Çok severken mi oldu bu izler, yoksa yalnızlıktan mı?
Saatlerce bunu düşünürken hızlıca açılan kapıya doğru baktı. Karanlıktan bir şey göremeyen genç kadın gözlerini hafifçe sıktı. Kendisine gelmekte olan kişiye karşı sakindi... Yavaşça ayağa kalktı ve o yöne doğru yürüdü. Işıklar açılınca anladı kim olduğunu...
"Ayhhh, korktum." Genç kadın kalbini tutarak karşısına dikilen genç bayana baktı.
"Nerdesin kaç saattir Efran?" Genç bayan arkadaşının omzuna hafifçe dokundu.
"Odümü kopardın Hâle. Burdayım işte, dalmışım. Ne oldu?"
"Tarık Hoca seni arıyordu, eğer hemen yanına gitmezsen çıldıracak..." Efran bir anda durdu ve cebindeki çağrı telefonuna bakınca anladı. Gözlerini büyütüp Hâle'ye döndü.
"Allahhh, kesin kesecek beni. 10 defa çağrı bırakmış. Ben hemen gidiyorum, sonra görüşürüz..."
"Tamam, görüşürüz."
Koşarak merdivenlerden inen Efran ayağını incitir.
"Ahkk, Allah kahretsin ya!" Tekrar ayağa kalkıp yürümeyi tercih eden Efran, sendeleyerek Profesörün yanına gider.
"Hocam?" Yavaşça arkasını dönen Tarık Bey, Efran'a kısık gözlerle bakar.
"Saat kaç Efran?"
"Hocam çok özür dilerim, çağrınızı duymamışım." Efran yerden kafasını kaldırmıyordur.
"Bir daha olmasın, şimdi git 507'deki hastayı kontrol et."
"Tamam, hocam." Arkasını dönen Efran kapıya doğru giderken arkasından gelen ses onu engeller.
"Haa bu arada bugün nöbetin yok. İşini bitir ve git. Yarın konferansın var unutma..."
"Teşekkür ederim Hocam..." Kapıyı hafifçe kapatıp, asansöre doğru ilerledi. Arkasına yaslanıp, gözlerinin dolmasını engelleyemedi. Kata geldiğinde hızlıca gözlerini silip, 507'deki hastanın odasına ilerledi.
Yavaşça kapıyı açıp odayı kontrol etti. Uyuyan birisi varsa rahatsız etmemek için parmak uçlarıyla girdi. Yaşlı adam uykusunun derinliklerindeydi, dosyasını kontrol ettikten sonra değerlerinin normal olduğunu gözlemledi. Serumunuda kontrol ettikten sonra odadan çıktı ve üzerini değiştirmek için odasına gitti.
Üzerini hızlıca değiştiren Efran odasından çıkacakken Hâle ile karşılaşır.
"Çıkıyor musun?"
"Evet, canım. Sen daha buralarda mısın?"
"A yok bende şimdi çıkacağım. İstersen beraber çıkalım."
"Olur, bana gideriz..."
"Tamam, canım. Sen beni aşağıda bekle geliyorum."
"Tamam."
Aşağıya inip, banka oturdu ve Hâle'yi bekledi. Saattini kontrol ederken Hâle geldi... "Hadi gidelim artık." Ayağa kalkıp, arabaya doğru yürüdüler.
********
Efran anahtarı bulmak için çantasını talan etmiştir ama yoktur. Yavaşça başını kaldırır ve gözlerinin önüne düşen kahküllerini üfleyerek çeker."Hadii Efran, üşüdüm burada."
"Off Hâle bekle biraz, burada olması..." Tam sözünü tamamlayacağı sırada açılan kapıya doğru baktı.
"Bunu mu arıyorsun küçük hanım." Kapının ardında duran Genç bayan anahtarı elinde sallıyordur. Hâle hızlıca bayana doğru yaklaşır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşler Ülkesi #Wattys2016
Romance"Gökyüzü kadar sevdim seni, kocaman..." Bunu söylerken nasıl hissettiğini biliyor muydu acaba? Onu nasıl sevdiğini ve giderken nasıl üzdüğünü biliyor muydu? Bir şarkının sözleri gibiler, düşler ülkesinde yaşıyorlar. Hayatın acımasızlıklarıyla yüzle...