Chapter 7 » Karanlık yaklaşıyor

319 46 62
                                    

Tam olarak kaç saat oluyordu onu aramaya başlayalı? Ya da kaç yüzyıl?

Lay geçen sürenin miktarını bilmiyordu. Umursamıyordu da. Duyguları endişe ile o kadar doluydu ki merak için bir adımlık yer bile kalmıyordu. Aurora'ya bir şey olabilme ihtimali bu kadar yüksekken, onu yeterince koruyamadığını düşündüğü için de vicdan azabı çekiyordu.

En son baktığı odadan da sinirle çıktığında genç kral sırtını koridordaki pencerenin pervazına dayayarak soluklandı. Koşturmaktan nefes nefese kalmıştı. Ciğerleri yanıyor, alnında ince bir yol oluşturan ter boynuna doğru süzülüyordu. 

Sarayın 4. katından 1. katına inene kadar her yere bakmıştı. Tüm odaları dolaşmış, pencerelerden bahçeleri de kontrol etmiş buna rağmen kızı  bir türlü bulamamıştı. Lay artık onun kaçırıldığına adı gibi emindi. Umutsuzluk ve karamsarlık üzerine bir sis gibi çökerken Aurora'yı arama ekibi oluşturmak için yaslandığı pencereden doğruldu. Tam adım atmaya niyetlenmişti ki koridorun karşı ucunda onu gördü.

Kahkahasının neşeli tınısını her yere saçan Aurora'yı. Hevesle Jaehyun'a birşeyler anlatıyor, sonra da arada duraksayıp gülmeye başlıyordu. Üstelik Lay onu aramak için bu kadar darmadağın olmuşken yapıyordu bunu. 

Avını yakalamak için atağa geçmiş bir sırtlan gibi yerinden fırlayan genç kral birkaç adımda Jaehyun ile Aurora'nın karşısına dilikmişti. Jaehyun kralı hemen fark edip hızlıca selam verirken, Aurora krala çarparak neden sonra fark etti Lay'in varlığını.

Lay kızın kolunu sıkıca tuttu ve Jaehyun'a döndü. "Bizi yalnız bırak." derken ses tonu bir bahçedeki tüm bitkileri soldurabilecek düzeydeydi.

Genç muhafız ikiletmeden kralın verdiği emri uygularken, Yura şaşkınlıkla Lay'e döndü. "Neden gönderdin onu?" diye sordu. Ardından genç kralın bir mengene gibi sıktığı kolunu işaret etti. "Kolumu acıtıyorsun."

Lay kızın kızaran koluna göz ucuyla baktı. Onun canını yaktığını fark etmemişti bile. Parmaklarını gevşetti fakat kızın kolunu bırakmadı. "Neredeydin?" diye sordu öfkeyle.

Sinirden kaşları çatılan Yura derin bir nefes aldı. Canı yandığı yetmezmiş gibi bir de psikolojik olarak sorgulanıyordu şu an. "Sanane." dedi krala utanmazca. Eğer bir cevap alınmak isteniyorsa o soru güzellikle sorulmalıydı. Fiziksel zarar ve yüksek ses tonu ile değil. "Nerede olduğum seni ilgilendirmiyor."  

Yura bu cümleyi kurar kurmaz söylediğine pişman oldu. Lay şimdi çok daha öfkeli görünüyordu. "İlgilendiriyor." diyerek anında karşılık verdi Lay. Aurora'nın kendi avucuna hapsettiği kolundan tutarak kızı nazikçe kendine çekti. "Senin yaptığın her şey beni ilgilendiriyor."

Yura derin bir nefes aldı. Söyleyecek bir şey bulma konusunda güçlük çekiyordu şu an. Bu ne demekti? Vakit kazanmak adına bir şey söylemek yerine kolunu silkeleyerek kralın tutuşundan kurtulmaya çalıştı ama tüm çabaları boşa çıkıyordu. Lay önceki gibi acıtan bir şekilde olmasa da hala kendi kolunu sıkı sıkı tutuyordu. Fakat bu zarar amaçlı değil de daha çok sahiplenici bir tutuştu.

Yura en sonunda pes ederek bakışlarını kaldırıp kralın çakmak çakmak olmuş gözleri ile buluşturdu. "Neden yaptığım her şey seni ilgilendiriyor?" diye sordu.

"Çünkü..." dediği sırada birden bire sustu Lay. Çünkü ne? Ne söyleyebilirdi ki kıza? Çünkü seni merak ediyorum. Çünkü senin için endişeleniyorum. "Çünkü ben kralım." dedi en sonunda. Ardından kızın kolunu hızlıca bırakıp ilerledi ve koridorun sonundaki muhafızların yanına ulaştığında kızın da duyabileceği şekilde gürledi. "Bundan sonra Aurora'nın her yaptığını saat başı bana rapor edeceksiniz!"

Lost Century • Lay •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin