Chapter 18 » Zor kararlar

228 29 22
                                    

Medya: ♥

Tüm öfkesini içinde taşıyan genç kız adım atmayı bırakarak hızlıca etrafını taradı. Aradığı kişi ilerideki avluda talim yapan askerlerin arasında olmadığına göre arka bahçede günlük devriyesini yapıyor olmalıydı. Gerisin geri dönerek oraya ilerledi bu sefer de.

Az önce yaşadığı olaya hala inanamıyordu. Dahası Ryu'nun aşkından geberse bile kendisine gelmeyişinin sebebinin az önce yaşadığı olayla ilgisi olmasına hiç inanamıyordu.

Arka bahçede yalnız başına bir ileri bir geri giden Ryu'yu gördüğünde aniden duraksadı. Genç adamın nadiren gördüğü üzgün yüzü içini parçalamıştı Wendy'nin. Aptal diye mırıldandı genç kız içinden. Budala.

Ryu, Wendy'nin içinden söylediklerini duymuşçasına başını kaldırıp genç kıza baktı. Sözsüz bir iletişim iki aşığın bakışları arasında gidip gelirken çakmak çakmak olmuş gözleri ile galip gelen Wendy olmuştu. Ryu bakışlarını kaçırmak zorunda kaldı.

Genç prenses aralarında kalan mesafeyi de kapatıp Ryu'nun tam karşısına dikildi ve "Bu yüzdendi değil mi ısrarla beni reddedişin?" diye sordu.

Ryu anlamayarak bakınca devam etti. "Ren'in bana olan aşkını diyorum. O beni sevdiği için geri çekildin değil mi?"

Genç şövalye sıkıntıyla yerinde kıpırdandı. Ne söylerse söylesin Wendy inanmayacaktı. Herşeyi anlamış ve cevabını bildiği bir soruyu sormaya gelmişti. Hayır. Aslında sevdiği kadın hesap sormaya gelmişti. Ateş kıvılcımı gördüğü gözleri bunu gayet net bir şekilde belli ediyordu. Bu yüzden "Evet." diyerek yanıtladı Ryu lafı dolandırmadan.

Wendy Ryu'nun kıvrak zekasına bir kez daha hayran olurken netliği karşısında kalakalmıştı. Buraya gelirken ona söyleyeceği, yüzüne vuracağı birçok şeyin provasını yapmıştı aslında kafasında. Fakat şu an beyni bomboş bir levha gibiydi.

Ryu ve Ren'in kardeşten öte olduklarını biliyordu. Bu yüzden sevdiği adamın hareketlerine bir parça olsun hak verebilirdi lakin kızdığı şey Ryu'nun bir sebep bile göstermemesiydi. Senden vazgeçmemin sebebi seni sevmemem değil, Ren'in seni sevmesi deseydi eğer genç kız çoktan Ren'in kafasındaki yanlış anlamaları düzeltir, yoluna bakardı.

Ama Ryu tüm bunları kendine sakladığı için zavallı Ren bir yıl boyunca Wendy'nin kendisini sevdiğini düşünmüş, görev boyu evlenecekleri hayaliyle yanıp tutuşmuştu. Wendy nereden bilebilirdi ki iyi niyetli hareketlerinin onun kafasında böyle bir algı oluşturacağını. Az önce onu reddedip tüm gerçekleri söylediğinde kendini resmen erkeklerle oynayan kötü kadın gibi hissetmişti ve bunların hepsi Ryu yüzündendi.

Belki de ondan vazgeçip Ren ile birlikte mutlu mesut yaşamalıydı Wendy. Ryu anlaşılması zor biriydi, tek başına hareket ederdi sürekli ve...

Genç kız düşüncesinin devamını getiremeden tekrar sevdiği adamın gözlerine baktı. Ağlamak üzere gibi hissediyordu. Söylemek istediği çok şey vardı ama söyleyecek mecali kalmamıştı. Usulca geldiği yöne döndü sadece ve yavaşça yürümeye başladı.

Ryu ise şaşkındı. Wendy'nin kızmasını, bir kaç bir şey haykırmasını beklerken kızın tam tersi davranışları kafasını karıştırmıştı. Emin olduğu tek bir şey vardi ki o da Wendy'i gerçekten incittiğiydi. Ani bir kararla giden kızın arkasından koştu ve tam karşısına geçmesiyle ona sımsıkı sarıldı.

Genç prensesin küçücük bedeni göğüs kafesinde kaybolurken onun vanilya kokan saçları yüzünden ne diyeceğini unutmak üzereydi fakat tüm dikkatini geri toplayıp "Özür dilerim." diye fısıldadı kıza. "Gerçekten özür dilerim Wendy. Her şey için."

Wendy geri çekilip Ryu'nun yüzüne bakmak istedi fakat genç adam buna izin vermedi. Henüz söyleyecekleri bitmemişti ve eğer Wendy'nin yüzüne bakarsa söyleyemeyebilirdi.

"Biliyorsun ben ailemi küçük yaşta kaybettim. Ren de öyle. İkimiz birbirimizin ailesi olduk ve ne yazık ki ikimizde aynı kadına aşık olduk. Ren benden biraz küçük biliyorsun ve karakteri benden daha konuşkan. Bana seni sevdiğini söyledi ve o an yıkılan dünyamı tahmin bile edemezsin. Çok üzülmüştüm çünkü bende seni seviyordum. İkinizi de kaybetmeden bu işin içinden nasıl çıkacağımı bilmiyordum. Ren'i karşıma alsam onu bir daha göremeyebilirdim. Ama seni görebilirdim. Bu yüzden seni karşıma aldım. Ren ile birlikte olmayı seçersen saygı duyup kalbim acısada yine yanında kalacaktım. Aklıma başka birşey gelmiyordu..."

Wendy aniden geri çeilip Ryu'nun sözünü kesti. "Seni bu kadar severken nasıl Ren'in teklifini kabul edeceğimi düşünebilisin."

"Kabul etmeyeceğini umuryordum zaten fakat Ren'in bunu senden bizzat duyması gerekiyordu. Ona bu fırsatı çok görmemeliydim. En azından şimdi gönül rahatlığı ile seninle birlikte olabilirim. Sonsuza dek."

Wendy Ryu'nun "Sonsuza dek." cümlesinin üzerine keyifle gülümserken genç adam kızın tek elini tuttu kibar bir şekilde. "Bir daha bu eli bırakmayacağım. Abin gövdemi kurtların önüne atsa bile."

Wendy Ryu'nun göz kırpışına gülümsedi. Abisi bilakis memnun olacaktı. Biliyordu genç kız.

***

Yura Lay'in avucundaki kendi eline bakıp gülümserken temiz gece meltemini içine çekti. Yemek sonrası akşam yürüyüşleri gerçektten iyi geliyordu bünyesine. Burayı seviyordu gerçekten. Hatta çoğu zaman dünyadan bile daha fazla.

Diyarın fantastik ile gerçeklik arasındaki duruşunu, modern ile tarihi dokuların karşımını, edindiği dostları ve Lay'i...

Burayı bırakıp gitmek istemiyordu ve çok az zamanı kalmıştı. Aldığı kararla Lay'e döndü ve duraksadı. "Burada kalsam, geri dönmesem olmaz mı?" diye sordu.

Lay aniden gelen soru karşısında afallamıştı ama düşünecek bir şey de yoktu. "Olmaz." dedi net bir ses tonuyla. "Geri dönmelisin."

Yura ısrar etti. "Neden ama?"

Lay bakışlarını kaçırdı ve konunun kapandığını gösteren bir tonda yanıtladı. "Öyle olması gerekiyor."

Yura kaşlarını çattı. Pekala. Bu kalbini oldukça fazla yaralamıştı. Lay'in bir saniye olsun düşünmeyişi ve direk reddedişi... Kırılan kalbi ve incinen gururu yüzünden genç adamın elini bıraktı hızlıca ve saraya geri döndü. Yalnız kalmak istiyordu tam anlamıyla.

***

Lay aradığı kişiyi bulmasının üzerine adım atmayı bırakarak, parlak ve berrak gecenin meltemini sarayın içerisine taşıyan büyük fransız kapıların ardındaki kıza baktı.

Her zamanki güzelliği ile yıldızları kıskandırırcasına ışıl ışıl parlıyor, geceye meydan okuyan gözleri hüzünle semalarda dolaşıyordu. Adımlarını genç kıza yönlendirirken onun mutsuzluğunun sebebi olduğu için bir kez daha lanet okudu kendisine.

Ne yapmalıydı?

Onu teselli mi etmeliydi? Yoksa özür mü dilemeliydi?

Geldiğini fark eden Aurora tüm vücudu ile ona dönünce tüm direncinin yerle bir olduğunu hissetti. Neredeyse onu göndermekten vazgeçecekti. Kendisinin kayıp yüzyıla ait bir kral, kızın ise 2016 yılına ait sıradan bir üniversiteli olduğunu unutmak üzereydi.

Aurora'nın ülkesindeki tüm kadınları kıskandıran güzelliğine dalmışken, bembeyaz pamuk şekeri andıran narin yüzünün sağ tarafına dokundu zarifçe. "Seni seviyorum." diye fısıldadı.

Kız duyduğu cümleye önce şaşırmış, sonra da memnuniyetle gülümsemişti fakat Lay onun ümitlenmesini istemiyordu. Buraya ait değildi çünkü. Kalbinin acısıyla "Ama..." diyerek devam etti. "Sen gerçeksin."

***

Son iki bölüm :D

Lost Century • Lay •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin