Karnımı doyurmanın verdiği mutlulukla tepsiyi tekrar aldığım yere, koltuğa geri koydum. Sanırım bu gün beni mutlu eden tek şey buydu. Tokluk zevkini tatmak… Kafamı saate doğru çevirdiğimde saat 11’e geliyordu. Bu gün hayatımın en berbat, en iğrenç,en kötü günüydü. Kaçırılmıştım, hayatımdan, arkadaşlarımdan, okulumdan uzaktaydım. En kötüsüyse tecavüze uğramıştım. Bir insan buna ne kadar dayanabilir ki? Derin bir nefes aldıktan sonra yatağa doğru ayaklarımı sürte sürte ilerledim. Yatağın üzerine oturduktan sonra kendimi geriye doğru saldım. Günümün yarısını uykuyla geçirdim. O iğrenç dakikaları unutmak için yapabileceğim tek şey buydu. Ve şuan da yapacağım tek şey bu…
--
Uzuuun bir gerinmeden sonra suratımda şapşal bir ifadeyle karşımda bulunan duvara baktım birkaç saniyeliğine. Sonra koltuğun üzerinde kahvaltı tepsisi dikkatimi çekti. Fazla umursamadan ayağa kalktım ve banyoya girdim. Tanrım.! Bir bu eksikti?! Regl olacak zamandı şimdi! İçimden lanetler okuyarak ellerimi yüzümü yıkadım ve banyodan çıktım. Kahvaltı tepsisini kucağıma alarak ağzıma birkaç bişey attım. Birkaç dilim ekmek,biraz zeytin ve bir dilim peynirle doyduğumu fark ettim. Zaten iştahım da gitmişti. Tepsiyi tekrar aldığım yere koyduktan sonra ayağa kalkarak odada boş boş gezdim. Maksat can sıkıntısını gidermekti. İleri, geri, sağa, sola derken kapıdan kilit açma sesi geldi. Duraksadım ve onun içeriye girişini izledim. Yavaşça yanıma geldi. Çok şiddetli bir şekilde nefes alıp veriyordum, kalp atışlarımda oldukça hızlanmıştı. Boynunu hafifçe eğip boynuma öpmeye başladı. Gözlerimi sıkı sıkı kapatıp kendimi oldukça kalmıştım. Hadi Katy bunu yapabilirsin.! Ellerimle göğsünden ittirip konuşmaya başladım.
-Beni rahat bırak. Sesim kısık ve ürkek çıkıyordu. Ona karşı gelmeye korkuyordum çünkü yapabileceklerinden korkuyorum. İttirmemle biraz şaşırdı ve gözlerime baktı birkaç saniyeliğine. Ve tekrar aynı şeyi yaptı. Boynuma kısa kısa öpücükler kondururken fısıldamaya başladı.
Jerry: Her seferinde karşı gelemezsin.
-Beni rahat bırak diyorum!!! Regl’yim anlıyor musun seni lanet olası!!! Zaten hayatımı mahvettin bari şimdi rahat bırak!!! Defol odadan defol!!! Bir yandan ona bağırırken bir yandan da onu ittirerek odadan dışarı çıkarmaya çalışıyordum. Sinirlerim bozulmuştu. Sinirlendiğimi anlamış olucak ki Jerry’de hiç üstelemeden odadan dışarıya çıktı. Hayır ağlamayacağım artık.! Sen güçlüsün Katy, sen güçlüsün…Sırtımı kapıya dayayarak derin derin nefesler almaya çalıştım. Boğazımda olan düğüm adeta nefes almamı engelliyordu. Daha sonra dizlerimin bağı çözüldü ve yavaş yavaş yere doğru indim. Oturur pozisyona geçtikten sonra gözlerimden bir damla yaş aktı.
- Senin yarım saatlik zevkin için benim hayatım bitiyor,acı çekiyorum.! Duyabileceğini tahmin ettiğim bir ses tonuyla bağırmıştım.Başımı diz kapaklarıma koyup sadece ağlamaya başladım
--
Yatağın içinde bağdaş kurmuş bir şekilde oturuyordum. Pencereden rüzgarın esintisiyle kıpırdayan ağaç dallarını, gruplar halinde bir ordan bir oraya uçan kuşları izliyordum. Temiz hava almayı özlemiştim. Pencere açmama izin yoktu. Dışarıya dair sadece pencereden izliyebiliyordum dışarısını. Kısa bir yapmacı öksürükten sonra irkildim. Hızlıca kafamı öksürüğün olduğu yere doğru çevirdikten sonra beni korkutanın Jerry olduğunu anladım. Kaşlarımı çatarak konuşmasını bekledim. Çekimser bir ifadesi vardı, kızgınlığımın geçmediğinin farkındaydı.
Jerry: Eğer istersen odadan dışarıya çıkabilirsin. Ama dışarıya çıkmak yok. Her ne kadar çekimser olsa da yine de sert mizahını koruyordu. Konuşmasını bitirdikten sonra kapıyı açık bırakarak dışarıya çıktı.
Şaşırmıştım, ne yani şimdi bu odadan dışarıya çıkabilecek miydim? Ben kafasına buyruk bir kızdım, yani kabına sığmayan cinsten. Bütün günümü bir odada geçirmek kadar sıkıcı bir şey yoktu. Televizyon, bilgisayar, telefon, radyo hiç bir şey yoktu. Sadece hayal gücüm vardı ama gözlerimi ne zaman kapatsam o iğrenç kareler geliyordu gözümün önüne… Bir hevesle yatağımdan fırlayarak kapıya doğru yöneldim. Aslında biraz tedirgindim. Beni ne beklediğini bilmiyordum. Yavaşca kapıdan dışarı çıktım ve etrafı inceledim. Önümde uzun bir koridor vardı, koridorun sonuna kadar ilerlediğimde aşağı kata inen bir merdivenle karşılaştım. Koridorun sağındaki iki kapı dikkatimi çekti, aslında odaları gezmem hakkında bir şey söylemedi ama merakıma yenik düşük ilk kapıyı açmıştım. Bir banyoyla karşılaşmıştım. Odanın içinden gelen lavanta kokusunun yüzüme çarpmasıyla yüzümde bir tebessüm oluştu. Iıım… Lavanta kokusunu oldukça severim. Banyoya kısa bir göz gezdirdim. Modern bir dizaynı olan banyo oldukça hoştu. Genelde mavi ve beyazın olduğu bornoz askılarında mor ve şeker pembesi bornoz duruyordu. Kısa bir kıkırdamanın ardından kapıyı kapatıp diğer odaya geçtim. Kapı kolunu çevirdikten sonra kafamı içeriye uzatıp içeriyi göz gezdirdikten sonra odanın dışarısında kalan vücudumu da içeriye soktum. Burası bir yatak odasıydı, çift kişilik bir yatak, yatağın baş ucunda duran bir komidin ve önün üzerinde duran bir laptop’dı dikkatimi çeken. Belki de buradan yardım alabilirdim? Korkarak da olsa laptop’ın yanına gittim ve açtım. Açılmasını beklerken ki o zaman adeta geçmek bilmiyor. Lanet olsun!! Şifre koymuş.! Ah tabi Katy , birisini kaçırmış laptop’ı ortalarda öylece bırakacağını mı sanıyorsun?! Seni aptal! Bilgisayarı aldığım yere aynı şekilde koymaya özen göstererek yerine bıraktım. Kafamı sağa çevirdiğimde karşımda duran geniş giysi dolabının bir kapağını açtım. Onlarca kıyafet arasına elimi daldırdım ve birkaçını inceledim. Kareli gömlekler, renkli sade tişörtler, ilginç tarzları olan ceketler… Sağ taraftaki raflara doğru göz gezdirdiğim de ise pantolonlar vardı. Göz ucuyla baktıktan sonra dolabın kapağını kapatıp diğer sürgülü kapağı açtım. Vay canına!! Ne kadar çok ayakkabı vardı… Ben kız olmama rağmen bu kadar ayakkabı takıntım yok. Geneli supra modeli olan ayakkabıları tüm göz alıcılığıyla izlerken birden aklıma biraz çabuk olmama, eğer Jerry odasını kurcaladığımı gorürse bana kızabileceği ihtimali geldi.Hızlıca ayakkabıların olduğu dolap kapısını da kapatıp etrafımda bir tur döndüm. Gözüme köşede duran masanın üstünde duran parfümler çarptı. Hızlı adımlarla oraya doğru gidip bileğime bir fıs sıktım, kolumu bir iki kez salladıktan sonra burnuma götürdükten sonra parfümün kokusunu içime çektim. Iımm.. Güzel ve erkeksi bir kokuydu. Ben ve vazgeçemediğim huylarım!! İnsanların parfümlerini koklamaya bayılırım. Jerry’de o kurbanlardan biri. Parfümün kapağını hızlıca kapatıp odadan dışarıya çıktım. Merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Teker teker ve ağır ağır iniyordum. Aslında nasıl bir ruh halinde olduğumu bilmiyordum. Korkuyor muyum, endişeli miyim hiçbir fikrim yoktu. Yaklaşık 15,20 merdiven basamaklarından sonra nihayet alt kata inmiştim. Karşıda duran televizyon ve koltuk takımında oturmuş televizyon izliyordu. Birkaç adım yaklaştıktan sonra yanıma beni duymuş olacak ki kafasını arkaya doğru çevirdi ve göz göze geldik. Benim geldiğimi fark edince hemen ayaklanıp yanıma doğru yürüdü. Kaşlarımı çatarak ona bakıyordum ona sinirli olduğumu bilmesini, farkında olmasını istiyordum. Yanıma geldi ve bana oldukça yaklaştı. Suratına yavru köpek bakışı yerleştirdikten sonra konuştu.
Jerry: Özür dilerim… Ve ardından alt dudağımı kavradı. Çatık bakışlarım kendini salmıştı, yüzümdeki kaslar kendini bırakmış o kızgın halimden eser kalmamıştı. Kendimi geri çektikten sonra onunla tekrar göz göze geldik. Suratında yaptıklarına pişman olmuş bir ifade vardı yada benim hayal gücüm fazlasıyla gelişmişti…
Lütfen yorum yapın :) :) 170 reads + 17 vote YB gelir :D