Yarım Kalmış Hatıralar

53 3 0
                                    


Baş ağrısının verdiği acıyla gözlerimi kırpıştırırken etrafımdaki olan biteni anlamaya çalıştım. Zihnim puslu, kulaklarım ise paslanmış.. Ne konuşulanları duyabiliyordum, ne de duyabildiklerimi anlayabiliyordum bu karmaşanın içinde. Gözlerim açılmamak icin benimle savaş veriyordu, bedenim ise acıdan parçalara ayrılıyormuş gibi hissediyordum. Kendimi acının kollarına bırakarak uyumaya çalıştım. Ne düşünmem gerekiyor bilemiyorum, sadece bu acının bitmesini istiyorum..

°°°°°°°°

Bağırışma sesleriyle uykumun içinden hızla çekildim. Hala bilincim yeterince yerinde değil, tamamen uyanabilmeye gücüm yetmiyor. Ama zihnimdeki pus az da olsa azalmış gibi hissediyorum. Bağıran kişileri dinlemek için tüm dikkatimi oraya topladım. Yaşlı bir adamın sesi kulaklarımı doldurmaya basladı.

"Ah, seni beceriksiz çocuk. Tabii, hata sende değil ki.. Böyle ciddi durumdaki bir hastaya çaylakları yerleştirirlerse olacağı budur zaten. Sen hiç mi dikkatli olmazsın işini yaparken, bu nasıl bir sorumsuzluk! Bu kaç oldu farkında mısın? Daha serumu bile doğru düzgün bağlayamıyorsun. Kızın kolunu ne hale getirmişsin! Müdüre gidiyorum, her seferinde seni alttan alamam."

Adamın ses tonu bağırıştan fısıldamaya kadar düştü konuşurken. Ama fısıldarken bile o sinirini hissedebiliyordu insan. Kolumun acısının sebebini de anlamış oldum böylelikle. Ben serum bağlanacak kadar ne yapmıştım ki..

"Efendim, nolursunuz söylemeyin. Daha dikkatli olacağım söz veriyorum. Bu stajımdan da atılırsam mezun olamayacağım. Son bir defa tolerans gösterin bana, lütfen.. Aileme kendimi kanıtlamam gerek, son senemdeyim bitirmeme son bir ayım kaldi. Söz veriyorum daha dikkatli çalışacağım"

Çocuğun her an ağlayacak gibi çıkan sesi içimi burktu. Gözlerimi açmaya çalıştım, biraz titreşmekten daha fazla ileriye gidemediler.

"Serumu bile bağlayamayacaksan zaten mezun olma çocuk. Hastaya daha çok zarar vereceksen benim sana bir tolerans göstermem yarardan cok zarara sebebiyet verir. Bu kaçıncı stajından atılışın olacak söyler misin?"

Çocuğun sesi titreyerek "Bu yıl içinde üçüncü olacak efendim. Tamamlayamamış olacağım atarsanız. Bir ay icin de kimse staja almıyor. Buraya bile çok zor bir şekilde geçtim. Söz veriyorum size bir daha böyle şeylerle karşılaşmayacaksınız."

Konuşulanları dinlemeyi bırakarak hareket etmeye çalıştım. Artık bir hastanede olduğumu ve ciddi bir durumum olduğunu biliyordum. Benim için yeterliydi, sanırım.. Bu hale nasıl geldiğimi hatırlayamıyorum. Parmaklarımı az da olsa hareket ettirmeyi başardım, yaşlı olan adam fark etmiş olacak ki "Hemen doktoru çağır, bilinci kendine gelmeye başladı sanırım." diyerek yanıma doğru yaklaştığını ayak seslerinden anladım. Yavaşça ellerimi ellerinin arasına aldı ve "Ah minik yavrum, daha gencecik yaşında yaşadıklarına bak. Ama hatırlayacaksın, sadece uğraş, çaba göster. Bu yaşlı adamın sesini duyuyorsan bazen hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlatmama izin ver sana. En yakınların bile seni istediği kalıba sokmak icin yalanlar söyleyip yakınında tutmaya çalışabilir, sadece kalbinin sesini dinle o sana doğru yolu zaten gösterecektir. Belki beni hatirlarsin ileride kim bilir.. Tabi buna izin verirlerse."

Yaşlı adamın söylediklerini düşünmeme fırsat kalmadan çarpan kapı sesi ve arkasından annemin mutluluk çığırışları kulaklarıma doldu. Doktor annemi dışarıda tutmak için hemşirelerden birini çağırdı, istediğinde ne kadar inatçı olabileceğini biliyordum.. Doktor yatağımın yanına gelip göz kapaklarımı yukari kaldırdı, ışık tuttu, anlamlandıramadığım bir çok teste tabii tuttu. Ardından yanındaki kişiye aileden birini içeri alabileceğini söyledi, sadece 5 dakika durması şartıyla. Annem endişeyle yanıma yaklaştı, korkarak bakıyordu bana. Anlam veremedim.. Yatağımın kenarına oturdu, gözlerimin içine baktığında biriken göz yaşlarının akmaya hazırlandığını gördüm. Yavaşça sarılıp kokumu içine çekti uzun uzun, öptü yanaklarımdan.

"Seni kaybettim sanmıştım, öyle korktum ki.. Beni bırakıp gittin sandım, bir daha bu melek kokunu icime çekemeyecegimi sandım." İçini çekerek ağlıyordu, dayanamıyorum. Göz yaşları yanaklarıma düştüğünde tenimi kor gibi yakıyordu. "Beni istemezsen yanında eğer gidebilirim, sen yeterki iyi ol benim melek kokulum." Istememek mi? Neden annemi yanımda istemeyecektim ki?

"Annem, ağlama üzüyorsun beni de. Neden istemeyeyim seni ben yanımda, annemsin sen benim. Ağlama, kıyamıyorum iyiyim ben."

Annemin bakışları şaşkınlıkla doktoru buldu, benim bakışlarımsa olanları anlamlandırmaya çalışıyordu.

"Size söylemeden önce kendinizin görmesini istedim hanımefendi. Şimdi durumu anladığınızı umuyorum. Lütfen dışarıda konuşalım. Ailenin tüm üyeleri durumu öğrenmiş olur."

Hiç bir şey anlamıyorum. ANLAYAMIYORUM.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 16, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Derin KıyıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin