Merhaba arkadaşlar! Ben, Semiha. Okurlarıma Karenkler diye hitap edeceğim. Yazdığım ilk kitap değil, bunun gibi kitaplar yazıp hepsini sildiğim doğrudur. Bu sefer özene bözene yazarak size bir kitap sunacağım💫
Bölümleri, sizi bekletmeyecek şekilde yayımlayacağım. Kitabımda +18 küfürler bulunmakta. Bunlar;
Orospu çocuğu/piç/yavşak tan ibaret küfürlerdir. Yetişkin bölümüne tik koymamdam anlayabilirsin. Bu kitabın;
Tüm hakları saklıdır.
Şimdi ise sizlere başrol oyuncumuz Mira Yılmaz'dan bahsetmek istiyorum ❤
Ad VS Soyad: Mira Yılmaz
Yaş: 23Ailenin tek çocuğu olmasına rağmen;
babası tarafından dışlanmış, annesi tarafından 2.planda olan bir genç kızdır. Babasının kararları sonucunda lise mezunu olup, üniversiteye devam etmemektedir. Babası büyük marka sahibi olan holdinglerini, kızının üzerine yapacağı sözlerini tutmamış, Mira anne ve baba parasını harcamak zorunda kalmıştır. Babası okulu bıraktıktan itibariyle, herzaman onun bu işi yapamayacağını, ancak; öldükten sonra holdinglerin Mira'nın üzerine kalacağını dile getirmiştir.Mira'nın tek istediği, sevilmek olmuştur. Bu isteği doğrultusunda devam ediyor, babasına ne zaman ondan nefret ettiğini söylerse söylesin onu sevmeye devam etmektedir.
ŞARKIYI SÖYLEDİĞİM YERDE AÇARSANIZ SEVİNİRİM.
KEYİFLİ OKUMALAR.
Nasıl birşeydir kader? Sözlükte ki anlamıyla bir midir? Bir insan kendi kaderini kendisi çizer. Bunun için cetvel kullanamaz. Ben kendi kaderimi yazıp, silgiyi kullanan bir insanım. Dışardan şımarık bir zengin züppesi gibi göründüğüm doğrudur. Peki size soruyorum. Hanginiz dışardan göründüğünü kadar iyi/kötüsünüz? 'El alem ne der?' sözü kadar duvarları yüksek bir hapishane var mıdır? Yoktur.
Kaderin de renklerin olduğuna inanırım ben. Kendi kaderimizi renkten renge göre yaşadığımızı farzederim. Fakat! Benim tek bildiğim renk; gri. Ne iyi, ne kötü. Ne dışardan görüldüğü kadar mükemmel, ne içimden görüldüğü kadar müthiş. Ne mutlu, ne mutsuz. Hissizleşmişseniz artık, kaderinizin rengi gri'dir. Buna siz karar verirsiniz, kendi renginizi kendi tonlarında siz yaşatırsınız..
Kuş cıvıltıları, yatağıma vuran güneşin sıcaklığı, havuz başında kahvaltı yapan kızların sesi, telefonuma gelen mesaj bildirimi.. beni uyandırmaya yetmişti. Göz bandını önümden çekip, yastığımın altında ki telefonuma baktım. 1 yeni mesajın olduğunu gördüğümde hemen açtım.
KİMDEN: YAĞIZ
Acil konuşmamız lazım.
Bu mesaj beni meraklandırmaya yetmişti. Sevgilim, Yağız. Tam dört sene çıkıp, en az dört ay ayrı kaldığım sevgilim. Saate baktığımda ise 13:22 olduğunu gördüğüm an zıpladım yerimden. Hızla dolabımı açıp beyaz uzun elbisemi giymek için yatağa fırlattım. Banyoya geçip dişlerimi fırçalamaya başladığımda ise kapı sesi ve kızların kıkırdama seslerini duydum. Sabah sabah kulaklarımı dolduran bu ses beni sinirlendiriyordu doğrusu.
Sabahları bu evde gözünü açtıkları %100 kanıtlandı ve onaylandı.
"Ay bi uyanmadın." dedi Nilay yatağıma öküzleme atlayarak. O bezmiş sesi, uzun zamandır beni beklediklerini ifade ediyordu. Ağzıma garagara yapıp, banyodan çıktım. Sadece yüzlerine bakmakla yetindim.
Onlara söylesem, Yağız ile buluşacğımı.. kafamı duvara sürtüp kıvılcım çıkartırlar. Yaparlar yani biliyorum. Hiçbir zaman sevmedikleri, büyük bir terim ile sevemedikleri kişidir Yağız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİN RENGİ
Romance"Neden?" diye sordu. "Neden böyle üzülür insan?" "Çünkü." dedim. "Çünkü kaderini çizerken cetvel kullanamazsın."