4. BÖLÜM

27 1 0
                                    


Yaptığım kurabiyelerin kokusu her yeri sarmıştı. Evime biri en olmadık zamanda bile gelse mutlaka ikram edecek bir şeylerim olurdu. Bu alışkanlık bana anemden geçmişti. Ne zaman evimize misafir gelecek olsa yardımcıları gönderir misafirler için tek başına pastalar, börekler yapardı. O zamanlar en büyük hobim çoğu zaman anemi izlemek bazen de pastaları süslemesine yardım etmekti. Bir ara onları ziyaret etmem gerekiyordu. Sonuçta bu görev yüzünden uzun bir süre görüşemeyecektik.

Saate baktığımda misafirlerimin gelmek üzere olduğunu fark etim daha sonrasında mutfağın penceresinden bir karaltı geçer gibi oldu, kafamı uzatıp pencereden dışarıya baktığımda ağaç dallarının hafifçe sallandığını gördüm. Büytük ihtimale benim haylaz kedim Felix ağacta bir kuş görmüş ve onu yakalamak için ağaca tırmanmıştı. Üzerimi değiştirmek için odama giderken evde yalnız olmanın verdiği rahatlıkla gömleğimin düğmelerini açmaya başlamıştım. Odamın penceresini açık bırakmıştım ve sadece tül perdeyi çekmiştim bu yüzden ışığı açmadan gömleğimin düğmelerini açmaya devam ettim. Odamın kapısını arkamdan kapadıktan sonra gömleği omuzkarımdan aşağı sıyırdım.

''Höst! Yaval ol lan!''

''Kim var orada?'' Usul usul makyaj masamın üzerinde duran silahıma yaklaşmaya başladım, karşımdaki silüet ise hızlı adımlarla kapıya ilerledi ve ışığı açtı.

''Yetkin ne ii var senin benim odamda?''

''Gidip diğerlerine kapıyı açacaktım salona girince birden bizi görünce sana sürpriz yapmış gibi olacaktık da asıl sürprizi sen bana yaptın. Evin içinde soyunmak nedir ya hadi içeriye başka biri girseydi ne olacaktı?''

''Lan evin içinde soyunmaytıpta ne yapacaktım sokakda mı soyunacaktım.'' Zil çalınca yerimde zıpladım. ''Git kapıyı aç ağaç oldular dışarıda. Gözüm görmesin seni birde başkası olsaydı diyor ya!''

O kapıyı açmaya giderken bende üzerime rahat bir tişört giyip salona geçtim. Yetkin en köşeye geçmiş kaşları çatık bir şekilde kilimi inceliyordu. Güray, Ali ve Kadir abi üçlü koltukta oturuyorlardı.

''Hoşgeldiniz.''

Hepsi karşılık verdikten sonra Güray başıyla Yetkin'I gösterdi. ''Ne oldu buna , süt dökmüş kediye dönmüş.'' Az önce olanları söylemem hiç hoş olmazdı. ''Odamın penceresinden içeriye girmiş onu birden karşımda görünce korkup sert çıkıştım biraz ondan böyle duruyor herhalde.''

Yetkin'nin yanındaki diğer teklikoltuğa oturup koluna dokundum. ''Neyse affedidin ama bir daha aynı hatayı yaparsan topuğuna sıkarım.'' Kafasını kaldırıp ışıldayan gözleriylr bana bakarak sırıttı. ''Büyüksün abla ver elini öpeyim.''

Bir süre havadan sudan, iş dışındaki hayatımızdan konuşmuştuk. Kadir abi iyi bir aile babasıydı liseye giden iki kızı ve dünya tatlısı bir karısı vardı. Büyük kızı Esra Gaye gibi başarılı bir avukat olmak isterken küçük kızı Esma ileride benim gibi bir polis olmak istediğini her fırsatta dile getiriyordu. Ali de evliydi ve onun da iki yaşında afacan, ele avuca sığmayan Canberk adında bir oğlu vardı.

Canberk'in benim evime geldiğinde yapmaktan en çok hoşlandığı şey Felix'in kuyruğuyla oynamaktı. Canberk Felix'I sinir etmekten büyük keyif alırken bu durum Felix'i sinirlendiriyordu. Felix, bu akşam Canberk'in yokluğu ile evin içinde gönül rahatlığıyla koşturabiliyordu. Tabi bu koşuşturmaca Felix'in Adeta bir kurabiye canavarı olan Yetkin'in kucağına atlayıp kurabiyelerini yere dökmesiyle son bulmuş, Yetkin benim yaramaz kızımı dışarıya postalamıştı. Şu an benim yaramaz kızım kapı eşiğinde oturmuş onu içeriye almamı bekliyordu.

SirenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin