Yeni bölüm gelmiştir. Hikayenin devam etmesi için vote ve yorum bırakmayı unutmayın. Beğenip beğenmediğinizi anlamadığım icin hikayeyi sonlandırmak zorunda kalıcam. Umarım beğeniyorsunuzdur. İyi okumalar..
Sınavım iyi geçmişti. Sonucu az çok tahmin ediyorum. Aile geleneği olan Moda Tasarım okuyacaktım. Zaten yatkındım bu konuya. Kendi üzerimde pek kullanmasamda. Moda Tasarım okulunun tuttuğundan emin bir şekilde siteye girdim. Sonuç tamda beklediğim gibiydi. İstanbul'un en ünlü Moda Tasarım özel okuluna gidecektim. Bu benim için bi kesindi.
Okullar kapanalı bir kaç gün olmuştu. Mezun olmuştum. Artık geriye sadece o çok istediğim okula gidip kaydımı yaptırmak kalmıştı. Onu da yaptırınca her şey tamamdı. He bir de bizim okulda kim var. Serkay. Meğer oda o okulda okuyormuş. Babam biliyormuş ama söylemeye gerek duymamış. Duymaz tabii banane nerde olursa okur çocuk yani.
Kayıt olmaya gittiğimiz gün onu orada görmüştüm. Okulumuz rengarenkti. Her senede restore ediliyormuş. Nasıl bu kadar güzel ve yepyeni durduğunun sırrı buymuş. Yazın da Serkay buraya yardım ediyormuş. Gönüllü olarak. İşleri o kontrol ediyormuş. Herkes tarafından sevildiği ve güvenildiği için herkes olumlu bakıyormuş buna ve zaten herkes memnunmuş. Bunları da sağolsun canım müdürüm anlatmıştı. Okul hakkında bilgi verirken.
Rengarenk duvarlara bakarken gördüm onu. Öyle bakıyordu. Genç çocuklarda renklerin canlı durması için bi kat daha boya sürüyorlardı. Babam kaydımı yaptırmıştı. Okul müdürü arkadaşı olunca beni sattıp arkadaşıyla kahve içiyordu. Bende okulu tanımak, öğrenmek için etrafı geziyordum. Onu görünce yanına gittim.
"Selam.!"
Dedim neşeli bir sesle. İlk bir irkildikten sonra bana dönüp;
"Selam."
Dedi. O kadar dalgındı herhalde irkildi resmen. Ne kadar ciddi tavırlı biriyli böyle. Sanki düşmanıyım. Ciddiyetine aldırış etmeden;
"Ne yapıyorsun burada yardım mı, kontrol mü?"
"Her ikisi de.!"
Dedi ve tekrardan duvarı boydan boya çok güzel bir şekilde boyayan çocuklara döndü. Bu kadar ciddi ve soğuk olmasını anlamamıştım. İş üstündeyken mi böyleydi acaba diye geçirmedim değil içimden. Sana kolay gelsin diyerek etrafı gezmeye devam ettim. Yanından ayrılmadan önce sadece başıyla onayladı.Aslı'yla aynı okulda olmamız büyük avantajdı. Kimseyi bilmiyordum çünkü okulda. Serkay hariç. O da zaten hiç yardımcı olacak gibi değil. Her erkek gibi iste yakışıklı, zengin, erkek, züppe bunları birleştir al sana Serkay. Her zengin böyle olmak zorunda mı ya.!
------------
Çok güzel bir tatil geçiriyordum. Aslı ile birlikte Antalya'ya tatile gittik. Bir hafta 10 gün denizin, güneşin, kumsalın tadını çıkarmıştık. Tatildeyken Serkay aklıma gelmiyordu. Neden gelsin ki zaten. Gayet eğlenceli ve yorucu bir tatilinde ardından eve gelmiştik. Aslı'nın evinde verilen pijama partileri, uyumadan önce terasta yıldız izleme ve hayal kurma senfonileri, havuz keyfi... Tatilin geri kalanı her zamanki gibi böyle geçmişti.
Serseri abim serseriliğinden ödün vermiyordu. Hem çalışıp hem nasıl bu kadar serseri bir şekilde eğlenebiliyordu. Bi gece geç saatte bahçe kapısından içeri girerken seslendim. Benide uyku tutmamış kamelyada oturuyordum.
"Sen nasıl yorulmuyorsun.?"
Dedim şaşkın şaşkın etrafa bakınıyordu. Etraf karanlıktı. Letleri açınca beni fark etti ve yanıma geldi.
"Nasıl, nasıl yorulmuyorum.?"
Dedi anlamamış bir şekilde ve uyku uyuşukluğu ile.
"O kadar çalış sonra bide gece yarılarına kadar gez toz.! Sen kaç saat uyuyorsun.? Allah aşkına.!"
"Bünye alıştı olum benim için hiçbir şey bunlar.!"
Kendini bilmis bilmis konuşması yok mu deli ediyor beni. Kendi kendime neden soruyorsun ki ne halt yerse yesin diyordum. Bide şu oğlum kelimesi yok mu.! Deli oluyorum ona ya sanki ben onun erkek arkadaşım.! Aga falan da de istersen.! Te Allah'ım ya..
"Bana olum deme diye kaç kez daha demem gerekiyor acaba.!?"
"Tamam olum, demem bi daha.!"
Sırıtarak diyor bide ya. Gerçekten beni sinir ediyordu. Ben de geçirdim tekmeyi ayağına. Zaten zor yürüyordu birde yere düştü tam oldu. Ben kendi canımın derdindeydim. Oysa galiba sadece uyumanın. Kalkmadı yerden. Bir an endişelendim. Şuna bana bağırıyor, ağzına ne gelirse söylemesi gerekiyordu. Hatta peşimden koşturması gerekiyordu. Ne kadar koşabilecekse artık. Ama o öylece yatıyordu. Yavaşça yanına gittim. Eğildim 'abi' dedim ses yok 'abiii' dedim yine ses yok. Endişelenmiştim. Tam ayağa kalkıp telefonumu almaya gidecektim birden horlamaya başladı. "Yok artık abi yerde ne ara iyisin.!?"
Dedim sinirle aynı zamanda derin bir iç çekerek. O duymuyordu bile beni. Kaldırmaya çalıştım kalkmadı. Bende bi bardak su boşalttım kafasına. Orada yatamazdı. Birden kalktı. Korktum dövecek sandım. Yüz üstü dönüp gözünü kapadı. Hasbinallah. Kolundan tutup çekiştirmeye başladım.
"Hadi abi odana çık.!"
Ses vermiyordu ama ayaklanmaya başlamıştı. Gıcıktı mıcıktı ama onu orda bırakmazdım yani. Kalkınca koluna girdim, zor zahmet yukarıya çıkardım. Onu odasına götürüp, yatağına b*k çuvalı gibi kendini atınca bende odama geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabah Gamze'm
Romanceİyi bir hayat süren güzel bir kızın hikayesi. Güzel olduğu kadar agresif ve sinirli bir kız. Abisi ile olan tartışmaları onu en ufak şeye sinir eder hale getirmiştir. Bu sinirli kızı, yumuşak, sabırlı, sakin bi hale getirmek zor olsa gerek. Bunu baş...