Üzgünüm
Sana bunları yaşattığım için üzgünüm .
Sevgimi sana harcadığım için üzgünüm .
Kendimi sana adadığım için üzgünüm.
Gülüşün ile yaşadığım için üzgünüm.
ve özür dilerim
çünkü yalan söyledim.
Üzgünüm , üzgün değilim .
Pekala , bu sıradan bir gün değil . Kuş cıvıltıları eşliğinde yada birinin tiz sesi ile bağırmasıyla kalkmamıştım . Hatta benim kötü zamanıma denk geldiği için geçen hafta kırılmış olan alarmıma bile razıydım ancak bu şekilde , beklemiyordum
Dün akşam evde onu gördüğümde kalbim sanki 6.9 şiddetinde deprem oluyormuş gibi atmaya başlamıştı . Eve girene kadar kendim için sarf ettiğim cesaret cümleleri kağıttan bir uçağa binmiş ve uçmuşlardı . Bal rengi gözleri beni tamamen savunmasız bırakıyor ve acı veriyordu . Sorun bana baktıkları değil benim ona hissettirdiklerimdi.
Yerinden kalkmadan eli ile karşısında ki üçlü kanepeyi gösterince tereddütlü adımlarımla kanepeye gitmiş ve oturmuştum . O ise pozisyonunu hiç bozmadan donuk bakışlarıyla bana bakıyordu . İnsanların gözlerinin içine bakmak bana cesaret verse de o benim gözlerime baktığında sadece korkuyordum . Tıpkı annesinden ayrılmış minik bir yavru kedi gibi , savunmasız.
"Dışarda ne yapıyordun ? "
Bunu çayını yudumlarken söylemişti . Bıraktığı post-it de gelmeyeceği yazıyordu ancak buradaydı işte . Normalde nereye gittiğimi kimle olduğumu umursamazdı çünkü döndüğüm yer her zaman burası olurdu
"İraz ile birlikteydim "
Çayının son yudumunu içip fincanını yerine bıraktı ve ayağa kalktı . Gri takımını düzelttikten sonra merdivenlere yöneldi . Kravatını gevşetirken ben oturduğum yerden onu izliyordum . Merdivene bir adım atmışken bir anda geri dönmüştü .
"Yarın okula gideceksen erken yat "
Şaşkınlık içinde boşluğa bakarken o çoktan yukarı çıkmış odasına girmişti . Ve ben hala alık gibi boş merdivene bakıyordum . O bana özen mi göstermişti ? Beni düşünmüştü ve erken yatmamı söylemişti .
Oturduğum yerden kalkıp odama çıktım . Giyeceklerimi hazırlayıp sandalyemin üstüne koydum en son benim için sehpanın üstüne bıraktığı parayı cüzdanıma koydum ve telefondan alarmı kurdum . Okula 8.20 de giriyorduk ben alarmı 07.00 ye kurmuştum . Anca hazırlanırdım
Ancak kendimi gece huzur dolu uykuya bırakmışken daha sabahın ilk ışıkları yükselen binaların arasından odamın penceresine vurmuşken ben yataktan sıçramıştım . Yatmadan önce giydiğim dondurma desenli pijamam ve beyaz askılı tişörtüm ıslanmıştı .
Korkutucuydu , güzel ve sakin geçen rüyalarım yaprak üzerindeki su damlası gibi beni yavaşça kaydırmış sert ve çamurlu toprağa düşürmüş ve o toprağa karışmıştım . Yalvarmış , kaçmış ve saklanmıştım bana kabus olarak dönen bu duygulardan kaçamamıştım beni bulmuşlardı . O gece her gün olduğu gibi bugün de tekrarlanmıştı .
"Güzelim , sesin aşağı kadar geldi iyi misin ? "
Bağırdım mı ? Farkında bile değildim . Şimdiye kadar kimsenin duymadığı çığlığımı yine İraz duydu demek . Yatmadan önce topuz yaptığım saçlarım açılmış ter ile anlıma yapışmıştı . Saçlarımı geriye atıp yatağın içinde bulduğum toka ile toplayıp soluklandım , bu sırada da İraz yanıma gelmiş çalışma masamın sandalyesini yatağımın yanına çekip oturmuştu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıkıma Çeyrek Kala#Wattsy2017
ChickLit-29.10.2016 Genç Kız Edebiyatı #432 -16.12.2016 Genç Kız Edebiyatı #335 Kapak Tasarımı: DOW/Faervelion'a aittir☺️ Bu güzel kapak için teşekkürler. Kadın adımlarını ağır ağır atarken veranda'nın ahşap zemininde, adam arkasından buğulanmış gözleriyle...