"Kurallar"

72 12 3
                                    

Bölümün ilham kaynağı şarkı ile...

Kalem tutan ellerine sağlık d nokta g nokta ama bu gizem fazla değil mi? İtici dozda olan merak duygumdan dolayı sahipsiz bırakılmış kağıdı 7 kere katlayıp zaten fazlası mümkün değil cebime attım. Uyumadan önce bununla uğraşırdım belki, elime ne geçecekse...yaklaşık beş dakika içinde mekandan ayrılıyoruz. Diğerlerinden bambaşka bir yöne giden bir yola sahiptim ve bunun için şanslı hissetmemek mümkün değildi. Günün artılarını ve eksiklerini burada birbirine ekler elimdeki sonuca göre cezalar veya ödüller verirdim kadere. Zaman kaybetmeden hızlı adımlar eşliğinde başlıyorum kader matematiğine. Bugün tam harika sıfatını kazanacakken amazonların bağrından koptuğunu düşündüğüm aniden bastıran yağmur, kıyafetlerimle denize atlamışım etkisi yarattı. Ben duraklara sığınmaktan yoruldum canına yandığımın şehri ani hava değişikliklerinden yorulmadı.

''Kalbimi kırıyorsun taşı toprağı altın İstanbul, kalbimi'' diye kara bulutlara doğru haykırdım.

Gerçi neden kızıyorsam senin de anın anını tutmaz Hazal, dinime küfreden Müslüman olsa durumları kısaca, biliyorum sen de can taşıyorsun buzdolabı değil lakin bencillik sınırlarını ihlal etmemeni rica ediciğim. Adımlarım azami hızı aşmış ve çoktan oluşmuş gölcüklerden düzinelerce damlalar sıçratarak rotasına yöneldi. Koşarken bir zil sesi duydum, aklıma bisikleti getiren bu ses beni yanıltmadı.  Tekerlekler bana doğdu döndükçe gelen şahısın yüzü de belli oldu. '' Ben bunu nerden tanıyorum'' adlı listeden kopup yola koyulmuş ve buralara kadar zahmet etmiş.

''merhaba gereksiz işler müdürü''

Az önce bahsettiğim listeden çıkışını veriyorum.  Sabah durakta karşılaştığım manyak ve ötesi.

'' sanada merhaba bozuk navigasyonlu insan'' boş bakışların getirdiği kurduğum cümleyi açıklama hissi ile ''telefondaki arkadaşına yanlış konum bildirmiştin ya ona göndermeydi'' açıklamasında bulundum

'' her türlü tebrik ederim çünkü telefondaki kız arkadaşımdı.''

"cinsiyetini sormadım''

homurdanmalar,homurdanmalar,homurdanmalar...

''farkındaysan zatürreye yol açacak bir havada anlamsızca dikiliyoruz burada genç adam''

''neden bu kadar tuhafsın?''

''ne gibi?''

''daldan dala atlar gibi konu değiştiriyorsun, sinirli misin yoksa sadece manyak mı çözemiyorum ha bir de en önemlisi benim hakkımda tam olarak ne düşündüğünü anlamak için çaba sarfedemiyorum bile.''

''yalnız, ilki hariç gerisi senin sorunun.''

''pes ediyorum zaten işe yarayacak gibi durmuyor konuştuklarım''

ikimizde yağmura rağmen olduğumuz yerde kalıp sustuk sanki söyleyeceklerimiz bitmemiş gibi

''ıhm, ben eve geç kalıyorum da bir an önce gideyim aksi halde hasta olucam''

'' şey, baksana!''

''ismim Hazal''

''memnun olmuşum gibi düşün ben de Deniz''

farklı bir gülüşü var bu çocuğun

''ben diyecektim ki istersen yani istememek en doğal hakkın, seni eve bırakabilirim hem beş on dakika da olsa daha az ıslanırsın ayrıca şüphen varsa diye söylüyorum bisikletle adam kaçırıldığına da hiç şahit olmadım.''

''ilk olmayı hep sevmişimdir''

''e gel o zaman?''

''geleyim o zaman''

Bisikletin önüne yerleştim, Deniz kötü bir esprinin içindeymişiz gibi deniz kokuyordu. Sanki tekneyle açılmıştım ve denizin ortasında kalmıştım gibi bir histi.

''Ne tarafa kaptan?''

''Düz devam et ben dur derim''

''Peki, sakin ol çünkü çok normal bir sürücü değilim''

''Ben de''

Sessiz geçen yolculukla fazlaca düşündüm kendime güvenseydim eğer bu tuhaf akıntıya bırakırdım ruhumu ama kara görünmeye başlamışsa kaptanın bunu söylemesi gerekirdi

''Yavaşça dur şu soldaki yeşil bina''

sola kırılan direksiyon ve hafifçe basılan frenle apartmanın önünde indim.

''Buyurun bakalım, yolculuğunuz konforlu geçmiştir umuyorum.''

''Sayılır''

aynı anda havaya karışan sessiz kahkahalar...

''Ben gireyim artık eve seni de daha fazla oyalamayayım.''

''Estağfurullah, zevkti.''

Gülümseyip arkamı döndüm ve içeri girdim çünkü duracak ve aslında uzaması gereken konuşmayı uzatacak gücüm yoktu. Benim uymam gereken kurallarım vardı aklıma ve bir kağıda yazıp yanımdan hiç ayırmadığım kurallar. Yine okumak ve kendime gelmek için elimi cebime attığımda bulamadım.

''Nerede bu nerede''

Düşme ihtimaline karşı dışarı çıkıp baktığımda Deniz hala ordaydı. Elinde bir kağıt tutmuş iki kaşını anlamadığını belli edercesine çatmıştı.

Kurallar

1- ne olursa olsun asla yalan söyleme, söyleyenlere sakın güvenme

2- seni sevdiğini ve ya senin seveceğini düşündüğün kişilere yaklaşma, sen kimseyi bu konuda mutlu edemezsin.

3- en sevdiğin meyve elma olsa da çocukken çilek dediğin için herkese çilek de çünkü onun da duyguları olabilir.

4- ve son, neşeli ol, mutluluğundan vazgeçme.

H.A.

Deniz Kahvesinde İki MasaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin