Aras'ın yanıma gelirken bacağından vurulduğunu görünce yerde sürünerek yanına ulaşmaya çalıştım.
Yerde kendini duvar tarafına itmeye çalıştığını gördüm ve direk duvar tarafına yönedim.
Eğer duvar tarafında ayağa kalkıp onu arkadan çekersem daha az riskli olurdu.
Mavili'nin direk bacaklarıma sıkmaya çalıştığını görünce ayağa kalktım ve koştum.
Yaklaşık 5 saniye sonra duvarın arkasında formamdan kestiğim kumaş parçasını Aras'ın bacağına sarıyordum.
Kumaşı sıktığımda artık benim de bizimkilere destek verme zamanım gelmişti.
Bunlar nasıl cephane alıyorlardı yanlarına Allah aşkına? Bitmiyordu bir!
Aras'ı güvenli bir yere oturttuğumdan emin olduktan sonra acil çıkış merdivenlerine yöneldim elime bir silah alarak.
Ne olur ne olmaz sonuçta, öyle değil mi?
Acil çıkış merdivenlerinden yukarı ikişer ikişer çıkarak Sepdos'un terasına ulaştım.
Aşağıda her kattan savunma vardı fakat kimse yerini bırakıp buraya gelememiş olmalıydı.
Terasta bulunan acil durum silahlarından birini alarak nişan aldım.
Sağdan başlayarak herkesi sağ elinden vurmaya başladım.
Sağ ellerinden vuruyordum çünkü silahı sağ elleriyle tutuyorlardı.
Sıra Mavili'ye geldiğinde bir şey dikkatimi çekti.
Mavili solaktı.
Onu da sol elinden vurduğumda hepsi şaşkın şaşkın etrafına bakıyordu.
Kendilerini vuran şahsı -yani beni- göremediklerinde ise hepsi koşarak kaçmaya başladı.
Onların uzaklaşmasını fırsat bilerek hemen Aras'ı bıraktığım yere geri döndüm, çok kan kaybetmiş olmalıydı.
Aras'ı bıraktığım yerde bulduğumda rahatladım. Sonra kimsenin yaralanmadığından emin olmak için odada ki herkese göz gezdirdim. Neyse ki yaralı yoktu.
Pansuman setini alıp Aras'ın bacağına pansuman yapmaya başladım.
O sıra da yanımıza gelmeye başlamışlardı.
Ediz ve Doruk yanımıza nefes nefese ulaştıklarında Ediz Aras'la dalga geçmeye başladı.
"Noldu lan hemen vuruldun mu?" Dedi alayla sırıtarak.
Ona cevap olarak "Ben o minik düğmeye basmasaydım vurulan ben değil, hepiniz olacaktınız Bay ikiz." Dedi.
O sırada yanımıza gelen kızlar Aras'ın Ediz'e dedikleriyle gülerken Ediz Aras'ın koluna yalandan bir yumruk attı.
Babamlar soğuk kanlılık ile yanımıza geldiğinde Ediz ve Doruk Aras'ın yürümesi için kaldırdılar ve destek verdiler.
Bizde babamla toplantı odasına gidiyorduk.
Her saldırıdan sonra bir toplantı yapılırdı ve saldırı hakkında bilinenler anlatılırdı.
Anlatma sırası ise... şimdilik bendeydi.
•••
"Evet, düşmüştüm ve Aras ile birlikte hava almaya çıkıyorduk. Tam çıkacakken saldırı başladı."
Tuna Bey kafasını anlayışla salladı.
"O zaman bize mesaj vermek istiyorlar, çünkü eğer gerçek bir saldırı olsaydı senin onları görmene kalmadan yaparlardı bunu."
Dedikten sonra odadan çıktı.
"11 kişilerdi ve Tuna Bey'e katılıyorum. Çünkü Aras'ı ve beni kafamızdan bile vurabilirlerdi. Aralarından biri benim bacaklarımı vurmaya çalıştı. Yani amaçları mesaj vermek."
Sepdos'un müdür yardımcısı da verdiğim bilgilere ekledi.
"Ayakkabıları kendilerinin değildi, koşarlarken birinin ayağından çıktı. Bir yerden çalmış olmalılar ki onlara büyük geliyordu."
İşte buna dikkat etmemiştim. Ozan abi izin isteyerek bizi odamıza gönderdi.
Odaya girdiğimizde herkes çok yorgun ve düşünceliydi; herkes yapacakları diğer hamleyi bekliyordu.
Önde Aras'ı kollarından tutan Doruk ve Ediz, arkalarında Leyla ve Deniz, onların arkasında ise ben ve Asya odamıza girdik.
Doruk ve Ediz Aras'ı koltuğa oturttururken kızlar ve ben mutfakta ki bar sandalyelerine yerleşmiştik.
Asya bu gergin ortama dayanamadı ve tabir-i caizse motorunu ısıtmaya başladı.
"Ay! Yeter bu kadar gerginlik! Geldi geçti işte, geri dönün hayata!"
Biz Asya'ya gülerken o da tebessümle bize bakıyordu.
İstemeyerek de olsa uyumamız gerektiğini onlara söyledim.
"Haydi millet, herkes uykuya!"
Onaylamayan mırıltılar çıkartarak yatak odasına ilerleseler bile eğer uyumazlarsa sabah çok zor uyanacaklardı.
Tam odaya girecekken kapı açıldı ve içeriye Güven abi girdi.
"Esila'cım bunu Aras'a verir misin acil çıkmam lazım."
Kafamı sallayarak elinde ki değneği aldım ve Aras'a verdim. Teşekkür ettiğinde yanından ayrıldım, pijamalarımla banyoya gittim ve üzerimi giyindim.
Banyodan çıktığımda mutfağa gittim. Aras su içiyordu. Bende dolaptan bir bardak aldım ve onun aksine ılık su doldurdum.
"Hasta olacaksın, soğuk su içme." Dedim gülerek.
"Teşekkür ederim Esila."
"Ne konuda?"
"Hayatımı kurtardığın için teşekkür ederim. Yani... sen yardım etmeseydin-"
Ona sarılarak onu susturdum.
Bazen hayat değersizleşebiliyordu ama o zaman da hayatı değerli kılan sevdiklerimiz oluveriyordu. Hayat her halukârda değerliydi, insanlara kalan tek şey ise hayatın değerini bilmekti.
Bölüm kısalığı için özür dilerim, hastanedeydim ve fazla yazamadım.
Sizleri seviyorum! ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA BİR MASAL ANLAT
Mystery / Thriller[Keşfedilemeyenlerden] O gece annemi uyuyor sanmıştım, meğer cennete gidiyormuş; haberim yokmuş... -Esila SOLMAZ. {Her hikaye bir şansı hak eder.}