merak etmiştir.telefonu alıp onu aradım. Açan yoktu. Bir kere daha aradım belki duymamistir diye. Bu sefer açan bi kızdı."Alo siz kimsiniz babannem nerde" korkmaya başladım "babannenizi hastaneye kaldırdık.yolda düşüp bayilmis." " hangi hastane"  öz devlet hastanesi" hastanenin adını duyar duymaz telefonu kapatıp arabaya koştum.  Yunus da telefon konusmasini duyunca oda peşimden geldi.
Hızlıca arabadan inip koşmaya başladım gözlerim bu kasvetli ortama daha fazla dayanamadi. Danışmandan nerede olduğunu öğrenince ameliyat bölümüne doğru koştum.
Canımın içi dediğim ailemden karsiliksiz beni seven kadın şimdi caniyla savasiyordu. Yunus da gelip yanıma oturdu. Diyecek birsey yoktu başka bir çarem de yoktu. Tek yapabildiğim beklemekti.

Hayat Devam EdiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin