5.Bölüm

79 31 3
                                    

Eolos elimden tutmuş çekiştiriyordu kocamın bir ağacın arkasına geçip benide çekti elimi hızla elinden çekip kurtardım
-Benim güçlerim var onu yok edebilirdim
Kaşlarını kaldırıp bana baktı
-Neden güçlerin var? O yaşlı bunak benim tüm güçlerimi aldı
-Sen buraya ceza için gönderildin, ben değil şimdi çekilde yok edeyim şu canavarı
Elimle kenara ittim
İlerde arkası dönük sağa sola bakan canavara doğru hareket ettim iki elimi uzatıp sihirli sözcükleri söyledim
-İsladina hora deana
İki avucum arasında beyaz ve mavi arası renkte ışık oluşmuştu biraz daha bekletip canavara doğru fırlattım bu onu sadece sersemletip bana dönmesini sağlamıştı bana yaklaşmasına izin vermeden arka arkaya sihir yapıyordum yavaş yavaş yere çöktü son sihir topundan sonra etrafı kırmızı duman almış ve canavar ortadan yok olmuştu etrafta yankılanan alkış sesiyle Eolosa döndüm
-Güzel hamle Soturi
İki elinin baş parmağını kaldırmış beni onaylıyordu
-Soturi mi?
-Savaşçı
-Biliyorum aptal ama ne alakası var
Bana yaklaşıp elini omzuma attı kocaman gülümsedi
-Artık benim koruyucumsun Soturi
Elini omzumdan ittim bir adım geri çıktım.
-Alt tarafı bir canavardı ayrıca senin koruyucun falan değilim şimdi burdan nasıl çıkacağız
Elini kalbinin üstüne getirip gözlerini kapattı
-Beni çok kırdın Soturi
Ensesine hızlıca geçirdim
-Bana öyle seslenme ve ciddi ol burdan çıkmamız gerek
Tam bana cevap verecekken karanlık gökyüzünde beyaz yazıyla yazılmış
1 GÜN 16 SAAT
Yazısı belirdi
-Oo zamanımız daralıyor Soturi
Bana öyle seslenmesini es geçerek devam etmesini bekledim
-Yaşlı bunağın dediğine göre bir ev varmış onu bulup bilmeceyi çözmeliymişim tabi yoldaki tehlikelerden bahsetmedi
Kafamı olumlu anlamda salladım karanlık dar patika yolda yürümeye başladım arkamdan Eolos geliyordu
-Soturi sen neden geldin ki bıraksaydında yok olsaydım
-Senin o kadar rahat yok olmana gönlüm razı olmadı
Diyip kahkaha attım
Eolos dikkatlice yüzüme baktı bir anda ciddileşmişti
-Ne o yoksa bana aşık mı oldun?
Gülmeye başladı yere oturup kahkaha atmaya devam etti
-Sana mı aşık olucam ben saçmalama Golden da bir sen kalsan sana bakmam
Kahkahaları arasında kurduğu cümle pek anlaşılmaştı ensesine bir tane yapıştırıp hızlı adımlarla ilerlemeye başladım
-Adresteia senin ensemle ne alıp veremediğin var
Elini ensesine atmış bana doğru koşmuştu ona dönüp sırıttım
-Seni dövmek stres atmak gibi iyi geliyor
Bana dil çıkartıp yanımdan hızla geçti kafamı iki yana salladım gerçekten çocuk gibiydi adımları bir anda durmuştu gerisinde kaldığım için neye baktığını göremiyordum
-Ne var orda Eolos neden durdun
Hareketsiz duruyordu koşup yanına gittim yol bitmiş uçurum başlamıştı alevden oluşan bir nehir vardı karşıya geçmek için ipten oluşan bir sallanan köprü vardı Eolos bana döndü
-Gerçekten biz bu köprüden nasıl geçicez örümcek ağı gibi nereye basmalıyız
İlerleyip ipleri tuttum
-Boşa zaman geçirmemeliyiz beni takip et
Korkuyla alev nehrine bakıp yutkundu
-Güçlerim olmaması çok kötü
Eolos kendi kendine söyleniyordu ama uzun süreden sonra ilk defa mantıklı bir şey söylemişti burası güçleri olmayanlar için tasarlanmıştı onların tek şansı bu köprüydü ama ben uçabiliyordum yüzümde istemsiz gülümseme oluşmuştu
-Gerçekten bu durumda gülebiliyor musun?
Kanatlarımı çıkarıp bir kaç kez çırpıp kahkaha attım
-Seni ezik bu köprüye ihtiyacım yok benim
Eolos gözlerini büyültüp kanatlarıma baktı.
-Vay senin kanatların çok güzel ve çok farklı ilk defa böyle bir kanat görüyorum
Ellerini uzatıp kanadıma dokunmuştu
-Küçükken yanlış yaptığım bir büyü sonucu değişmiş hatırlamıyorum
Eolos dudaklarını büzüp konuştu
-O büyüyü bulmam gerek
Şuan şebeklerden farkı yoktu alev nehrinden yükselen alev topuyla arkamı döndüm ah cidden şu Cadı Ketesi öldürecektim nehrin her yerinden alev topları çıkıyordu ve bu uçuşumu zorlaştıracaktı
-Bence uçmamız tehlikeli olur köprüden gidelim kanatların yana bilir
Arkasına geçip belinden sarıldım
-Saçmalama ne kadar zor olabilir ki?
Eolos sımsıkı koluma yapıştı kanatlarımı çırpıp havalandım
-Çok ağırsın biraz kilo ver
-Onlar kas tamam mı?
Üstümüze gelen alev topundan son anda sıyrılmıştım
-Ya ya kastır kesin hem bir rüya bekçisi nasıl bu kadar ağır olabilir
Karşı tarafa geçmemize az kalmıştı tam o sırada bize hızla gelen uzun gagalı kanatları iki metre kadar vücudu siyah kafası kırmızı renk olan kuş sürüsü etrafımızı çevrelemişti
-Adresteia bunlar da ne böyle?
-Hiç bir fikrim yok
Kuş sürüsünün arasından sıyrılmaya çalışıyordum o sırada nehirden yükselen alev topuna doğru gittim ani bir dönüşle döndüm arkamdan gelen kuşların çoğu alev topuna yakalanmıştı oluşan boşlukla dışarı çıkmayı başardım karşı tarafa geçip Eolosu yere bırakıp kendimi arkaya attım
-Boşuna sana benim koruyucumsun demiyorum Soturi
Kafamı çevirip Eolosa baktım
-Bana Soturi demeye devam edersen seni o nehire atarım
Ellerini dudaklarının üzerine götürüp ağzını fermuar şeklinde kapattı kendini benim yanıma attı ikimizde gökyüzüne bakıyorduk
-Ne garip değil mi?
Eolosun sesiyle kafamı ona çevirdim o hala gökyüzüne bakıyordu
-Garip olan ne
Bana doğru dönüp yeşil gözlerini ela gözlerime kilitledi
-Ben erkek bir rüya bekçisiyim sen ise kız
-Bunu fark etmen güzel ama bu garip değil
Gülümseyip gökyüzü döndüm
-Ha ha ha komik kız seni. Garip olan o değil zaten her seferinde senin beni kurtarman
Ciddi olup olmadığını anlamak için ona döndüm hala bana bakıyordu ve gayet ciddiydi kaşlarımı çattım
-Bunun bir önemi yok elbet bir gün sende beni kurtarırsın
Gülümseyip ayağı kalktı
-Hadi bulmamız gereken bir ev var
Yine eski şen şakrak haline dönmüştü bende elimi uzatıp beni kaldırmasını bekledim elimi es geçip ilerlemeye başladı
-Öküz odun centilmenlik namına hiç bir şey yok bir daha seni kurtarmayacağım gör gününü sen
Yerden kalkıp beyaz elbisemin arkasını silkeledim kahkaha seslerini duyuyordum ama o kadar hızlı gitmişti ki nerde olduğunu göremiyorum bir anda kahkaha sesi kesilince içime korku düşmüştü
-Eolos nerdesin Eolos
Kolumu birinin çekmesi ile yere düşmüş üzerime bir ağırlık çökmüştü eliyle ağzımı kapatmıştı kapalı olan gözlerimi açtığımda Eolos ile göz göze geldim eliyle sus işareti yapıyordu bir anda etrafta ayak sesleri yankılandı   seslerin kesilmesini bekledim sesler kesilince Eolosu üstümden yana doğru ittim Eolos yerden hızla kalkıp elini uzattı şimdi de ben onun elini es geçip yerden kalktım.
-Özür dilerim Adresteia seni korkuttum ama bir anda sesler duyunca
Elimi kaldırıp susturdum
-Neyse ne boş verelim gördün mü? neydi onlar
Kafasını olumsuz anlamda salladı
İlerlemeye başladık ikimizden de ses çıkmıyordu bir an önce burdan çıkıp Eymeni görmek istiyordum onu özlemiştim ifadesiz suratını nadir duyduğum sesini uyku masumluğunu ve kokusunu sert ama hafif kendine çeken parfüm kokusu yanında ona has olan kokusunu özlemiştim aniden sert bir şeye çarpmamla durdum bunun Eolos olduğunu anlamam saniyemi almıştı
-Ne yapıyorsun neden durdun
Uzun süre cevap vermeyince arkasından çıkıp baktığı yöne baktım bize doğru gelen Eymeni görünce kalbimin ritmi değişmiş ve korkmaya başlamıştım onun burda ne işi vardı o cadıyı öldürmek için başka bir neden daha o anda yer sallanmaya başladı Eymen durmuş gözlerimin içine bakıyordu aramızdaki toprak yarıldı Eymen bir ateş çemberinin içinde kalmıştı
O anda ben Eymen diye bağırırım aynı anda Eolos "Kaira" diye bağırmıştı etrafta üçümüzden başka kimsenin olmadığını fark ettim ateş iyice artmış ve yükselmişti
-Kurtar beni Adresteia
Eymenin kulaklarıma dolan sesi ile ona doğru koştum ben koştukça aramızda ki mesafede artıyordu kanatlarımı çıkarıp ateşin tepesine uçtum ama Eymen ateş çemberinin içinden yok olmuştu etrafa gözlerimi çevirdim aniden Eolos koşmaya başladı koştuğu yönde Eymen uçurumdan aşşağı sarkmış ince bir dal tutuyordu ateş sönmüş yerini yemyeşil bir ağaca bırakmıştı Eolos koşup Eymenin elinden tuttu yere inip hızla yanlarına gittim Eymen sıkıca Eolosun elinden tutmuştu Eolos kendi kendine konuşuyordu
-Bu sefer bırakmayacağım seni bak ben burdayım Kaira sıkı tutun
Eymene neden Kaira diyordu bu Eymenin elleri kaymaya başlamıştı bende elimi uzatıp diğer elini tuttum aşağıda volkan ağzı vardı yukarı doğru ateş püskürtüyordu
-Kaira bırakma sakın elimi
Kaira mı o Eymen aniden elimi çekmiştim Cadı Ketes bizim önem verdiğimiz kişileri karşımıza çıkarmıştı sırf bizi oyalamak için yapılmış etap işe yaramış gözüküyordu
-Neden bıraktın elini Adresteia bırakma onu kaybedemem
Ellerimi uzatıp Eolosun yüzünü kendime çevirdim gözleri dolmuş bana bakıyordu
-O gerçek değil Eolos bırak onu bizi oyalamak için yapıyor
Kafasını iki yana salladı tekrar tuttuğu adama döndü bana göre Eymen ama ona göre Kaira olan adama
-Hayır gerçek o bırakma elini.
- Eolos zamanımız daralıyor bırak onu ne kadar uğraşsan da kurtaramayacaksın sen tam kurtardım derken başka bir engele gidecek bırak onu
-Hayır git sen bırakmam ben onu
Ağlamaya başlamıştı kim di bu adam Eolosun uğruna ağladığı adam
-Eolos sana söz veriyorum buradan çıkınca onu sana geri getireceğim
-O gelmez ki o kara deliğe atıldı
Kafasını sağa sola sallıyor ve tuttuğu adama iyice yaklaşıyordu o anda adam kayboldu ayağı kalkıp etrafta koşmaya başladı hızla arkasından gidip kolundan tutup yumruk attım  yere düştü
-Kendine gel bu saçma bir oyalamaca eğer hızlı hareket etmezsek sende o adamın yanına gideceksin
Yerden kalkıp kolumu sıkıca tuttu
-Belki de istediğim budur
Diye bağırdı onu ilk defa böyle görüyordum kolumu hala sıkıyordu gözlerimin içine baktı bir anda eli gevşedi.
-Adresteia
Sanki kendine yeni gelmiş gibi etrafa baktı aniden tüm orman yok olmuş yerini sıcak çöle bırakmıştı güneş tam tepedeydi bir adım geri çıkıp bana baktı.
-Özür dilerim bir anda ne oldu anlamadım
-Kimdi o?
Gözlerini açıp bana baktı
-Kimse değil di
-Onun için kara deliğe gitmeyi göze aldın bence
Sözümü kesip konuşmaya başladı
-Hadi gidelim zaman az havada ne kadar sıcak değil mi?
Hem konuşuyor hem yürüyordu yanına yavaşça ilerledim sessizce yan yana ilerliyorduk az önceki olay Eolosu kötü etkilemişti O sırada gökyüzünde beyaz yazı ile yazılmış olan
2 GÜN 20 SAAT
Yazısı belirdi.
Biz daha o evi bulamamıştık Eolos boğazını temizleyip konuşmaya başladı;
- o benim için çok degerli  3 yıl öncesine kadar benim koruyucum oydu. Ben hata yapardım oysa beni kurtarırdır, beni kaç defa kara deliğe atılmaktan kurtardı bilemezsin.
Son cümlesini gülümseyerek söylemişti onu hatırlamak Eolosu mutlu ediyordu.
Eolos konuşmayı kesip kendini yere attıp ayaklarını havaya kaldırdı, Ayağının  altının  kıpkırmızı oldugunu farkettim.
- İnsanlarin  neden ayakkabı giydiğini şimdi anlıyorum  çok sıcak.
Arkamı dönüp yere eğildim.
- Bu sana son iyiliğim.
Sırtıma binmesi için işaret ettim.
Eolos yerinde dikleşip konuşmaya başladı.
-Tamam soturimsin de senin sırtına binmeyeceğim
Ayağı kalkıp ona doğru döndüm
-İyi sen bilirsin
Önden yürümeye başladım arkamdan adım attı adım atmasıyla birlikte bağırıp yere düşmesi saniyeler içinde olmuştu arkamı döndüm yerde ayaklarını tutan Eolosa yaklaşıp gülümsedim
Kafasını sağa çevirmiş bana bakımıyordu kollarını göğsünde birleştirmiş dudaklarını büzmüştü
-O yaşlı bunaktan nefret ediyorum
Cadı Ketese lanetler okuyor aynı ada ayağı kalkmaya çalışıyordu bu komik hareketlerini izlemek ve gülmek güzel olurdu ama zamanımız daralıyordu elinden tutup sırtıma aldım yürümeye başlayınca kollarını boynuma sarmıştı kahkaha atıyordum
-Gülme Adresteia zaten gururum yerlerde nasıl bir erkeğim ben kimse görmüyorda rezil olmuyorum
-Ben görüyorum ya emin ol yüzüne vurmaktan çekinmeyeceğim
-indir beni senin diline düşeceğime kara deliğe düşmeliydim
Onu takmayarak yürümeye devam etim hikayesi de yarım kalmıştı ne kadar onun anlatmasını beklesem de çok merak ediyordum
-Onu anlatıyordun devam eder misim?  Kim o?
Derin bir nefes aldı
-Okumayı çok severdi,zaten bu yüzden Karadeliğe fırlatıldı ya,
hiç anlamadim nasil biri kitap Kara deliğe fırlatılmasına sebep olmuş olabilir ki. Peki elini neden o kadar sıkı tuttum biliyor musun?
Kıkırda dı ama mutluluktan çok acı dolu bir  kıkırdamaydı
-Kara deliğe atıldığı sırada bende ordayım  kara deliğin içine düşmek üzereyken elini tuttum elini bırakmam için bana yalvarıyordu beni de içeri çekeceği için endişeleniyordu elini sıkı tutuyordum onu bırakmazdım o hayat dolu bir kızdı insanlar için elinden geleni yapıyordu o sonsuza dek yaşamayı hak ediyordu o benim olmayan kız kardeşim gibiydi

Kız mı ben onu erkek sanmıştım ben Eymen olarak gördüğüm için adam olduğunu düşünmüştüm ama Eolos o kızı görmüştü  üzücü bir hikayeydi o kitabı bende merak etmiştim bir anda gece olmuştu kumlar yerini yeşil çimlere bırakmıştı Eolosu sırtımdan indirdim bana döndü
-Peki sen Adresteia sen kimi gördün?
Ona Eymeni gördüğümü söylemeli miydim bilmesine gerek yoktu eğer söylersem Eymene karşı bir şeyler hissettiğimi anlayabilir di
-Ben babamı gördüm
Gözlerimi ondan kaçrıp karşıya baktım kafasını anladım der gibi salladı
-Sanki bir ara Eymen diye bağırdığını duydum da
Gözlerimi hızla ona çevirdim
-Yanlış duymuşsundur
O sırada karşımıza büyük siyah renkli bir ev çıktı Eolos la aynı anda bir birimize bakıp eve doğru koştuk Eolos hızla kapıyı itti kapı açılır açılmaz içeri girdik evin içi bomboştu sadece iki sandalye vardı bir anda Cadı Ketesin sesi duyuldu
-Hoş geldiniz oturmaz mısınız?
-Bide bunak bizimle dalga geçiyor.
Eolosa sus işareti yapıp sandalyeye oturdum omuz silkip diğer sandalyeye oturdu Cadı Ketes tekrar konuşmaya başladı.
-Bu kadar çabuk geleceğinizi tahmin etmemiştim tabi bunu Adresteia ya borçlusun çocuk
-Eolos adım daha kaç kere söyleyeceğim
Sinirli ses tonu ile konuşmuştu Ketesin onu taktığı yoktu sahi neredeydi bu kadın
-Neyse ney çocuk hem iki engelide kaldırdım anlaşmamızı unutmadın değil mi? Adresteia
-Unutmadım Ketes artık şu soruyu sorsan
Bir anda ev yok olmuştu yüksek bir binanın önündeydik insan kalabalığı vardı kurulan çemberi aştık yerde yüzüstü   yatan ölü bir kadın vardı o anda yanımda Cadı Ketesin sesini duymamla ona döndüm Eolos da onu yeni fark etmiş olacak ki yüzünü buruşturup kulağıma " geldi bizim  buruşuk" diye fısıldadı hafiften kıkırdayıp Ketesi dinlemeye başladım.
-Kadının pozisyonundan intihar ettiği düşünülüyor
İlerideki bir adamı gösterdi iyi giyinimli bir eli cebinde not defterine bakan siyah saçlı uzun boylu adam kafasını çevirmiş bize bakıyordu
-Adam birinci kata çıkıp pencereyi açıp yere para attı bunun aynısını  her katta tekrarladı ve aşağı indiğinde bunun intihar değil cinayet olduğunu söyledi bunu nasıl anladı
-Şaçmalık gidip soralım işte adama
Eolosun ileri atılmasıyla kolundan tuttum
-Soru bu Adresteia kimseyle iletişime geçemezsiniz cevabı bulunca lütfen yüksek sesle 3 defa bağırın
Bir anda ortadan kayıpolmuştu bizi ise yerde yüzüstü yatan ölü bir kadın cinayet olduğunu düşünen bir dedektifle bırakmıştı.

Adresteia#araverildi#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin