yine yeniden ilham kaynağıyla...
Kapı eşiğindeki ben, bisikletin üzerindeki Deniz, tepemizde hızını azaltmaya bile niyeti olmayan yağmur ve Denizin elindeki kurallarım...
''çok ironik değil mi?''
''ironik olan ne?''
''elmayı seviyorsun ama çileği seviyorum diyorsun''
''her şeyin bir duygusu olabilir düşüncem mi sana ironik gelen?''
''hayır, sanırım anlatamadım. Bak, yalan söylemeyeceğim yazmışsın ama en çok elmayı severken çileği seviyorum demen sence de ironik değil mi?''
Her kural birbiriyle çelişir mi bunu bilmiyorum.Sadece o an her kural birbiriyle çelişirmiş gibi geldi.Bu yalan değil,bu benim doğrum.Ayrıca bay çok bilmiş sanırım bu ironinin sebebi şimdilik bende sır olarak kalacak
''Birbirleriyle çelişmeyen kurallar yoktur.'' dedikten sonra kapı eşiğinden çıkıp yağmurlara selam çakarak Deniz'in elinde tuttuğu kağıdı almak için öne atıldım ama kendisi onu bana vermek yerine cebine attı.
''O benim için önemli, unutmamam gereken kurallar yazılı onda''
''Bunlar ezberinde olmalı sonuçta onlar senin kuralların'' dedi yağmura karışan tırnak işaretiyle.
''Tabii ki öyl..''
''O zaman bende kalabilirler benim de kurallara ihtiyacım olmuyor değil, seninkinden yardım alırım.''
''Bu çok saçma onlar bana özel''
''Paylaşımcı olmayan tuhaf kız Hazal, hafızamın kalıcılık sırasında torpilini geçiyorum.''
''Saçma''
Arkasından bakakalacakken tekrar bana döndü, yağmur biz dünyalılara acıma zahmetinde bulunup birden kesildi.
''Bu arada eksik sıfat kullanmışım aslı şöyle olacak paylaşımcı olmayan kuralları olan tuhaf kız Hazal''
''Anlamını kaybedecek'' ismimi biraz daha vurgularsan anlamını kaybedecek.
''Anlamadım''
''Şaşırmadım''
Arkasını dönüp gitme sırası yeniden bana geçmişti. Hiçbir anlamı olmadan başlayan bu isimsiz ilişki sürekli seviye değiştiriyordu. Misal şimdi sıra inatçılık&gıcıklık ikilisindeydi, sevimsiz!Deliriyorsun Hazal,yine kendi kendine konuşuyorsun..Düşünmesek mi acaba artık yatıp uyusak mesela hani az önce sırılsıklam olduk ya? Burada odamda böyle oturmuş kurallarımı yeniden yazdığım kağıda bakmaktan daha iyi bir fikir gibi.Kağıdı elimde evirdim çevirdim ışığa tuttum aklınıza gelebilecek tüm saçmalıkları yaptım ama yerimden kalkmadım.Islanmış olmayı pek umursadığım söylenemezdi.Deniz kokan,benim tuhaf olduğumu söyleyip benden geri kalmayan Deniz'in elinde olan kurallarımı düşündüm.Özel hayata saygı ama değil mi ilginç gülüşlü çocuk bu yaptığın ayıp! Kağıdı ışığa tutmaktan vazgeçerken aklıma başka bir kağıt takıldı.Yerimden çok hızlıca kalkıp -tabii ki alay ediyorum acelesi olmayan hiçbir koşulda hızlı hareket etmem ben- çantama yöneldim ve kağıdı elimle koymuş gibi buldum(çünkü elimle koymuştum)Yine bir Hazal klasiği olarak merakıma yenik düşüp kağıdı çantama atmışım.'mış'ım diyorum çünkü merakım söz konusu olduğunda yaptığım hiçbir şey bilinçli gerçekleşmiyor,çok ciddiyim.Kafamdaki sorular birikmeye başladı mesela: D.G kim? Ama bundan daha da önemli bir şey var ki karaladığı yerde ne yazıyor? Kafama takıldı ya öğrenmeden uyuyamam.Bu yüzden kağıdı çantamdan çıkardım.Islanıp ıslanmadığını kontrol ettim neyse ki yağmurumuz onu ıslatmaya kıyamamış.Kalktığım sandalyeye tekrar oturup kağıtta yazanları tekrar okudum.Güzel el yazısı d nokta g nokta kutlarım ama bakalım bu güzel yazına kıydığın yerde ne yazıyor?Kağıdı kaldırıp sadece bana özel olduğunu düşündüğüm şeyi yaptım:Işığa tuttum.Kulağa saçma geliyor olabilir ama küçükken arkadaşıma yazılmış olan bir aşk mektubunu böyle çözmüştüm. Gözlerim görme yetisini kaybedene kadar bununla uğraştım, her bulduğum kelimeyi yazdım ama en son hatırladığım şey Berilin benim zorla yatağa girmemi sağlamasaydı. Sabah pardon öğlen kalktığımda tekrar masamın başına geçtim sonuca bakabilmek için.
Bir an kafam durdu, mantığım beni terketti
Ne kadar güzel karşımda duruyordu. Gözüme öylesine kusursuz geldi ki. Tarifi yok bunun. İçimde bir şeyleri söktü aldı sanki. Kendime ait hiçbir şey bırakmadı bende. Sanırım Tanrı'nın uzun zamandır kendindeydin artık başkası için yokolma vakti deme şekli bu. Onu bu sabah ilk gördüğümde ilk gözlerinden başlamıştım görmeye, içimden bir şeylerin çekildiğini hissetmiştim. Dünyanın en sinir bozucu tanışma şekli bile olsa güzelliği karşısında tüm organlarım duygularımla hareket etmeyi kabullenmişti.Daha bu sabah ilk görüşte aşka daha önce duyulmamış küfürler ettiğim için mi böyle oldu anlayamıyorum. Ki ilk görüşte aşk diye bir şey hala yok, ilk görüşte etkilenme belki. Zaten bu gözleri unutman için maksimim 3 saat veriyorum sana. Ah Deniz bu zamana kadar neyi unutabildin? Buna balıklar bile inanmaz.D.G.
Tüm dünyanın adı bi anda Deniz mi olmuştu yoksa kaderin cilvesi dediğimiz şey miydi bu? Her neyse gereksiz işler müdürlüğüne son verme zamanım gelmişti. Karnımın deli gibi acıktığını hissettiğimden bir hevesle mutfağa gidecektim ki kireç gibi bir suratla Beril geldi yanıma.
''Hazal annen sana ulaşamamış beni aradı, sesi her zamankinden''
''Ben hallederim''
''Nolur ağlama ve evi terketme''
Mutfağa doğru gittim telefonla konuşurken yalnız kalmak için
''Efendim anne, özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim anne, anne gelemem zamanım yok, hayır konuşmak istemiyorum onunla, ya neden anlayış gösteremiyorsun?, tamam, tamam pes ediyorum en erken otobüse binerim, tamam, tamam, özür dilerim anne, özür dilerim, özür..haklısın.''
Tabiki suratıma kapandı, Berile kısa açıklama yaptıktan sonra eşyalarımı alıp çıktım. En erken 1 saat sonraya bilet vardı artık benimdi, teker üstüydü, en azından cam kenarıydı, yaşasındı! Koltuğuma yerleşip bir an önce gözlerimi kapatmak için ilk adımı attığımda birisi kulaklığımın sağ tarafını çekip aldı. Ah hayat tesadüflerle değil tesadüfler hayat dolu bu ara.
''Deniz burada olmanın mantıklı bir açıklaması var mı?''
''Evet, tatile gidiyorum''
''Dönem ortasında?''
''Projem için gidiyorum ama belki ufukta tatil de vardır''
''Ve koltuğun benimkinin yanı?''
''2 hafta önce aldım biletimi ben''
''Tekerlek üstü ve koridor tarafı olanından mı?''
''Aynen, en sevdiğim''
''Tuhaf mısın sen''
''Çok mu güzel gülüyorsun sen''
''Tuhafsın, her neyse uyumam gerek yoksa üstüne kusabilirim''
''Tutuyor mu''
''Ne?''
''Otobüs''
''Ha tabi en yakın seçenek o, evet kendisinin öyle huyları vardır.''
''İstersen omzuma yatabilirsin yani şey bak sağ tarafa yatsan otobüs giderken seni titreşim moduna alıcak,ortaya koltuğa yatsan çenen düşücek ve çirkinleşeceksin ama sola yani omzuma yatarsan mis gibi konforlu bir yolculuğun olacak''
''İhtiyacım olan..''
''Son şey bir yabancının omzu olabilir evet ama bir daha düşün derim.''
Sözleri bitmeden çoktan omuzundaydı başım, ve kalbim ve midem ve beynim sizden bu garip hislerin hesabını soracağım. Bile bile ateşe atıyorsunuz hem beni hem mütemadiyen deniz kokanı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Kahvesinde İki Masa
Novela Juvenilyalanın ortasında gerçeği,sahtenin içinde sevgiyi aramaktı mesele. iki eksik hayat birbirlerinin yörüngesinde çırpınıp duruyordu. bu hikayeden kaçmanın şifresi kaderi yenmekti. kimimizin körü körüne inandığı kimimizin meydan okuduğu kaderdi yaşananl...