•SD-3•

32 5 1
                                    

Multimedya:Twenty One Pilots-Ride
Ryan'a bütün olanları anlattıktan sonra oluşturduğu yüz ifadesi hiç beklediğim gibi değildi. Beni oldukça normal ve sakin karşılamıştı ki sanırım bunu üzülmemem için yapmıştı.

Tekrar üzüntülerimi hatırlamam ile üzerime kocaman bir hüzün çökmüş, o az önceki Makaronunu yemeye sabırsızlanan mutlu kızdan eser kalmamıştı.

Bilekliğimi tırnaklarım ile parçalara ayırmak üzereydim ki Ryan'nın oturduğu yerden kalkıp bana sarılmaya çalışmasıyla Bilekliğimi rahat bıraktım.

" Ne yapıyorsun?"

" Sana sarılmaya çalışıyorum,bir insan üzülünce ve mutlu bir insan ona sarılırsa mutluluk üzgün olan insana yayılabilir."

Şirin teorisine karşı burukça gülümseyip sandalyeden kalktım ve kollarımı onun omuzlarına sardım. Onun hakkında hiç bir şey bilmemem umurumda değildi,şu an bu ana çok ihtiyacım vardı.

" Eminim ki arkadaşın senin o ünlüye onun için sarıldığını duysa çok mutlu olurdu."

Fısıltıyla karışık cümlesi teselli gibi yüreğime dokunmuştu.

" Neyse benim gezecek çok yerim var Makaron'u paket yaparsan sevinirim."

Başını onay verircesine sallayıp Makaronumu alıp gözden bir süreliğine kayboldu.

Gittikçe düşüncelerimin içinde boğuluyordum, hayatımı kurtarmaya yeltenen hiç kimsecik yoktu. Boğazıma aklıma gelen anılar kaçıyor yavaşça ölüyordum sanki...

Ryan elinde içinde Makaronun bulunduğu koli ile gelince kendimi toparladım ve gülümsedim.

" Teşekkür ederim her şey için"

Gülümsememe karşılık verip el salladığında Kafeden çıkışımı yaptım.

* * *

''Affedersiniz bayım,izninizle vaktinizi kısa bir süreliğine alıp soru sormak istiyorum size.''

Neden mi kraliyet ailesin deymişim gibi konuşuyordum?

Eğer şu an tamda benim olduğum durum içinde olsaydınız beni çok iyi anlayacağınızı düşünüyorum.

Adamın eski roman halkı kıyafetlerinden tutup, uzun gür beyaz sakalından mı bıraksam bilemedim doğrusu. Bugün 31 ekim cadılar bayramı da değildi,telefonumda tarihe bakmıştım ve kesinlikle tarih ekimden oldukça uzaktaydı.

11 Mayıs 2016..

Adamın ciddi bakan yüzü bana doğru döndüğünde bir an  eski zamanlarda olduğu gibi, beni idama götürecek zannetmedim değil.

'Belkide adam İngilizce bilmiyordur o yüzden sana öyle garip garip bakmıştır.' diyen iç sesimle beraber derin bir nefes aldım. Hem neden bu kadar abartıyordum ki bu anı?

''Tabi sorabilirsin.''

İngilizcesi yamuk ve tiz bir ses bakışlarımı yerdeki çimenlerden ayırmama sebep olduğunda nefesimi tuttum. Gülmemem lazımdı... Adamın tiz sesi dışarıdan görünülen adamdan kilometrelerce uzaktı ve bunu hiç mi hiç beklemiyordum.

En sonunda dayanamayıp ağzımdan bir kahkaha kopunca adamın bakışları dahada koyulaştı,gözlerindeki o ışık tüylerimi diken diken etsede gülmeme engel olamıyordum.

Ta ki adamın yüzüne tükürdüğümü fark edene dek...

Romalı adam benden uzağa gittiğinde kendi halime içten içe ağladım.Benim sayemde Yunanlar Türk insanların terbiye kurallarını bilmediğini zannedecekti.

Seyahat Defteri #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin