1. BÖLÜM

34 2 0
                                    


Koşuyorum. Hiç durmadan, arada arkama dönüp bakarak, çokça nefessiz kalarak koşuyorum, koşuyorum. Ve koşuyorum. Bulunduğum sokak, evler bana o kadar yabancı ki sanki buraya ait değilmişim gibi. Bir şeyler hissediyorum, birileri beni kovalıyor. Ellerim refleks olarak silahıma gidiyor. Silah yok. Belimde silahımı koyacak bir kılıfım bile yok. Oysa ben silahımı yanımdan hiç ayırmam. Tamamen savunmasızım. Korkuyorum. Son gücümü de kullanarak hızımı arttırıyorum.

Terk edilmiş onca eski apartmanın arasından geçerken bir el beni çekiyor. Hızımızı alamayıp apartmanın pis ve loş bodrumuna inen birkaç basamağı yuvarlanarak kendimizi zor da olsa durduruyoruz. Yabancı, bağırmamam için büyük eliyle ağzımı kapatıyor ve diğer eliyle çenemden tutup başımı kaldırarak ona bakmamı sağlıyor. Kahverengi gözleri gördüğümde rahatlıyorum. Sonra o büyülü gibi gelen sözler dökülüyor ağzından: ''Benim, sevgilim korkma.''

Bulunduğumuz apartmanın önünden eli silahlı iki adam koşarak geçiyor ve ardından siren sesleri duyulmaya başlıyor.

***

Gözlerimi açtığımda odamın beyaz tavanına bakarken buldum kendimi. Siren sesleri hala devam ediyordu. Yatağımdan kalkıp penceremin perdesini araladım ve sireni açmış beni uyandırmaya çalışan ekip arkadaşlarıma baktım. Güray'ın yüzünde her zaman ki gibi sıkıntılı bir ifade vardı Yetkin ise onun aksine bana pis pis sırıtıyordu. Hızlıca üzerimi giyinip onların yanına gittim, ikisine de ters ters baktıktan sonra sinirliymişim gibi yaparak konuştum.

''Siz iki kafadarın yerine beni Ali'nin almasını tercih ederdim. Sadece beni değil tüm mahalleyi uyandırdınız.''

Güray sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırırken Yetkin arka koltukta yanıma kuruldu. O sinsi gülümsemesi yüzünde yerli yerince duruyordu. ''Neden Ali, anlatsana biraz.'' Gülümsemesi daha da genişlerken koluna yavaşça vurdum. Biz birbirimize sataşırken Güray'ın kendi kendine mırıldandığını duydum. ''Kedi-köpekten farkınız yok.''

Aslında hepimiz çok iyi anlaşırdık, Güray dışarıdan sert biri gibi görünsede iyi biriydi, çok nadir gülümserdi. O gülmese bile bekki olan kocaman gamzeleri vardı. Bazen onu gülerken gördüğümde ''Benim niye gamzelerim yok!'' diye çıkışıp küçük bir çocuk gibi somurtasım geliyor. Yetkin, Güray'ın aksine çok gülen eğlenceli bir tip. En gergin ortamı bile espirileriyle ve pozitif enerjisiyle anında yumuşatabiliyor. Ali ise ekibin bir nevi beyni rolünde. En mantıklı düşünenimiz, en aklı başında olanımız o. Ben mi? Ben de hepsine uyum sağlayan ama en ufak bir şeye çabucak sinirlenen, fevri davranan değişken biriyim.

Ali bugün merkeze kendi arabasıyla gelmişti. Tabii haklı adam çekilecek gibi değiliz. Polis merkezine girdiğimizde amirimiz Kadir abi sinirli bir surat ifadesiyle üçümüzüde süzdükten sonra toplantıların yapıldığı odaya geçti. Anlamayan gözlerle Ali'ye baktığımızda bize gereken açıklamayı yapmaya başladı.

''Hiç yerlerinize kurulmayın Emniyet Müdürü Ömer Bey'in emri ile bir operasyon için görevlendirilmişiz. Benimde yeni haberim oldu ama Kadir abi bu duruma çok sinirlenmiş.''

Toplantı salonuna geçip yan yana dizili sandalyelere oturduk. Kadir abi ile aramızda kocaman bir masa vardı. Arkasındaki beyaz panoya yapıştırılmış yüzlere, isimlere ve haritaya anlamayan gözlerle baktım.

''Lafı uzatmadan direk konuya gireceğim, silah kaçakçılığı yapan büyük bir çeteyi çökertmek için gizli göreve çıkacaksınız. Şehirde bu işin uzmanı olan onlarca dedektif varken Ömer Bey'in bu görev için sizi seçmesi beni şaşırtmak yerine sinirlendirdi.

Sinirlenmesi gayet normaldi. Sivil polis olabilirdik ama bizim işimiz hırsızları yakalamak, uyuşturucu satanları enselemek, çıkan büyük kavgaları önlemek ve devriye gezmekti. Bizim işimiz hiçte Arka Sokaklar'daki gibi aksiyonlu değildi. Kadir abi arkasındaki panoya yaklaştı ve elindeki kalem ile en üstteki siyah saçlı adamı gösterdi. ''Anıl Kara, White Shark çetesinin lideri, daha önce de dediğim gibi çete silah kaçakçılığı üstüne kurulu ama Anıl'da her türlü pislik mevcut. Bir ara yurtdışında yaşadı çünkü polis her dakika ensesindeydi. Yurtdışında sağlam bağlantıları var, şuan içeride değilse o bağlantılar sayesinde. Yurtdışından yalnız dönmedi. Yanında yabancı uyruklu birkaç adam ve bir de kadın vardı.''

Bu seferde Anıl Kara'nın fotoğrafının yanında duran kadın fotoğrafını gösterdi. ''Açıkcası kadın hakkında elimizde adından başka bir şey yok. Megan Cooper. Anıl'ın yurtdışında bağlantılı olduğu kişilerden birinin kız kardeşi ya da kızı olduğunu düşünüyoruz. Diğer bir kişi ise William. Adam patlayıcılar konusunda usta aynı zamanda keskin nişancı, ona dikkat etmeniz gerek aksi halde bir sonraki hedefi siz olursunuz. Son olarak Bora Cansız. Çocuk önceden tıp öğrencisiymiş daha sonra okulunu dondurup çeteye girmiş. Yazık etmiş kendine. Doktor olsa en azından faydalı bir iş yapmış olurdu. Çeteye yeni dahil olmasına rağmen Anıl'ın sağ kolu konumunda bu da bşraz kafa karıştırıyor çünkü Anıl kimseye güvenmez.''

Bizim buradaki görevimiz gizlice çetenin içine girip köstebeklik yapmaktı. Çete sürekli şehir değiştiriyordu ve bugüne kadar dışarıdan yapılan müdahalelerle olumlu bir sonuç alınmamış aksine çete yine yer değiştirmeyi başarmıştı. Sıra bizim yaşadığımız şehirdeydi ve bu kez dışarıdan müdahale etmek yerine çeteyi içerden çökertmeyi deneyecektik ama nasıl? Bunun için iyi bir plan yapmamız lazımdı ve bu planı hemen harekete geçirmemiz lazımdı çünkü çetenin bu ay içinde şehrimize geleceği haberini almıştık.

SirenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin