Ayrılığın Melodisi

84 2 2
                                    

"Hala hazırlanamadın mı!"

"Uf dur selin ya saçım bi türlü olmuyor zaten sana bin kere kuaföre gidelim dedim al işte kafayı yedim şu kolyeyi de taksana rujum nasıl olmuş mu ay yetişemiycez çok geç kaldık."

Duru, yurt dışından yeni dönmüştür. Annesi ve babası boşandıktan sonra ikisine de tahammülü kalmayıp kendine bir kaçış noktası olarak yurtdışında okumayı seçmiştir. Ve yıllardır Türkiye'ye uğramamıştır çünkü yazları da orada çalışmak zorundadır.

Şimdi de en yakın arkadaşları olan ve yıllardır dostlukları hiç bozulmamış olan Selin ve Berke onun için hoşgeldin partisi hazırlamıştır. Parti falan değil de onu böylesine heyecanlandırıp yerinde duramamsına sebep olan şey farklıdır. Onur; yani ilk aşkı. Onur o filmler de aşık olunan iyi çocuklardan değildir, bizlerin gerçek hayatta aşık olduğu o kötü çocuklardandır.  Duru; annesi ve babası ayrıldıktan sonra babasının boşluğunu doldurabilmek için birine tutunmuştu lakin içinde kasırgalar koparacak bir fırtınaya bulaştığının farkında değildi. Yanlış zaman da karşısına çıkan yanlış insandı. Her şeyin ilkini onunla yaşamış sevgiyi onunla tatmıştı. Aylarca kullanılmıştı Duru, hem de sonsuz sevdiği kişi tarafından. Küçüktü, çok çocuktu sesini çıkarmıyordu. Ne yaparsa yapsın seviyor bir türlü vazgeçemiyordu. Yıllarca sevdi, sevemediği zamanlar da sövdü. Ama nafile her şeyin farkında olsa da bir türlü gönlüne söz geçiremiyordu. Bir çok arkadaşını kaybetmişti sırf Onur yüzünden. Ama gerçek arkadaşları onu hiç bir zaman yalnız bırakmadı; Duru onları bırakıp çekip gitse bile.   "Tamam ama artık yeter, Onur seni görünce gözlerine inanamayacak. Ayrıca o pembe çantayı takmayı düşünmüyorsun dimi?" Berke artık beklemekten sıkılıp kornaya basar.  "Tamam tamam Berke de geldiğine göre çıkabiliriz artık ya ama nasıl heyecanlıyım anlatamam" dedi Duru tir tir titreyerek. Selin de koluna girip kapıyı gözleriyle işaret etti ve Duru'nun uzun zamandır görmediği o içini eriten gülümsemesini yaptı.   "Güzeller güzelim nasıl da büyümüş kocaman olmuşsun canım benim" Berke'yle uzun uzun sarıldılar ikisinin de gözleri doldu ama artık gitme vaktiydi yeterince geç kalmışlardı zaten. Yol boyunca Duru İtalya da geçen anılarını anlattı. Gülüştüler son ses müziği açıp bağıra bağıra şarkı söylediler, aynı eski günlerde ki gibi. Tek bir eksiklik vardı. Duru müziğin sesini kıstı ve "Masal nerede onu da alsaydık, bir an önce görmek istiyorum şebeği nasıl özledim anlatamam." Sessizlik çöktü. Selin yutkundu, Berke hiç duymamış gibi yola bakmaya devam etti.   Masal 4 ay önce tanısı konmuş bir kanser hastasıydı. Yemyeşil gözleriyle hayatı deli dolu yaşayan nadir insanlardandı. Duru'ya göre çok hareketli, çok hızlı konuşan ve çok girişken bir insandı. Duru'yla bu kadar zıt olmalarına rağmen birbirlerini öyle çok severlerdi ki.  Duru eğer hastalığını öğrenirse yıkılacaktı. Arkadaşları bugün bilmemesi gerektiğini düşündü en azından bugün onun günüydü. Elbet söyleyeceklerdi; belki yarın belki ertesi gün; Masal da sabırsızlıkla görmek istiyordu.   Berk, Masal'ın bu gece onlara katılamayacağını çünkü ailesiyle yazlıklarına gittiğini söyleyerek tekrar müziğin sesini açtı ortamda ki o kasvetli havayı dağıtabilmek amacıyla.   "İnanmıyorum Selin bu sen misin?" "Çok özledim bitanem yaa" "Nasıl güzelleşmişsin" "Bu kadar kiloyu nasıl verebildin!?"     Etraftan Selin'i gören herkes koşup geliyordu. Bazıları da kıskançlıkla karşıdan süzmekle yetiniyordu. Onur ve en yakın arkadaşı Cem de öyle. Cem; yıllarca Duru'yu sevmişti, fakat en yakın arkadaşı yüzünden hep içinde sır gibi saklamak zorunda kalmıştı. O da Duru gibi kalbine söz geçiremeyenlerdendi.    Duru çok güzel olmasa da alımlı ve zarif bir kızdı. Dikkat çekici bir doğallığı, simsiyah saçları ve bakınca insanın içini eriten cinsten mavi gözleri vardı. Kilosunun hep daha fazlasını göstermesine rağmen çok düzgün bir fiziği vardı. Çoğu erkeğin birlikte olmayı isteyeceği cinstendi. Ama o sadece tek bir kişiyi sevmişti. Onur'dan sonra hayatına girenler olsa dahi hiç birini sevememiş sadece onlar da Onur'u bulmaya çalışmıştı. Boşa kürek çekmek gibiydi.    Kendilerine ayrılan locaya geçip eski günlerden konuştular. Lisedeyken durmadan kavga eden Selin ve Berke'nin nasıl böylesine iki aşık olup 2 yıl önce sevgili olduklarından... Masal'ın konusunu açmamaya çalışıyor, durmadan lafı değiştiriyordu Selin. Ondan saklamak haksızlıktı ama kafasında bin tane şey vardı bugün Duru'nun. Daha yıllardır görmediği anne ve babasını görecekti.    Duru gittikten 6 ay sonra evlenmişti babası. Çok büyük öfke duyuyordu ona karşı, görmek dahi istemiyordu. Ama zorundaydı babasıydı sonuçta.   Konuşma devam ederken Duru hep dalgındı. Onur'u kalabalık yüzünden bir türlü görememiş ve gözleri onu arıyordu. Beş yıldır görmediği halde unutamamıştı, gördükten sonra kim bilir neler olacaktı. İçinde; derinler de bir yer de ümit besliyordu. Belki de Onur büyümüştü, belki de olgunlaşmış sevmenin sevilmenin değerini anlamıştı.   Ama maalesef Duru kadar masum değildi Onur. Tam aksine yıllar geçtikce daha da hayatın oyunlarına kaptırmıştı kendini. Popülerliği meşhurdu, bütün kızlar onun yatağına girebilmek için yarışıyordu sanki.    Omzuna bir el değmesiyle irkildi Duru. Gözgöze geldiği kişi Onur'du! Kalakaldı, ne yapacağına bilemedi. Bacakları tutmuyor dizlerinin istemsiz bir şekilde titrediğini farkedemiyordu. "Hoş geldin" dedi Onur suratında o muzip gülümsemesiyle. Hayır sakın bana yıllar sonra gelip hiç bir şey olmamış gibi gülümseme seni alçak demek istedi ama yutkundu, hiç bir şey yokmuş gibi gülümsedi ve kafasını çevirdi. "Biraz konuşabilir miyiz Duru?"  Şimdi de o iğrenç ağzına adımı alıyordu bu ne cüret! Yine Onur'un takındığı havayla hiç bir şey olmamış gibi "Dinliyorum"dedi. "Başbaşa, yıllardır görüşmüyoruz. Arkadaşlarına anlatacağın İtalya maceraların vardır ama benim de sana anlatacaklarım var" dedi. Ne anlatacaktı, ne yapmaya çalışıyordu? Hayır bir daha asla kanamam. Hiç bir şey olmamış gibi yüzünde en ufak bir pişmanlık olmadan konuşmaya cüret edip bir de sırıtıyordu diye içinden geçirip kendini sıktı Duru.    Hala aynıydı yıllar geçmiş ama bakışları bile değişmemişti.    "Belki başka zaman, teşekkür ederim ama arkadaşlarıma daha yeni kavuştum özlem gidermemiz lazım" diyerek kafasını Selin ve Berke'ye çevirdi. İkisi de Duru'nun kendini nasıl sıktığını ağlamamak için nasıl çaba gösterdiğinin farkındaydı. Onur tam bir şey diyecek oldu ama o sırada Can gelip: "Hadi kardeşim kız yeni geldi bırak daha burda kaçmıyor bir yere" diyerek elini omuzuna attı ve Onur'u oradan uzaklaştırdı.   Duru uzaklara daldı, çok da değil bir kaç sene öncesine, Onur'la geçirdiği zamnalara... Tek bir gün mutlu olamamıştı. Her günü ağlamakla ve yalvarmakla geçmişti. Suçsuz olduğunda bile özür dileyecek kadar çok bağlanmıştı. Belki de sadece alışkanlıktı, hiç kopamadığı bırakamadığı sigaradan da beter bir alışkanlık!

Ayrılığın MelodisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin