Troubled Love | 8. BÖLÜM 'Murderer!'

486 9 0
                                    

Evet, bir katilin evine gidiyordum. Vay canına, yaşlandığımda çocuklarıma anlatmak için harika bir olay olacak.

Koltukta kıpırdayarak iç çektim. Sinirlerimin beni baştan aşağı ele geçirmediğini söylersem yalan olur. Hatta arabanın deri koltuğunda debelenirken birden koltuktan çıkan sürtme sesinin çok farklı duyulup beni utandırmadığını söylersem de yalan olur.

Harreh güldü. “Rahat edemedin mi?” dedi sırıtarak. Gözlerini tekrar yola kitlemeden önce bana çabucak bir yan bakış attı.

Yanaklarımın ısındığını hissettim. “Hayır, sadece… Araba beni sıktı.” diye sersemce omuzlarımı silkerek yalan söyledim.

Kafasını salladı. “Ne dersen de.”

Gözlerimi devirdim. Bu çocuğun gerçekten yardıma ihtiyacı vardı.

“Bana gözlerini devirme Utangaç kız. Unutma,” Şiddetlice çenemi yakaladı ve ona bakmamı sağladı. “Benim arabamdasın.”

Dokunuşuyla irkilmiştim. Tek yapabildiğim başımla onaylamak oldu.

“Güzel.” diyerek beni geri etti ve ellerini direksiyona geri götürdü.Pişman olacağım bir şey söylememek için kafamı aşağı eğip dudaklarımı ısırmaya başladım. Bunun yerine arabanın camından dışarıya baktım ve şu an sıcacık yatağımda olmaktan başka hiçbir şey istemediğimi fark ettim. Sapasağlam olabileceğim tek yer orasıydı.

Nihayet evinin garajı olduğunu tahmin ettiğim bir yere doğru arabayı park etmeye çalışırken artık elimden bir şey gelmeyeceğini biliyordum. Dışarıya doğru bakarken istemsizce ağzımı açık bırakacak derece bir görünüme sahip olan eve odaklandım. Etkilendiğimi söyleyebilirdim. Baktığım açıdan içerisi gerçekten çok güzel görünüyordu.

Acaba bundan sonra ne olacak diye sabırsızlıkla (!) beklerken kafamı geriye doğru yasladım ve tüm bunların nasıl birden olduğunu ve hayatımın nasıl mahvolduğunu düşündüm.

Gerçekten de hayal kırıklığı içinde olduğumu söylemezdim. Yani bunların gelişini gördüm ama bu şekilde olacağını hiç düşünmemiştim. Tüm bunların dışında başka şeyler de olabilirdi… Gece çok kötü sarhoş olmuş birinin her yere kustuğunu, bir kızın striptiz yaptığını (yargılamayın beni, bu daha önce oldu) ve bir çiftin bir yerlerde seviştiğine şahit olabilirdim ama hayır. Bunların yerine birinin öldürülüşünü izlemiştim. "Beni takip et." Kafasını merdivenlerin olduğu yöne doğru salladı.

Duraksadım.

Merdivenleri çıkarken bu saatte burada uyuyan birileri varsa rahatsız etmemek için elimden geldiğince dikkatli olmaya çalıştım.

Bu arada saat kaçtı?

"Saat kaç?" diye ağzımdan kaçtı, böyle durumlarda hep olurdu. Gerginken içimden geçenleri sesli söylerim.

"İkiyi çeyrek geçiyor. Neden?" dedi onun olduğunu tahmin ettiğim bir odaya girerken.

Durumun ciddiyetini fark ettiğimde gözlerim yuvalarından fırlayacak gibi oldu. Bu kadardı, eve döndüğümde ölmüş olacaktım.

İçimi çektim.'Hep seslimi düşünürsün sen?' Kaşlarımı çattım. Ne yani ben seslimi düşünmüştüm. 'Bi.. Bir... Bir dakika sen benim ne dediğimi duydun mu şimdi?' Kafasını evet anlamında salladı. 'Eğer eve gittiğinde ölmek istemiyorsan burada kalabilirsin.' Gülümsedim. 'Yoo dostum. Yoo.' 

YARIM SAAT SONRA 

'Herhalde burada uyuyabilirsin?' Eliyle yatağını gösterdi. Vay canına bu yatak kaç kişilikti? Gözlerini üzerimde gezdirdi. Geri adım attım. 'Tamam. Tamam. Üstüne bir şey bulmamız lazım.' Kapıya doğru ilerledi. 'Carly'nin kıyafetlerinden bir kaç parça getireyim.' Carly'de kimdi? Başımı salladım. Odadan çıktığında etrafı karanlık ile kaplayan bir oda ile baş başa kalmıştım. Bu oda fazlasıyla korkunçtu. Yatağa doğru ilerledim ve oturdum. Üstümde ki deri ceketi çıkardım. Bu kostüm ile başıma neler gelmişti böyle? Elimle eteğini elledim. Yırtık. Koskocaman bir yırtık. Lanet olsun. İçimi çektim. 'Pekalaaa..' Odaya hızla girmesi ile irkildim. Bu çocuk hem dengesiz hem ukala hem de terbiyesizdi. 'Kapıyı çalabilirdin.' Ukalaca gülmeye başladı. 'Tamam. Bir dahakine çalarım. Şimdi bunları giy. Unutma. Benim. Evimdesin.' Teker teker sıraladığı kelimeleri söylerken üzerime doğru gelmeye başlamıştı. Geri geri adımlar atarken sırtım soğuk duvar ile birleşti. Tam dibime geldiğimde durdu. 'Ben Harry.' Aşağıdan kaldırdığı elini görünce kafamı eğdim. 'İsabel.' Eli ile elimi kavradığında ürktüm. 'Harry?' Tanrım. Odaya pat diye giren kişiye baktım. Bİr kız. Hızlıca arkasını döndü. 'Vay canına. Yeni bir kız haa?' Bize doğru gelmeye başladı. Olduğum yerde kala kalmıştım. 'Oda dan çık!' Oda da sesi yankılanırken kız üzerine gelmeye devam ediyordu. 'Sana. Oda dan çık dedim Carly!' Bir kez daha bağırdı. Kız, yani Carly geri geri adımlar atarak odadan çıktı. Şaşkınlıkla Harry'e bakmaya başladım. Arkasını döndü ve bana doğru gelmeye başladı. 'Pekala. Bu gece burada kalıyorsun.' 

 *************************************

Hey, Harry.” Toby, grubun başkanı (Harry’in yanında değildi ama yakınlarındaydı) elindeki bira kutusuyla oturduğu kanepeden bağırdı.

Harry içinden kendine lanet ederken yavaşça ona doğru baktı. Ona doğru duyduğunu ve karşılık verdiğini göstermek adına başını salladı.

“İşi bitirdin mi?” Birasından bir yudum aldı, cevap beklediğinin göstergesi olarak tek kaşını kaldırdı.

Harry duraksadı. Bir şey söylemekle söylememek arasında kalmıştı. “Evet, işi bitirdim.”

Yapmacık bir şekilde gülümsedi. “İyi iş Styles.” Toby etkilenmiş bir şekilde başını salladı.

Uzun zamandır bir şeylerden etkilenmiş olmadığına Harry neredeyse emindi.

“Harry onu dizlerinin üstüne oturttuğunda, serseri hayatı için yalvarıyordu. Eğlenceliydi.” Mike içerlerden bir yerlerden çıkarak Toby’den birkaç adım ötedeki kanepeye ağırlığını bıraktı.

“Gerçekten eğlenceliydi.” Marco yüzündeki gülümsemeyle ekledi. “Parayı ödemeden defolup gideceğini düşünüyordu. Ahmak gerçekten de yaşamak için bir şansı olduğunu sanmıştı.”

“Harry onun kafasına çok kötü sıktı.” Dean bir kutu bira açarken sandalyeye oturarak ekledi.

Harry kafasını sallayarak sırıttı. Ona iltifat edildiğinde ve öldürdüğü bir adam üzerinden bu tür muhabbetler yapılmasını seviyordu. “Onunla çalışmak bir zevkti.” Kalabalıktan bir kahkaha yükselirken Harry sırıttı.

İğneleme yapmak onların ikinci diliydi, özellikle Harry’in.

Herkes gülmeyi bitirip kanepelere yerleştiğinde –Harry hariç, İsabel’den bahsetmenin zamanı olduğunu biliyordu. “Hey, çocuklar?”

Hepsi ona doğru bakıp dikkatlerini Harry’e verdiler.

“Size söylemem gereken bir şey var.” Harry dudaklarını büzerek nasıl söyleyebileceği konusunda değişik yollar düşünürken ensesini kaşıdı ve hızlıca söyleyerek tepkilerini beklemeye başladı. “Ben iş üzerindeyken bir şeyi berbat ettim.”

Toby’in kaşları çatıldı. “Berbat ettim derken ne demek istiyorsun? Onu öldürdüğünü söyledin.”

“Öldürdüm.” Diye hemen açıkladı.

“O zaman ne?” Marco da en az diğerleri kadar şaşkın bir şekilde olaya atladı.

Gözlerini devirmemek için kendisiyle savaşarak, “Biri gördü.” Dedi. Herkesin açıkça duyabileceği düzeyde sessizce mırıldanmıştı.

Sessizlik odadaki havayı doldururken Toby bir kez daha konuştu. “Biri gördü derken?”

“Biri gördü işte. O piçi öldürürken bir piliç beni gördü.” 

Troubled LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin