introduction

106 10 0
                                    

Ben inançlı biriydim, bazıları bunu saf olmak diye adlandırıyordu, ancak ben bu terimi sevmiyordum. Bu beni kullanılması ve üzerine basılıp geçilmesi çok kolay biriymiş gibi hissettiriyordu, ve düşüncesi bile yeterince korkunçtu.

Bu aynı zamanda benim mahvoluşum demekti çünkü, saf olsam bile, diğerlerine hiçbir zaman ona ve değerli dudaklarından dökülen her bir kelimeye inandığım kadar inanmamıştım.

Kısa bir zaman dilimi içinde, saf olmaktan çıkıp ölümcül bir çöküş yaşamıştım, çok basit olmuştu çünkü aşk tarafından kör edilmiştim. Ve haklılardı, bunu zaman uçup gittiğinde fark etmiştim. Bana bir prensesmişçesine davranacakmış gibi görünen bir çocuk tarafından kör edildim, ancak kraliyet ailesi onlara bir şeyler verenler tarafından sevilmezdi. Yalnızca onlara hayran olunurdu.

Gerçekten imrenilirdi.

Bana bir prensesmişim gibi davranan, beni kendine aşık eden adam tüm bunları benim için sonlandırdı.

O yüzündeki güzel gülümsemeyle, sarhoş bir şekilde beni caddede sürüklemeden önce, zamanında buna inanmıyordum. Yaptığı şeyler her zaman aşk dolu ve gerçekçi gözükürdü, bu yüzden ona güvendim. İnsanlar bana her zaman kişilerin gerçek renklerini belli etmesinin ne kadar uzun zaman aldığından bahsederdi. Bense beni bir otel odasına sürükleyip öpen çocuğun tüm renklerini gördüğümü düşünürdüm.

Gerçek şuydu ki, renklerinin birçoğunu görmüştüm. Ancak kırmızıyı görmemiştim, sanırım ben sadece fırtına öncesi sessizliğin renklerini görmüştüm. Fırtınayı gizlemişti, asırlardır patlamaya hazırlanıyormuş gibiydi ve ortaya çıkışı korkunçtu. Kalbimi ona adadım ve gitmeme izin vermesi için yalvardım. Boğazımdaki bıçağın nedenini açıklarken bana acıdığını belli edercesine kahkaha atmıştı. Sebep olarak ise kıskanç bir adam olmasını göstermişti.

Kıskanç adamlar sevmekten acizdi.

Kırmızı, kanayıp onun yüzünden boynumu takip ettiğinde çok geç fark etmiştim.

Sırf beni kaybettiğini hissettiği için beni öldürmüştü. Eğer o bana sahip değilse, hiç kimse olamazdı. Şimdi yalnızca acınasıydım. Acınası, inançlı biriydim. Çünkü beni sevmeyen, üstüne üstlük beni öldüren bir adamı sevmiştim.

Birkaç yıl sonra, bir kıza sığınmaya başlamıştım. Basitçe tanımlamak gerekirse güzel ve beklenmedikti. Odanın içini merak ettiğinde dört yaşındaydı, kimse orada öldüğümü bilmiyordu. Adı Torrid'di ve şimdiye kadar gördüğüm en güzel koyu renk saçlara, narin görünen teniyle uyumlu soluk mavi gözlere sahipti.

Tamamen saf ve masumdu, tıpkı benim gibi. Önemli değildi ancak bende hayranlık uyandırıyordu. Torrid otel odasında kaldığı süre boyunca benimle konuştu, çiçekler veya babasının kullandığı araba gibi basit şeylerden bahsettik. Anne ve babası, benim Torrid'in hayali arkadaşı olduğumu düşünüyorlardı ve bunu onun masumiyetine verdiler, duruma bir şey demediler. Ancak Torrid benim gerçekten arkadaşımdı. O benim tek arkadaşımdı, onu ve içinde bulundurduğu masumiyeti kaybetmeyi reddettim.

Şimdi, yıllar sonra, hâlâ Torrid'e sığınıyordum ve şu anda bulunduğumuz noktada ona eskisi kadar düşkün değildim. Yıllar boyunca, değerini hafife almıştım ve bu yüzden benden nefret etmişti.

Nasıl hissettiğini ve benden kurtulmak için kendini sayısız defa öldürmeye çalıştığını bilmediğimi düşünüyordu, ancak bu hiçbir zaman işe yaramadı. Benim gözetimim altında, beni en az beni öldüren adamı sevdiğim kadar seven birini bulana kadar Torrid hiçbir yere gitmiyordu.

Torrid şimdi yirmi yaşındaydı, ve büyürken eskiden sahip olduğu şeyleri kaybetmişti. Koyu renk saçlarının rengini açmıştı, birçoğunu kesmişti ve şimdi sessizdi; masumiyeti yıllarla beraber gitmişti. Gözlerinden biri artık mavi bile değildi. Onu gözlerine alıştırmıştım ve ben onunlayken bu onu her şeyden daha çok korkutuyordu.

Bu Torrid'i tanıyan herkesi çok telaşlandırdı, özellikle de on yaşına bastığı günden itibaren. Bu durum annesini korkutuyordu ve doktorlar ümitsizdi, her ne kadar Torrid sorunu bildiği konusunda ısrar etse de onu ve 'hayal gücü'nü görmezden geldiler. Annesi ona güzel görünmeye devam edeceği konusunda söz verdi, ve oldu da; şimdi hiç olmadığı kadar güzel görünüyordu.

Ben görünüşünü değiştirdiğimde Torrid beğenmeyi reddetti, işte o zaman kini başlamıştı. Küçük çapta tabii ki. Ben onunla birlikte kendi intikamım için önemli şeyleri yapmaya başlayana kadar bunları yapmayı reddetti. İntikamım için sevgili Torrid'imi kullanmaya başlamıştım, ve bir şeyler üzerinde kontrolünü sağlamaya çalışmadığı sürece iyiydi. Benim kontrolüm altında sayısız adamı öldürmüştü ve olayın tamamını ya da görsel detayları hatırlamıyordu, ancak biliyordu.

Öğrendiğinden beri, insanlardan daha çok uzaklaşmıştı. Çoğu zaman her gece için bir adam oluyordu ancak bu asla benim ilgimi çekmek için yeterli değildi. Hoşlandığı adamlar, benden hoşlanmıyordu ve onları içine soktuğum zihinsel oyunlardan dolayı Torrid'den de fazla uzun süre hoşlanamıyorlardı. Durum böyle olunca da, benim güzel Torrid'im için yeterince iyi olamıyorlardı ve ben de Torrid'e onlardan kurtulması için yardım ediyordum. İlk başta bunun için kendini suçlu hissediyordu, ancak bir süre sonra bunun kontrol edilemez olduğunu anlayıp kolayca vazgeçiyordu.

En sonunda, hissiz hissediyordu ve canavarlaştığını düşünüyordu. Ailesini kendinden uzaklaştırmıştı, terapilerle veya başka tedavi yöntemleriyle ona yardım etmeye çalışmışlardı. Ancak o, bana bir çözüm olmadığını biliyordu. Torrid günlerinin çoğunu apartmanında okuyarak ya da onu rahatsız eden acıyla ilgili sanat eserleri yaratarak geçiriyordu. Acının benim hatam olduğunu biliyordum, ve Torrid'i seviyordum, ancak ona basitçe sevginin getirdiği acıyı gösteriyordum. Onu koruyordum.

O benim pembe yanaklı Torrid'imdi ve ben de onun dikenden taç giyen Cora'sıydım; hiçbir şey bizi ayıramazdı.

∥ ∥ ∥

Merhaba eğer bilmiyorsanız Badlands'teki favori şarkım Control ve çok fazla dinlediğim için bu fikir doğdu.

Eğer dinlemediyseniz şiddetle öneriyorum, güzel şarkı.

Bu bir korku hikayesi olacak eğer bu tarz şeyleri sevmiyorsanız sizi şimdiden uyarıyorum.

Evvet eğer seviyorsanız (ya da sevmiyorsanız ancak yine de okumak istiyorsanız) sizi seviyorum ve umarım hikayeyi beğenirsiniz.

Bu arada eğer kafanız karıştıysa, bu hikaye çoğunlukla şeytanın bakış açısından olacak.

Ve sizi seviyorum, şimdilik bu kadar.

cora ♱ c.h [Wattys2016] (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin