Kahkahalarımız iç çekişlere dönmüşken kalkıp peçete aldım masamın çekmecesinden. Onu Aras'a verirken "Sabah nasıl girdiniz içeri?" Diye sordum.
"Hatırlarsan otoparktan girmenin yolunu bize söylemiştin."
Aras'ın dediği şey ile hatırladım, bir gün otoparktan girmek zorunda kalmıştık ve o zaman bir şey olursa bilsinler diye söylemiştim.
"Hmm, şimdi hatırladım. Peki babamlar nerede?"
Aras yüzünde ki krem şantiyi silmeden cevap verdi.
"Bizi aradılar, siz uyuyormuşsunuz, o yüzden bizi sizi uyandırmamız için görevlendirdiler."
Allah Allah, aslında babam uykumun derin olmadığını biliyordu; muhtamelen kızların kalkanayacağını düşünmüştür.
Aras elindeki peçeteyle yüzünde ki krem şantiyi silmek yerine daha çok yaydığı için krem şantiyi bulan insana saydırıp duruyordu.
Gülerek peçeteyi elinden aldım ve silmeye başladım.
Yıkamıyordu çünkü yağlı bir yiyecek olduğu için daha çok bulaşıyordu.
Aras'ın yüzündeki krem şantiyi tamamen sildiğimde kızlar Doruk Ve Ediz ile bir konu hakkında tartışıyordu.
Aras ile onların bu hararetli konuşmalarına gülerek yanlarına gittik.
Soruyu soran Aras olmuştu. "Ne oluyor bakalım?"
Deniz çatık kaşlarıyla anlatmaya başladı.
"Bu uyuz var ya," dedi "a" harfini uzatarak ve Doruk'u göstererek.
"Onun arabasıyla gideceğimizi iddia ediyor!"Doruk güldü. "Öncelikle şu tipe bak," dedi ve yüzünü gösterdi. "Bu tip mi uyuz? Her neyse. Evet, iş inada bindi kızım! Geleceksiniz, hem de babamlar sizi bize emanet ettiler."
Deniz hala kaşları çatıkken, ellerini beline koydu ve sağ ayağını öne çıkararak yere vurmaya başladı.
Şu durumda Doruk haklıydı, çünkü babamlar bizi onlara emanet etmişti. O yüzden Doruk'u savunmaya başladım.
"Deniz'ciğim babamlar bizi onlara emanet etmiş, sen babamın sözünden çıkmak ister misin ki?"
Hemen savunmaya geçti.
"Hayır ama-""Ama?" Diye sordum tek kaşımı kaldırarak.
"Tamam ya!"Dedi ve dün akşam çıkarttığı kıyafetlerini alıp banyoya gitti.
Ondan sonra sırayla Leyla, Asya ve ben gidip üzerimizi değiştirdik.
Aslında biz bir takım gibiydik, Leyla ve Ediz teknoloji konusunda, Deniz ve Doruk silah kullanma konusunda, ben ve Aras ise muhtamelen her konu da çok iyiydik. Asya hariç herkesin iş bölümü yapılırken yanında duracak kişi vardı. Asya normalde içine kapanıktı zaten ki, zamanını harita inceleyerek geçiriyordu.
Spor ayakkabılarımızı da giydiğimizde hazırdık. Herkes çekmecesinden silahını alıp beline koydu, montunu giyindi ve gizli odadan çıktık.
Doruk'un arabasıyla gelmişlerdi. Şansımıza gayet geniş bir arabaydı ki, çok sıkışmıyorduk.
Doruk sürücü koltuğuna, Ediz yanına oturdu. Bizde sırayla Aras, Asya, ben, Leyla ve Deniz olmak üzere arkaya oturduk. Asya ve Leyla sırtını yaslamadığı için rahatça koltuğa yayıldım.
Sepdos'un otoparkına girerken bir kez daha anladım, burası hayatımda gördüğüm en büyük binaydı. İçi de devasa büyüklükteydi. Binlerce ajan yetiştiriliyorken bile herkesin kendine özel odası vardı inanabiliyor musunuz? Hatta ve hatta her odada mutfaktan tutun televizyona kadar her şey vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA BİR MASAL ANLAT
Mystery / Thriller[Keşfedilemeyenlerden] O gece annemi uyuyor sanmıştım, meğer cennete gidiyormuş; haberim yokmuş... -Esila SOLMAZ. {Her hikaye bir şansı hak eder.}