5. Bölüm

56 1 0
                                    

Medya;Uraz!

Baş ağrısının verdiği baskıyla gözlerimi araladım. Telefona baktığımda saat 9.05'ti, kahretsin bugün Koray Almanya'ya saat 10.00'da gidecekti ve ben yeni uyanmıştım. Hızla üstüme siyah düz bir badi altına da beyaz dar paça pantolonumu geçirmiştim. Saçlarımıda hemen at kuyruğu yapıp evden çıktım.

Boşuna kuyruklu demiyorum, sonrada darılıyorsun kanka.

Nuriye'ye göz devirip, telefona baktım saat 9.27'ydi. Otobüse binsem yetişebilmemin imkanı yoktu, o yüzden cebimdeki son parayıda taksiye verecektim.

Uraz'ın bıçaklanma olayının üstünden iki üç gün geçmişti. İki gün okula gelmemişti ve bugün cumartesiydi. Koray'ın bana olan davranışları ilk başlara göre baya soğuktu. O bana bakmadığında bile içim kötü olurken bana bunu yapması haksızlıktı. Bana iyi davranmıştı bana 'kız kardeşim' demesini bile özlüyordum.

Bulduğum ilk taksiye binip havaalanına gitmemiz gerektiğini söyledim. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum. Dayanamayıp bir mesaj atmaya karar verdim.

Gönderilen;Koray
" Günaydin haava alanin da mısın? "

Eskiden hemen cevap verirdi, iyice plotoniğe bağladın kızım Elvin! Bunu iç sesim degil ben dedim evet.

Attığım mesajdan altı dakika sonra mesaj geldi.

Gönderen; Koray.
" Evet. "

Bu neydi şimdi? Neden böyle yapıyordu ya neden. Kim beni Ceyda'dan koruyacaktı, kim bana sarı diycekti. Kafayı yiyecektim, taksiden inip içeri doğru koştum. Koray uçağa doğru ilerliyordu ki koşa koşa yanına gittim. Beni görünce yüzündeki ifade değişmedi.

" Gitme. "

Gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim. Siktir! Bu kadar duygusal olmamalıydım. Cevap vermedi sadece yüzüme bakıyordu derin bi ifadeyle.

" Gitmemelisin, sana en çok ihtiyacım olduğum bu dönemlerde yapmamalısın bunu. Evet biliyorum gitmen gerekiyor ama gitme iste kor-"

Sözümü kesti;

" Istemesem gitmem, bende biten bişey bu zorla bi yere göndermezler yani. İstedigim için gidiyorum ve gayet mutluyum sende bırak duygusallığı ve bedeninin kızı ol bunlar sana yakışmıyor. "

Sonra duraksadı ve kulağıma eğildi kısık bir sesle

" Sarı.. "

Bu, bu tam anlamıyla bi umut veripte gitmecilikti. Sinirden gözlerimde ısrarla firar etmeyi bekleyen gözyaşlarımı saldım. Hızlı adımlarla çıktım, param kalmamıştı eve nasıl gidecektim? Uğruna beş para etmeyen birisi yüzünden evede gidemiyordum süper süper süper.

Sus lan kuyruk, mavi gözlü çocuğa laf yaparsan içinde beni bulursun.

Yine ince bir espiri ve yine nuriye. Cevap vermeyip yürümeye koyuldum. Hava alanın ilerisinde bi sahil görünce biraz oturup düşünmem gerektiğini hatırlattım kendime.

Sahilde bir banka oturup kendi kendimi teselli etmeye koyulmuştum.

' Sen bu değilsin Elvin! Bi erkek için onca gözyaşını dökmeye değer mi ulan? Sen neleri atlatmış kızsın iki haftalık çocuk seni bu hale getirebilir mi?! Güçlüsün sen herkesten güçlüsün. Okyanusun dediği gibi tek bir sozle tek bir inançla bi çok şeyin üstesinden gelebilirsin. '

Okyanus? Birisine taktığın bir ad mı karşiöm.

Evet Koray'a taktığım bir isim. Ama kendi dediklerime bile inanamiyorum be nuriye. Niye mutluluk bana hep kıçını dönüyor? Neden ben umut dendiğinde tren istasyonunda vapur bekleyen kişi oluyorum. Ben bunları haketmiyorm be Nuriye ha-ket-mi-yo-rum.

SİKİMSONİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin