B.B.M.A. 2

35 9 2
                                    

"MAVİLİ'DEN."

Tüylerim diken diken olmuşken babam bana endişeyle bakıyordu.

Direk annemin katilinden diyemem ya?

"B-baba hemen aşağı inmeliyiz, hemen!"

Babam ne olduğunu anlamasa bile bileğimden tutarak beni merdivenlerden aşağı indirdi.

Tam parke parasını kaldırmış gizli bölmeyi açıyordum ki, birden babamın koluna kurşun saplandı.

Babam acıyla inlerken kimin yapmış olacağına bile bakmadan parkenin altında ki kırmızı butona bastım ve babamı içeri çekerek kapıyı hemen kapattım. İçeride ki kırmızı butona bastığımda ise, kapıyı içeriden kilitlemiş oldum.

Babamı sandalyeye oturttum, ilk yardım çantasını ve telefonu alıp babamın yanına gittim tekrar.

Telefonla ilk Güven abiyi, sonra Ozan abiyi aradım ve sonra babamın koluna pansuman yaptım.

Kimin yaptığını bilmiyordum ama kesinlikle iyi bir nişancı değildi.
Çünkü omzunun yanından geçmişti kurşun, ama yine de yaralamıştı.

Odanın diğer kapısı tıklatıldığında yerimden sıçradım, aynı sabah ki gibi.

Sonra "Esila, biziz. Ozan ve Güven." Diyen Ozan abinin sesini duymamla rahatladım. Çok korkmuştum, yine.

Gidip kırmızı düğmeye bastım. Böylece kapı açılmış oldu. İçeri girdiler ve hızlıca kapıyı tekrar kilitledim.

"Ozan abi, babam yaralandı, ama elimizde iki tane bilgi var."

Ozan abi alnını kaşıdı ve bakışlarını bana çevirdi. O sırada Güven abi babamla konuşuyordu.

"Annemin katili, dudak okuyabiliyor, ve babamı yaralayan kişi -ki bu bence annemin katili- düzgün nişan alamıyor."

Kutuyu unuttuğumu hatırladığımda tekrar konuştum.

"Bir de, sabah kapı da bir kutu vardı."

Kaşlarını kaldırdı. "Nerede peki? Ha birde, aferin Esila. Dikkat etmen çok iyi."

Dudaklarımı birbirine bastırdım, gözlerimle babamları gösterdim.

Şu anda açmış kutuya bakıyorlardı.

Dört büyük adımda yanlarına ulaştığımızda içinde ne olduğunu sordum.

"Geçmiş olsun yazıyor Esila'cım. Yani öğrenmiş oluyoruz ki kutuyu bırakan ve babanı yaralayan kişi aynı. Planlı yapılmış bir iş çünkü bu."

Korkuyla dudağımı ısırdım. Kesinlikle, tehlikedeydik.

Babamın acı eşiği yüksek olduğundan çok üzerine gitmedik.

Aklıma kızlar gelirken dudağımı ısırdım. Onları aramayı unutmuştum.

Telefonu babamın oturduğu sandalyeden aldım ve kızların ev telefonunu aradım.

Uzun bir çalıştan sonra açıldı.

"Alo, kızlar ne yapıyorsunuz?"

"Ay Esila aklına gelebildik sonunda yani!" Konuşan Asya idi.

"Ya Asya bırak nispet yapmayı, silahlarınızla bize gelin. Aşağıda ki kapıdan gelin ve dikkatli olun."

"Hii! Ay ne oldu Esila? İyisiniz değil mi?" Of Asya of!

"Bak Asya'cığım. Acilen bize gelmeniz gerekiyor. Anladın mı? Çabuk olun!"

"Tamam kız kızma, geliyoruz."

BANA BİR MASAL ANLAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin